Moved Permanently

      Eski tabirle bir meczup (sapık) düzelmeye başlayan ilişkileri, tekrar bozulma noktasına getirdi. Ne var ki, hükümet bu defa akıllı davrandı. Öyle atıp tutmak yerine, makul bir dış siyaset izleyerek, İran’la Rusya’nın gönlünü almasını bildi.

     Keşke daha önceki, Esad’a Eset diyerek, “Eset’ı yok edeceğiz, Cuma Namazını Emevi Camii’nde kılacağız, Rus uçağını biz düşürdük, emri bizzat ben verdim, yine aynı şeyi yaparlarsa, yine düşürürüz… gibi” söylemleri yapmayıp, siyasete “akıllı” tarafından baksalardı.

     Baksalardı da, şimdi trafikte bile çok kere yasaklanan “U” dönüşünü yapmazlar, direksiyonla öyle gereksiz yere oynamazlardı.

                                               PEKİ, NE OLDU Kİ?

      Ne olacak? Dört gün önce Dışişleri Bakanı’mız Rusya’ya gidip, Rus Bakan Lavrow ve İranlı Bakanla masaya oturup, hükümet adına o “U” dönüşünü yapıverdi.

      8 maddelik anlaşmanın 5 maddesi, Trafik polislerini bile şaşırttı. Tanıdığım bir trafik polisi, “Kural ihlali bu, trafik cezasını gerektirir” dese de, takan kim?

                                           GELELİM, BU 5 MADDEYE!

1.   İran-Rusya-Türkiye, çok mezhepli, demokratik ve laik Suriye’yi destekliyor.

Suriye’deki laikliği destekleyen Türkiye, kendi laik sisteminden hiç vazgeçebilir mi? Sevindik. İyi bir karar, iyi bir hüküm bu.

2.    Suriye krizinin, askeri bir çözümünün olmadığına inanıyoruz. Birleşmiş Milletlerin, burada önemi büyük.

Türk hükümeti, buna keşke daha önce inansaydı da, durduk yere bu kadar şehit vermeseydik. Bu kadar insan, yerinden yurdundan olmasa ve sırtımıza bu büyük külfet yüklenmeseydi.

3.   Suriye’deki ateşkesin genişletilmesi, sivillerin serbest dolaşımı konusunda mutabıkız.

Ataş-kes çok önceden yapılmalıydı. Yazık değil mi o pisipisine ölenlere! Siviller, elbette kendi ülkelerinde korkmadan ve serbeste dolaşabilmelidir.

4.   Suriye Hükümeti ve muhaliflerin görüştüğü anlaşmanın garantörlüğüne hazırız.

Muhaliflerin, Suriye hükümetiyle anlaşmasını daha önce neden desteklemediniz de, sadece muhaliflere destek oldunuz?  ÖSÖ denilen Özgür Suriye Ordusunu, neden hep desteklediniz?

5.   İran-Rusya-Türkiye, IŞİD ve El Nusra ile mücadele edecek.

Bu mücadele, keşke işin başından beri yapılsaydı. IŞİD’li teröristler, Türkiye’ye kolayca girip çıkmasaydı. Gaziantep’teki hastanelerde,  hem de ücretsiz tedavi edilmeseydi. El Nusra’ya da, bu kadar yüz verilmeseydi.

Öyle anlaşılıyor ki, makarayı başa sarıyoruz ve tekrar başa dönüyoruz. Kesin ve tam olmasa da, tuttukları yol akıllı bir çözüme doğru gidiyor.

                          AKLIMA, ARABACI HİKAYESİ GELDİ

    Adam, atlarını arabasına koşmuş. Bir züğürt arkadaşını da yanına alıp, yola çıkmışlar.

    O züğürt arkadaşı, “Keşke bu araba benim olsaydı” deyince, arabanın sahibi, “Yolun kenarına pisleyeyim ye, araba sesin olsun.” Deyince, züğürt kabul etmiş ve pisliği yiyip, arabaya sahip olmuş.

     Yola devam ederken arabanın ilk sahibi, “Ben de senin pisliğini yesem, arabayı bana verir misin?” deyince o da “Olur” demiş ve pisliğini yedirip, arabayı ilk sahibine vermiş.

       Tekrar yola koyulmuşlar. Arabanın ilk ve son sahibi, “Yahu arkadaş, bu araba daha önce de benimdi, şimdi yine benim. Peki, biz bu b.k’ları neden yedik?” deyince, ikisinin de kafası karışmış.

        Sahi, biz Suriye ile birkaç yıl önce çok iyi idik. Başbakan ve ailesi, Esat ailesiyle  can dosttular. Şimdi yine dost olacakları sanılıyor. Yani, değişen bir şey olmayacak.

      Peki, bu kavga, bu savaş neden yapıldı ve onca insan pisi pisine neden öldü? Denmez mi?