Moved Permanently

                         EGE’DEKİ ADALAR DA, GİTTİ, GİDİYOR

    Daha önce de yazmıştım. En son işgal ettikleri bir adayla, Yunanlılar ege Denizi’ndeki tam 17 adamızı işgal etmİş  durumdalar.

    Bu adalara mavi Yunan Bayraklarını çektikleri gibi, askeri tesislerini de yaptılar. Devlet erkanı, bu adaları sık sık ziyaret ediyor.

    Muhalefetin Mecliste sorduğu soruya bizim Milli Savunma Bakanı, “Lozan Anlaşması’na göre onlar bizim. Kimse işgal edemez.” diyor.

    “Nah işgal edemez, adamlar iyice sahiplenmişler bile.” Böyle cevap olur mu? Buna “dur” demek yok mu? Onları, oradan çıkarmak yok mu?

         Herkese kafa tutan Ak Troller, neredesiniz?

                  RUMLARA (YUNANLILARA) BU ŞİRİNLİK NİYE?

     Yunan Başbakanı Çipras, Türkiye’ye geliyor. Başbakan Davutoğlu tarafından  İzmir’de Krallar gibi karşılanıyor.

     Davutoğlu, duvarında “Başbakanlık Çalışma Ofisi’ yazılı olan Çalışma yerini, Çipras’a tahsis ediyor.

    Bir genç kızımız, Çipras’ı, elinde çiçeklerle ve gülücülerle karşılıyor. Nerede oluyor bunlar? Ankara’da değil, İzmir’de. Yunanlıları, Kurtuluş Savaşı’nda denize döktüğümüz yerde.

      Karşılamalar, Yunanlılardan özür diler gibi oluyor. Dahası var. İzmir’deki  Ege Üniversitesi’nde yapılan  bir törende, Çipras’a “Fahri Doktorluk” payesi veriliyor ve Rektör tarafından cüppesi giydiriliyor.

     Rektör, Çipras’ı memnun edebilmek için, öğrendiği birkaç kelimeyle, ona Yunanca hitap ediyor.

    İzmir’in CHP’li Belediye Başkanı da, Cipras’ı hediye yağmuruna tutuyor.

     Çipras, Yunanistan’a büyük bir gururla dönüyor. Sanki, İzmir’i geri almış gibi.

                            HANİ, TÜRK KITA SAHANLIĞI?

    Ege Denizi’de hem Türklere, hem de Yunanlılara ait olan ve adına “Kıta Sahanlığı” denilen bölgeler var.

        Yunanlılar 6 mil’.lik bu bölgeyi iki katına yani 12 mile çıkarmak istiyorlar ve bunu açıkça  ilan ediyorlar.

   Geri kalan bölge ise, “Uluslararası sular.” Sayılıyor. Yaptıkları hesaba göre, karasularını % 43 den, % 71’ e çıkaracaklar. Uluslararası sular, böylece % 49 dan % 19’a düşürülecek. Geriye bize sadece  %10 kalacak.

     Açıkçası, Ege Denizi’ni bir “Yunan Gölü” haline getirmek istiyorlar. AKP iktidarından, yine ses yok.

                 ULUSLARASI CAMİA, KKTC’Yİ NEDEN TANIMIYOR?

     Tanımak isteyenler var, ama bizimkilerin böyle bir arzu ve isteği yok ki!  Mesela, Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı sırasında Pakistan tanımak istiyor. O sebeple, Pakistan temsilcisi Birleşmiş Milletler  Güvenlik Konseyi’ne bir konuşma yapıyor.

     Konuşması bittikten sonra bizim temsilcimiz, “Bizim böyle bir isteğimiz yok” deyince, Pakistanlı pişman oluyor ve tanıma isteğini geri çekiyor.

      Bir ara Rusya bile, sırf ABD’ye nispet olsun diye tanımak istiyor, ancak bizimkiler yine kabul etmiyorlar.

      O dost bildikleri 56 Müslüman ülkeden de, tek bir tanesi KKTC’yi tanımıyor. Hani, Krallarının ölümünde yas ilan ettikleri Suudi Arabistan ve öteki kankaları, mesela Katar nerede?

                         RUMLARIN ŞİMDİ TEK AMACI VAR.

    Kıbrıs’ta bir yolunu bulup, ENOSİS ilan etmek. Yani, Türk tarafını önce Güney Kıbrıs’a, daha sonra da, Kıbrıs’ın tümünü Yunanistan’a bağlamak.

   Kıbrıs’a defalarca gittim. Avrupa Birliği’ne girememekten ötürü, oradaki soydaşlarımız Türkiye’yi artık istemiyor. Öyle sanıyorum ki, onlar da Rumlarla birlik olma sevdasındalar. Rum zulmünden nasıl kurtarıldıklarını her halda unutuyorlar.

     Yunanistan’a da gittim. İstanbul’dan geldiğimi söyledim. “Hani şu bizim Kostantinopolis” dediler. İstanbul diyen yoktu.

     Yunan halkı, Türk halkına sıcak bakıyor. Ancak, İstanbul burunlarında tütüyor. “O, bizimdi, yine bizim olacak.” diyorlar ve bunu alenen söylüyorlar.

     Amerikan Başkanı Wilson, daha 20’nciyüzyılın başında söylemiş ve Anadolu’da bir Kürt ve Ermeni Devleti’nin kurulacağını belirtmişti.

      Bunu bir vasiyet gibi gören dünya parlamentoları, “Ermeni Soykırımı yapıldı.” diye boşuna sürekli karar almıyorlar.

      Halkımızın, özellikle yarısının dikkatini bir kere daha çekiyorum. Yabancılar, isteklerini gerçekleştirmek için, bu iktidarın dönemini en elverişli dönem olarak görüyorlar.

      Biliyorsunuz, “Kurtlar, puslu havaları sever.” Bu iktidara oy verenler, havayı iyice puslandırdı.

      Bölünmüş, parçalanmış, sömürülmüş ülkelerin haline bakın. Biz de,“Bu günlere nasıl geldik?” Bir de, ona bakın.

      Kendinizi düşünmüyorsanız, çocuklarınızı, torunlarınızı düşünün.

     Alın size işte;  Kıbrıs elden gidiyoooooor! BİTTi