CHP Tekirdağ İl Başkanı Fahrettin Meker Başkanlığında İlçe Teşkilatında bir toplantı yapıldı. Toplantının ana gündemini Saray İlçe Başkanlığı ve Yerel Yönetimin çalışmalarıyla Türkiye’de yaşanan sıkıntılar oluşturdu.
     İl Başkanı Meker sorunları yerinde ve bizzat birinci ağızdan dinleyerek görüşler alırken, yapılan ortak çalışmaların memnuniyet verici olduğu gözlendi.
      İl Başkanı Fahrettin Meker, İlçe Başkanı Ali Osman Yaşar, Belediye Başkanı Nazmi Çoban, İl Genel Meclis Üyesi Nedret Özer, Belediye Başkan Yardımcısı İbrahim Demircioğulları ve yöneticilerin katıldığı toplantıda gündemi meşgul eden Kürt Açılımı, Çerkezköy-Saray otoban ihalesi ve parti çalışmaları üzerine de açıklamalarda bulunuldu.
    İl Genel Meclis Üyesi Nedret Özer, yol ihalesi ile ilgili görüş belirterek, "Biz yolun yapılmasına karşı değiliz. Ancak, yapılan ihale usülüne uygun olmadığından dolayı karşı çıktık" dedi.

MEKER, MEMNUN
     CHP Tekirdağ İl Başkanı Fahrettin Meker, "Saray'da iyi ilçe yönetimi ve yerel yönetimin olması partimiz açısında oldukça memnuniyet verici bir duruştur. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilkeli duruşumuzla her zaman olduğu gibi şimdi de aynı azimle çalışmaya devam ediyoruz. Bizim teşkilatlarımız da o özveriyle çalışmalarını sürdürdüğü zaman aynı duruşumuz devam edecektir diyen Başkan Meker, Saray'daki başarılı bir ekiple her zaman dik durmaya devam edeceğiz" dedi.
     Belediye Başkanı Nazmi Çoban, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinden sonra devraldığı çalışmaları ve belediyeyi aynı azimle sürdürdüğünü belirtti.

BAŞKAN ÇOBAN GENEL BİR BİLGİLENDİRMEDE BULUNDU
     Başkan Çoban, "Sosyal anlayışla sürdürdüğümüz çalışmalarımız hızla devam etmektedir. Göreve geldiğimiz günden itibaren bir dizi çalışmalarımızı projelendirip, sağlıklı bir şekilde devam ettiriyoruz. Bunun yanı sıra geçmiş dönemden kalan bazı sıkıntılara da bir düzenleme yaparak, yoluna koyduk.
    Geçmiş dönemdeki yönetimimiz tarafından yaptırılan Atatürk Anıtına bir açılış gerçekleştirdik. Bu açılışın Eski Belediye Başkanımız Mahmut Abi tarafından açılmasını istedik. Ancak o dönemde Mahmut Abi burada olmadığından dolayı açılışı bizlere nasip oldu. Bu Anıt ilçemize ayrı bir güzellik kattı. Onun için de Mahmut Abimizi kutluyorum. İlçemizin en önemli sorunlarında biri olan su sorununun şimdilik büyük bir bölümünü aştık. Suyumuz hazır. Ancak şehir içerisindeki su şebekesi ile ilgili bir dizi çalışmalar başlattık. Bunları da en kısa zamanda bitirmeye çalışacağız. Yeni Mahallede evlerin altından geçen şehir su şebekesinin yerini değiştirmek için ihalesini yaptık. Bir firma ihaleyi aldı. Ve bu firma su şebekesinin yönünü değiştirmek için gerekli çalışmalar başlattı. Belediyemize ait bir et nakil aracı aldık. İkinci bir kamyon aracı da önümüzdeki günlerde gelecek. İlçe içerisindeki günü birlik çalışmalarımız düzenli bir şekilde devam ediyor" dedi.

