Moved Permanently

      Değerli okuyucularım, İspanya Ve Yunanistan’ın milli gelirinin çoğu, yabancı turistlerden. Turizmden kazanan başka ülkeler de var.

       Onlardan biri de bizdik. Yabancıların çoğu, öncelikle Anadolu medeniyetini, daha sonra da Osmanlı medeniyetinin bıraktığı izleri görmek için geliyorlar.

      İstanbul’u gezip görmekse, onlar için ayrı bir keyif ve ayrı bir kazanç.

       İstanbul dendiğinde, ilk akla gelen Sultanahmet meydanı. Bu meydanda neler yok ki? Eskiden adı At Meydanı’ydı. Yeni çeri Ocağı, bu meydanda kaldırıldı. Mısır’dan geldiği söylenen ünlü  Dikilitaş ve benzeri buradalar ve yan yanalar. Yabancıların çok merak ettiği yılanlı sütun da burada.

       Osmanlılarda merak edilen Pargalı İbrahim Paşa Sarayı da burada. Sultanahmet’in altını kapsayan Yerebatan Sarnıcı da burada.

       14 yaşında, 14’cü Osmanlı Padişahı olup, 14 yıl Padişahlık yapan Sultan 1. Ahmet’in yaptırdığı Cami burada. Eşi Kösem Sultan’la ve daha sonra Padişah olan Genç Osman ve IV.Murat adlı iki oğluyla beraber yattığı Türbeleri de burada.

       Alman İmparatoru II.Vilhem’in Sultan II.Abdülhamit onuruna yaptırdığı, altın yaldızlı Alman Çeşmesi de burada.

   Çeşmeden biraz ötede Ayasofya Kilisesi ya da 482 yıl Cami olan meşhur Ayasofya da burada.

     Ayasofya’nın bahçesinde, Sultan I.Mustafa ile, Sultan İbrahim yatıyor. Bu bahçede ayrıca Sultan II.Selimle oğlu Sultan III.Murat ve onun oğlu Sultan III:Mehmet’in de türbeleri var.

     Biraz ileride de Topkapı Sarayı var.

                         TURİSTLER NEDEN GELİYOR?

    Neden geldikleri ortada. Çünkü, burada Müzeler de var. Koca bir tarih, burada yatıyor. Sayda Kralı Tabnit’in mumyasını görenler, onu canlı sanıyorlar.

    İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü de, hemen bu bölgenin yanında. Gerek İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken, gerekse kısa bir süre yaptığım  İstanbul Kültür Müdürü olarak da bölgeyi çok gezdim ve inceledim.

      Bizans’ı ve daha sonraki Osmanlı eserlerini görmek ve  tarihini yaşamak isteyenler buraya gelsinler. Gelsinler ve görsünler.

      Turistlere gelince, bu bölgeye dünyanın her yerinden turistler geliyor. Burayı, birçok vatandaşımızdan daha iyi biliyor ve inceliyorlar.

     Bu güzelim yerde birkaç gün önce terör kendini gösterdi ve bir terörist, kendini patlatarak 10 turistin canını aldı. Hepsi Alman vatandaşı olan turistler, haksız yere ve boşu boşuna canlarını kaybettiler.

     Trafik kazalarında da canlarını kaybedenler var, ama böylesini kabullenmek mümkün değil.

     Bir tedbirsizlik olduğu ortada. Türkiye’nin sınırları “Yol geçen hanına” döndü. Giren çıkan, belli değil.

     Başbakan, “Eylem yapmadıkları sürece, teröristleri yakalayamayacaklarını” söyledi. Ona göre illa ki insanlar ölmeliydi. İşte ölüyorlar, yakala bakalım parçalarını, Oysa, bu çok yanlıştı.

     Bu yazıyı kaleme almadan bir gün önce bir turist kafilesi ile karşılaştım. Yanlarında rehberleri de vardı.

    Adları, Valery Paff ve Suzanne olan karı koca iki turistle konuştum.

    Olayı görmediklerini, ancak çok korkup üzüldüklerini söyledikten sonra, bir daha Türkiye’ye gelmeyeceklerini söylediler.

     “Biz, gördüklerimizi yakınlarımıza anlatmaya hazırlanırken, şimdi kötü şeyler anlatacağız.” Dediler. Onunla da kalmayıp, “Herkese, bundan sonra Türkiye’ye gitmemelerini söyleyeceğiz.” de Dediler.

      Görünen o ki, Türkiye bu sebeple yabancı ziyaretçi, yani turist kaybediyor. Kaybın, şimdilik % 40 oranında olduğu söylense de, bu gidişle hiçbir turist artık gelmeyecek.

      Turistlere attığımız kazıklar yetmiyormuş gibi, şimdi de terör belası çıktı.

      Şimdi, turizm tesislerinin yapacağı bir şey varsa, fiyatları aşağı çekip, yerli turistlere, yani Türk vatandaşlarına yönelmek olmalıdır.

     Böylece, bizim vatandaşlarımız da tatil imkanlarından biraz yararlansınlar.

     Daha ciddi tedbirler alınmazsa, hiçbir yabancı artık Türkiye’ye  ayak basmaz!