Devleti yönetenler yolsuz olursa, devlet eliyle soygunun önüne geçilemez. Çıkan her “Kanun Torbası”nın içine bir madde atılıp, şeş cihetten soyulursunuz.

       Öyle bir devletin yönetimindeyiz ki, hemen her gün resmen ve alenen soyuluyoruz. “Resmen” diyorum, çünkü devlet adına tahsil edilen her kuruş için, “Bu parayı haklı yere mi, yoksa haksız yere mi alıyorlar?” diye insan sormadan edemiyor.

       Vergilerden tutun da, çeşitli hizmetler için vatandaşın devlete ödediği paralar, hesapsız-kitapsız ve insafsız biçimde adeta zorla alınıyor.

      O kadar haksız tahsilatlar yapılıyor ki, insanlar haklı olarak; “Galiba, nefes almayı da paralı hale getirecekler.” demekten kendini alamıyor.

                                                İLGİNÇ BİR ÖRNEK

      Aracınızı, iki yılda bir muayeneye götürüyorsunuz. Ruhsat Cüzdanı’nın içinde biri Araç Tescil Belgesi, diğeri Araç Trafik Belgesi adlı iki tane avuç içi kadar evrak var.

      Yapılan muayene, Araç Trafik Belgesi’nin ayrılmış bölümüne işaretleniyor. Sınırlı sayıdaki o bölümler dolunca, o belgeyi sizden alıyorlar. Ve, “Trafik Tescil Bürosu’ndan git, yenisini al” diyorlar.

     Siz de, gönderilen yere gidiyorsunuz. Size, aracınızın bilgilerini üstüne yazıp,  yine avuç içi kadar boş bir belge veriyorlar. Kaça mı? Tam, 102 liraya. (Yazıyla, yüz iki lira)

                    PARA, BELGENİN Mİ, YOKSA HİZMETİN BEDELİ Mİ?

     Belgenin bedeli olmadığı açık. Çünkü, bir liralık bile maliyeti yok. Hizmetin bedeli desek, ortada üstüne iki satır yazmaktan başka bir hizmet yok.

     Sordum, dertli vatandaş; “Ooo… Nice soygunlardan birinin bedeli.” dedi. Ben, zaten öyle olduğunu biliyordum.

     Bu, sadece bir örnekti. Vatandaş, dertliydi. Ben, bu yapılanlara “soyulmak” o ise, “yolunmak” diyordu. Nasıl anlarsan!

                                        DEVLETE, PARA LAZIM

    Değerli okuyucularım, devlete elbette para lazım. Devlet, vergi ya da çeşitli yollarla para toplamazsa, kamu hizmetleri nasıl yürüyecek?

    Eskiden, bu paralar toplanırken hep; “Bunlar size yol,  su, elektrik olarak geri dönecek” denirdi.

    Slogan güzeldi. Biz de, okullarda vergi konusunu anlatırken, çocuklara böyle derdik. Öyle bir zamandayız ki, toplanan bu paralar artık yol, su, elektrik olarak geri dönmüyor. Çünkü, yollar paralı, elektrik paralı, su paralı. Hem de şişkin faturalarla önümüze geliyor.

        Devlet adına kamu hizmetleri için toplanan bu paralar, kamu ihalelerinde yandaşlara, üst yöneticilerin makam araçlarına ve makam saltanatlarına, devletin tepesindekilerin lüks uçak paralarına ve seyahat harcamalarına, aynı kişilerin korumalarına ve bu kişilerin saraylarına, köşklerine, konaklarına ve her türlü zat-i masraflarına harcanıyor. Yani;

Geçim derdindeki millete eza ve cefa,

Devleti ele geçirenlere, zevk-i sefa

     Değerli okuyucularım; Bu iktidar döneminde, yapılan bütün bu hesapsız-kitapsız harcamalar “israf” boyutunu aşıp, “talan” boyutuna ulaştı.

     Talan, 13 yılda zirveyi de aştı. Buna karşın seçime katılanların % 40’ı hala “soyguna devam” diyor ve oylarını hiç düşünmeden kullanıyor.

     Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, ilahiyatçı olmasına rağmen; “Bu talana oy verenler, bir gün belasını bulacaklar ve bulsunlar” diyor.

    Bense; “Allah, onlara biraz daha akıl versin” diyorum.