BAŞKAN YAŞAR'IN KONUŞMASI
İlçe Başkanı Ali Osman Yaşar, Demokratik Açılım konusunda şu açıklamalarda bulundu:
Dört bir yanı işkâl edilmiş bir vatanın, yeniden bağımsızlığını kazanmak, boyunlarına geçirilen esaret zincirinden kurtulmak için yokluk ve sefalet içerisinde bırakılan Türk halkı, kökenine, mezhebine bakmadan bir araya gelmiş, Kürdü, Türkü bir birinin kucağında can vermiştir.
İçinde yaşanılan toplumda, çeşitli bakımlardan farklı olan gruplar var olduğu için, AZINLIK kavramı insanların toplum halinde yaşamaya başladıkları günden itibaren görülen bir kavramdır.
AZINLIK kavramını ana britannica, içinde yaşadıkları toplumdan, kültürel, etnik ya da ırksal özellikleri bakımından, farklı olan topluluklar;
Sosyo psikolojik ve hukuksal açıdan bakıldığında’ da, çoğunluktan farklı, özellikler taşıyan, sayı bakımından genellikle küçük olan, çoğunluk tarafından, ezildiği, kanısı taşıyan gruptur.
      Kurtuluş mücadelesi sonrasında kurulan, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsız bir devlet olarak tanınması, Lozan antlaşması ile olmuştur. Lozan anlaşmasında, işgalci güçlerin ısrarına karşın, Rum, Ermeni ve Yahudiler azınlık olarak kabul edildiler. Bunun dışında Türkiye Cumhuriyetini kuran herkes, devletin asli unsuru, Türk milletinin önemli bir parçasıdır dendi. Türk milleti, ortak, tarih içinde yaratılan, aynı kültürü paylaşan, insan topluluğudur. Bu anlamda Kürtler, Çerkezler, Abhazlar, Boşnaklar, Gürcüler vs ayrı ayrı milletler değil Türk milletinin birer parçasıdırlar.
      Bu gün Anadolu da yaşayan Kürt aşiretler Zazaca ve kurmanca adı verilen iki lehçe kullanmaktadırlar. Ancak, bu insanlar, kendi aralarında bile anlaşamadıklarından, anlaşma dili olarak Türkçe yi kullanmaktadırlar. Bu nedenle PKK’nın bütün yazışmaları Türkçe’dir. Hal böyle iken, sözüm ona bazı aydınlar çıkıp, “efendim özel eğitim kurumlarında, Kürtçe öğretim verilebilir, nasılsa, üniversiteye geldiklerinde, Türkçe öğrenecek” diyorlardı. Sanki üniversiteye gelenler, Kürtçe üniversite talebinde bulunmayacaklar. Hadi buda oldu. Ardından, devletin resmi dilini değiştirmek gelmeyecek mi? Aynen öyle olacak. Ancak bu ülke, sokakta bulunmadı. Bu kadar şehit kanı, bazı aydınların fantezilerini gerçekleştirmek için akıtılmadı.
      Milli birlik bakımından bakıldığında, bu istekler, diğer alt veya mahalli kültür grupları tarafından da, talep edilirse ne olacak. Avrupalıların yapmış olduklar çalışmaya göre, Türkiye de 47 etnik grup bulunmaktadır. Bunun anlamı 47 parçaya bölünmüş, Türkiye demek değil midir? Güneydoğudaki mesele, bölgeler arası ekonomik denge meselesidir. Bununda demokraside yolu bellidir. Ekonomik bağımsızlığın kazanılmasıdır. Peki, bu nasıl olacak, vatandaşın işlemiş olduğu, ağaların, milletvekillerinin elinde bulunan, binlerce dekar arazi, halka dağıtılacaktır.  Bu gün, Kürt halkının bağımsızlık mücadelesini veren Sn.Ahmet Türk’ün binlerce dekar arazisi vardır. O zaman, halklarına bağımsızlık eşitlik mücadelesi verenler; önce halklarının ekonomik bağımsızlığını sağlam için, kendi üzerlerine düşenleri yapacaklar.
