Moved Permanently

    Geçtiğimiz hafta bu sütunlarda yayınlanan “FETÖ’cü Olmayan AKP’li Var mı?” başlıklı yazımı okuyan kimi AKP’li dostlarım, haksız yere gücenmişler. Çünkü, ifadem doğruydu. Nasıl mı? Anlatayım.

      Polisin yaptığı 17 Aralık 2013 tarihli “Baskın Olayı” na kadar  İktidar Partisi’nin, Fethullah Gülen Cemaati ile arası çok iyi idi.

     O kadar ki, bu olaydan hemen sonra Cemaatin yaptıklarını, haklı olarak büyük bir “Nankörlük” olarak niteleyen dönemin Başbakanı (Şimdiki Cumhurbaşkanı), “Ne istediler de vermedik.” diyerek, İktidar Partisi yani AKP olarak, “Onların her istediklerini yerine getirdik.” anlamında itirafta bulunmadı mı?

     Yani, Partinin Genel Başkanı, bu tarihten önce “Fethullah Gülen yanlısı” olduklarını, açıkça söylemedi mi?

     Bir partinin Genel Başkanı, bir kişi yana guruptan yana olduğunu söylerse, partililerin ya da teşkilatının buna aykırı düşünmesi, hiç mümkün müdür?

     !7 Aralık 2013 olayından önce de, “Biz, Fethullah Gülen’i istemiyorduk.” diyebilen bir AKP’li çıkabilir mi?

     Eğer çıkmış olsaydı, Genel Başkanı’yla ters düşmüş olmaz mıydı? O kişi, Genel Başkana rağmen, o partide hiç tutulur muydu?

     Yani, “17 Aralık’tan önce “FETÖ’cü olmayan AKP’li var mıydı?”

     Demek isterim ki, 17 Aralık 2013 tarihinden önce, bütün AKP’liler Fethullah Gülen yanlısıydı. Şimdi o durumdakilere de, bir dil alışkanlığı ya da yeni moda terim olarak “FETÖ’cü” deniliyor.

                            LAFI, DOĞRU ANLAMAK LAZIM!

      Bunda kırılacak, gücenecek bir durum ve haklılık yoktur, olamaz. Benim anlatmak istediğim de, zaten buydu.

      17 Aralık Olayı’ ndan sonra dönemin Başbakanı “Onların, inlerine gireceğiz.” diyerek tavrını değiştirdikten sonra, partililer de buna uymak zorunda kaldılar, çünkü doğru olan Genel Başkan’a uymaktı.

      Tekraren ifade edeyim, benim anlatmak istediğim budur. Başbakan’ın, onları “Nankör” ilan etmesinden sonra, bendiniz de kendilerine şüphe ile bakmaya ve ülkeye karşı zararlı işler yapmak için örgütlendiklerine inandım. Nitekim, 15 Temmuz darbe olayından sonra takkeleri düştü ve başlarının “kel”i göründü.

      Olay, ortadadır. Onlara yapılan yardımlardan, dolayısıyla hatadan dönülmüştür. 17 Aralık Olayından sonra ise, bu örgütü destekleyenlerin hatalı yolda oldukları anlaşılmıştır.

     “17 Aralık’a kadar bütün AKP’liler Fethullah Gülen Yanlısı” iken, badema karşıtı olmuşlardır.

     O kimi sevgili AKP’liler lafı doğru anlasınlar, darılmasınlar ve bunu böyle bilsinler. Şimdi, doğru yoldalar.

           Durdurun Şu Kanı!

  Değerli Okuyucularım,

  Gün geçmiyor ki, Doğu bölgemizden cenaze gelmesin. Yazıktır ölen bu insanlara. Bu konu açıldığında hep söyleniyor. “Ateş düştüğü yeri yakıyor.” diye.

     Analar, babalar, eşler ve evlatlar da, ölenlerle birlikte adeta ölüyorlar. Nice ocaklar sönüyor. Kalanların da, hayatları kararıyor.

     Bu cinayetlerin bir sonu olmalı artık. Biz, bu katillerle baş edebilecek güçte değil miyiz? Devlet, ebet-müddet olduğuna göre, koskoca bir devletin gücü, bu çapulcularla neden baş edemiyor? Sormadan edemiyoruz.

      Başbakan’ın geçen gün; “Çözüm-mözüm yok. Haklarından mutlaka geleceğiz.” demesi, çok güzel bir söylemdi.

     Bunun sonucunu görelim artık. Gelmesin bu cenazeler artık. Daha ne diyelim ki?