|
||
Şarkılı Türkülü Kaçak Saray! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Atatürk’ün, milletine armağan ettiği çiftliğine Saray kuran, ancak onun adını kullanmamak için adına “Beştepe” diyen Cumhurbaşkanı, Sarayda düzenlediği kimi yemeklere, artık Saz heyetleriyle şarkıcıları da çağırıyormuş. Keyiflerin en güzeli, keyfe keyif katmaktır. Celal Bayar, Cumhurbaşkanı iken bir defa onu yaptı ve pişman oldu. 1956 yılında bir Arap Kralına, salt jest olsun diye Çankaya Köşkü’nde verdiği yemeğe, şarkıcılar Müzeyyen Senar ile Perihan Altındağ Sözeri’ yi davet etti. Müzeyyen Hanım Kralın önünde, sözlerini Nesimi’nin yazdığı, ”Haydar, Haydar” şarkısını, Perihan Hanım da, “Estergon Kalesi” adlı türküyü okudu. Kral, pek memnun oldu ve şarkıcılara küçük birer hediye takdim etti. 73 yaşındaki Cumhurbaşkanı’nın neden böyle bir “Keyif alemi” düzenlediği ve yemek vermekle yetinmediği, yazıldı, çizildi, tartışıldı ve aylarca eleştirildi. Celal Bayar da, daha sonra pişman olduğunu söyledi. Bir daha da, böyle şarklı yemekler vermedi, hatta bu tür konserlere bile gitmedi. TAYYİP BEY, NE YAPMIŞ? Her zaman yaptığı gibi, başta Muhtarlar olmak üzere, yandaş ve yakınlarını hoşnut etmek için, halk arasında “Kaçak saray” olarak nitelenen Sarayında, salt konuşup muarızlarına çatabilmek için yemekler düzenliyor. Son yemeklerden birine, TRT’nin şarkıcılarını da çağırmış. Ama, nasıl? Saraya girerken, donlarına kadar aranan şarkıcılar, Saz Heyeti ile birlikte, Sarayın arka kapısından içeri alınmışlar ve boş bir odaya toplanmışlar. Yanlarında, kendilerinden başka hiç kimse yok. Arada sırada bulundukları odaya kimi görevliler girebiliyor. Öteki salonda yemek düzeni hazır. Bir görevli, sanatçıların odasına grip, “Çalmaya, söylemeye başlayabilirsiniz.” diyor ve yemekle birlikte program da başlıyor. Sanatçılar, yemek yiyenleri göremedikleri gibi, yemek yiyenler de sanatçıları göremiyorlar. Tıpkı, “Haremlik-Selamlık” gibi. Bu durumda, teybe bir kaset konsa da olabilirmiş, ama keyfe keyif katmak, başka nasıl olacak? Kaldı ki, gelen sanatçılar TRT’nin kadrolu sanatçıları. TRT’nin kimi masraflarını elektrik faturaları ile, nasıl olsa bu halk ödüyor. YEMEK LÜKS, MASALAR, YEMEK TAKIMLARI LÜKS Bir video, hem yemeği, hem de sanatçıları kayıt etmiş. Üstelik sesli olarak. Dikkatle izledim. Yemek takımları çok lüks, yemekler görüntü olarak harika. Halk göremediği için, yemekler yer sofrasında değil, Hatırlayınız, üç gün önce sade bir vatandaşın evine iftara giden Cumhurbaşkanı eşi, kurulmuş masayı bozdurup, yemekleri taşıtmış ve yer sofrası kurdurmuştu. Sanki, kendileri hep yer sofrasında yerlermiş gibi. Keza Başbakan Binali Bey de, aynı şeyi yaptırmıştı. Şimdi diyorsunuz ki, halk bu numarayı yemez. Siz, öyle sanın. Bal gibi yiyor. Hem de, kuru ekmeğine katık yaparak yiyor. “ÇAYLAR, ŞİRKETTEN!” Bedava bir ikram yapıldığı zaman, halk böyle söylüyor. Söylüyor, ama paranın nereden geldiğini, çünkü bedava ikramın altında başka avantalar ve haksız kazanımlar olabileceğini düşünemiyor. Biliyorsunuz, 1050 numaralı Muhasebe-i Umumiye Kanunu’na göre Başbakanlar, milli çıkarlarımız için bir “Örtülü Ödenek” kullanıyor ve buradan yaptıkları harcamalar için sorumlu olmuyorlar. Tayyip Bey, Başbakan iken bu kanunu dibine kadar kullandı ve korkunç paraları sorumsuzca harcadı. Onun hoşuna giden bu harcamalar Cumhurbaşkanı olunca kesilince, Tayyip Bey bundan çok rahatsız oldu. AKP’li bir Milletvekili o meşhur Torba Kanunların içine bir madde atarak, Cumhurbaşkanı için de bir “Örtülü ödenek” tahsis ettirdi. Tayyip Bey, eskiden olduğu gibi, şimdi de sorumsuz ve sınırsız harcamalarına devam ediyor. Son 5 aylık harcama tutarı, tam 754 milyon lira imiş. Keyfi harcanan bu bol paraların kaynağını, yani değirmenin suyunun nereden geldiğini şimdi anladınız mı? |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.