     Kurtuluşun yolu Türkçeyi daha iyi öğrenmekten ve kullanmaktan geçer. Okuma yazma oranının yüksek olmasından geçer. Ancak ne yazık ki çıkar grupları, bunu çok iyi bildikleri için, insanların bir birini anlamamaları için, dil bölücülüğüne gitmektedirler.
1999 ilerleme raporunda Avrupa konseyi üye devletleri, Kürt kökenli Türk vatandaşların, kendi doğal dillerini ve kültürel geleneklerini kullanma ve sürdürme fırsatına sahip olmalıdırlar demektedirler.
      2000 ilerleme raporunda da Azınlık kapsamı dışında kalan alanlarda, özellikle TV ve radyo yayıncılığı ve eğitim acısında durum iyileştirmesi olmadığını, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından izin verilmedikçe, Türkçeden başka, hiçbir dilin eğitim maksatlı kullanılamayacağını, bu nedenle etnik kökenlerinde dolayı, Tükler için kültürel hakların kullanımına engel olmamalıdır denilmektedir.
     Kültür değerlerinin, bir sonraki kuşaklara aktarımı dil ile olur. Bu nedenle “ortak dil”, bir milletin “ortak kültürü” nü oluşturan, en önemli değerdir. Ortak diliniz, yoksa, ortak kimliğinizde yoktur. Tarihte dilini kaybeden milletler, bir süre kültürlerini, sonuçta da milli kimliklerini kaybetmişlerdir. Atatürk, bu sorunu çok önceden görmüş ve 1931 yılında Adana Türk ocağında yapmış olduğu konuşmada “Türk demek, dil demektir. Milliyetin çok bariz vasıflarından birisi dildir. Türk milliyetindenim diyen insanlar, her şeyden evvel, mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne,  camiasına aidiyetini iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz. Diyerek adeta bu günü işaret etmiştir. Bu ayrımcılığın, bu gün olduğu gibi, başka devletler tarafından bölücülük noktasında kullanılabileceğini açıkça görmüştür.
      Sorunun çözümü; AKP hükümetinin yapmış olduğu gibi, başkaları tarafından gönderilen yol haritasında ilerlemek değil. Kürt halkı ile görüşerek, onların refahlarını, sosyal yaşantılarını iyileştirecek, ekonomik politikalar üretmektir. Bu şartlar altında, ne terör bitecektir nede istekler.
     Değerli dostlarım diğer bir konuda İl Genel Meçlisi üyelerimizin yakından takip etmiş oldukları otoban ihalesi.
    Bildiğiniz gibi 13.03.2009 tarihinde ihalesi yapılan Çerkezköy- Saray yolu yapım işinin  11.05.2009 tarihinde Erna İnşaat ve Tur.San.Tic Ltd Şti.  ile sözleşmesi imzalanmıştı.
     Yasal olmayan durumun açıklığa kavuşturulması için KHG birimi ikinci bir karara kadar işin durdurulması konusunda 09.06.2009 tarih ve 83 sayılı kararı almıştı.
     KHG encümeni tarafından, Tekirdağ Valiliğinin 25.09.2009 tarih ve 166 sayılı yazıları ekinde alınan Kamu İhale Kurumu yazısı incelenmiş olup 3069 sayılı kanun gereğince Erna İnşaat ve Tur.San.Tic Ltd Şti. firmasının teklifinin değerlendirme dışı bırakılması gerekirken adı geçen şirkete yasaya aykırı olarak sözleşme imzalandığından, 4735 sayılı kanunun 36. maddesi uyarınca, borçlar kanunu hükümleri çerçevesinde, fes edilmesi gerektiği bildirildiğinden,  11.05.2009 tarihli sözleşmenin oy çokluğu ile, fes edilmesine KHG birimi olarak karar verilmişti.
