Dolap beygiri; ilkel, ne rüzğar ne su gücüyle çalışan yalnızca kas gücü kullanılan bir çeşit değirmenin dönmesi icin oraya koşulmuş at. At yuvarlak bir rota izler döner durur.
Dolap beygiri, Atıf Yılmaz'ın yönettigi başrollerde Şener Şen İlyas Salman ve Aysen Gruda 'nın oynadığı dürüst diplomalı hiyarcı (İlyas Salman) ve onun düzenbaz, Üçkağıtçı, paraya tapan eniştesinin (Şener Şen) hikayesi. Bu film 82 yapımı ama birebir günümüzün sorunları. Güzel ülkemiz hiç mi gelişmemiş başından beri böyle aç ve sefil bir ülkemiyiz sorularının cevabı nitelğinde bir film. Filmde dürüstlüğü ve rüşvete karşı duruşu yüzünden memur olarak çalıştığı işten atılan birinin hikâyesi anlatılmaktadır.
AT BİR TÜRLÜ OTA ULAŞAMAMIŞ Bir çiftlikte yaşayan dolap beygiri sürekli olarak bağlandığı yerde dönerek su çekermiş. Sahibi ise devamlı olarak bu beygiri kamçılarmış. Dolap beygiri hayatından bezmiş ve çalışmak istemez hale gelmiş. Bir zaman sonra o çiftliği başka biri satın almış. Dolap beygirinin yanına gelerek,
"Merak etme. Seni asla kamçılamayacağım" demiş. Dolap beygiri buna çok sevinmiş.
Yeni sahibi gerçekten onu hiç kamçılamamış. Sadece dolap beygirinin boynuna bir ip, ipin ucuna da bir tutam ot bağlamış. Dolap beygiri otları yiyebilmek için "dönmüş, dönmüş, dönmüş... Ancak yıllar geçmesine rağmen önünde sallanan ota bir türlü ulaşamamış. İnsanlık tarihi boyunca kesinleşmiş bir hedefi olan insanlar, hedeflerine ulaşmak için, hedefleri olmayan insan ve toplumlardan yararlanmışlar, bunu yaparken bazan sopa bazan da havuç taktiği kullanmışlardır. Ancak yöntem ne olursa olsun kendilerine ait hedefleri olmayan insanlar veya topluluklar, hedefleri olan insanların amaçları doğrultusunda çalışmaya mahkûmdurlar. Ne istediğinizi bilmiyorsanız, ne istediğini bilen birilerinin istekleri doğrultusunda hareket ettiğinizi geç de olsa farkedersiniz. Kaynak: Hikayeler.com Kalın sağlıcakla. MESELE ÇATALLAŞTI
Kasabalılar, Nasreddin Hoca'ya Kadı'dan yakınmışlar : "Kadı efendi çok menfaatçi bir adam. Aynı suça bazen beraat, bazen de çok ağır ceza veriyor. Hak hukuk tanımıyor, nereden menfaati varsa o taraftan oluyor. Münafık bir adamdır. Bundan nasıl kurtuluruz" demişler. Hoca durumu mülki amirlere bildirmişse de, onları pek inandıramamış. "Nasıl ispat edersin"? demişler. Hoca'mız, Kadı efendinin tanımadığı bir müfettişin kendisine gönderilmesini ve beraberce Kadı'yı ziyaret etmelerinin yeterli olacağını mülki amire, (vali'ye) anlatmış. Kabul etmişler. Kararlaştırılan günde müfettiş bey kasabaya, Nasreddin Hoca'nın konuğu olarak gelmiş. Kimliğini gizli tutarak, kasaba eşrafından beş altı kişiyle beraber kadı efendiyi ziyarete gitmişler. Hoş beşten sonra, Hoca , Kadı efendiye : -"Efendi" demiş. "Kırda sığırlar yayılırken bir alaca inek, -sanırım sizinki- bizim ineği karnından boynuzlayıp öldürmüş. Buna ne gerekir ?" - "Bunda sahibinin ne kabahati var ?" demiş Kadı, "hayvandan kan davası edilmez." Hoca sözünü değiştirmiş: - "Yok yok yanlış söyledim, bizim inek sizinkini öldürmüş !" Bunu duyan kadı efendi hızla yerinden kalkıp, raftaki Kanun kitabına uzanırken; - "Haa mesele şimdi çatallaştı, bakalım kara kaplı kitap ne diyor?" demiş.
|