     Ancak İlçemiz kaymakamı tarafından karara şerh konulmuş ve Vekalet eden Çerkezköy kaymakamı tarafından feshi gerektirecek ve esasa etki eden, somut yasal dayanağın Kamu İhale Kurumu ve ihale yetkilisince tespit edilememesi bir yana, yasal bir gerekçe olmaksızın, ihale yetkilisinin kararıyla iptali ve yeniden ihaleye çıkarılmasında kamu zararı doğmasına neden olunabileceğinden, ihale konusu işin, ihale yetkilisi tarafından onaylandığı şekilde Erna İnşaat ve Tur. San. Tic Ltd Şti. tarafından yapımına başlanmasına karar verilmiştir.
      4735 sayılı kanunun 36. maddesi bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde borçlar kanunun uygulanır demektedir. Peki, bu kanunda hüküm varımıdır? Evet. 21. madde. Bu madde şöyle demektedir; “ihale sürecinde Kamu İhale Kanununa göre yasak fiil veya davranışlarda bulunulduğunun, sözleşme yapıldıktan sonra, tespit edilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek,  hesabı, genel hükümlere göre tasfiye edilir”.
       4734 sayılı Kamu İhale kanununun 11. maddesinde İhaleye katılamayacak olanlar sayılmaktadır.  MADDE 11. - Aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak, kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar:
a) Bu Kanun ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan ve organize suçlardan dolayı hükümlü bulunanlar.
     Aynı yasanın Yasak Fiil veya Davranışlar başlığı altında bulunan MADDE 17. de – “İhalelerde aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır:” demektedir.
e) 11 inci maddeye göre ihaleye katılamayacağı belirtildiği halde ihaleye katılmak.
     Bu şartlar altında ihalenin devamı yönünde verilen kararın yerinde olmadığı düşüncesindeyiz. Bizler yolun yapılmasını değil yasal olmayan yolar ile yapılmasına karşıyız. Gerekli izleme partimizin organları İl Genel meclisi üyelerimiz tarafından yapılacaktır.
    Bildiğiniz gibi 29 Mart yerel seçimleri öncesinde Sn.Nazmi COBAN ‘ın bld. Başkan adaylığı kesinleştikten sonra, yıllardır partimizin yöneticisi olan grup, ayrılarak rakibimiz oldular.  
     Yönetim kurulu arkadaşlarım ile birlikte, işte bu zor zamanda, göreve geldik. Ve, ateşten gömleği giydik. Daha atamamız gelmeden, bugünkü belediye meclis üyeleri sıralamasını tarihinde hiç olmadığı kadar demokratik bir şekilde yaparak, Yüksek Seçim kuruluna, İl başkanımız tarafından sunulmak üzere, hazır duruma getirdik. Hiçbir karşılık ve menfaat beklemeden arkadaşlarım ile gerçekleştirmeye çalıştığımız yönetim aktivitelerimize, gerçek CHP’lilerin sahip çıkması ile birlikte Saray halkı da destek verdi. 1704 fark oy da bunun işareti olsa gerek. 
      Ancak seçim öncesinde partimizin seçimi kaybetmesi için yapılan ayak oyunları hala sürekliliğini korumaktadır. Seçim öncesinde olduğu gibi görevde olduğumuz sürece de aylak insanların üretmiş oldukları dedikodulara cevap vermeyerek, enerjimizi halkımıza daha nasıl iyi hizmet üretiriz çalışmalarına yönlendireceğiz. 
      Parti yönetimi olarak bizler ateşten gömlek giyerek, verdiğimiz mücadele sonrasında oluşturduğumuz bu belediye yönetiminin ve yıllarca Sarayda yıllardır sergilemiş olduğu sosyal demokrat düşüncesi ve yaşam bicimi ile marka olmuş belediye başkanımız Sn. Nazmi Çoban’ ın sonuna kadar, doğru yaptıkları işlerde, yanlarında olacağız. Bilerek veya bilmeyerek toplumsal menfaatlerin ve yasal uygulamaların dışında olacak aktivitelerinde’ de daha oluşmadan önlenmesini sağlayacağız.
      Bildiğiniz gibi belediyecilik sürekliliği olan bir hizmet. Arkadaşlarımız gecen dönem belediye başkanımız Sn.M.Halilcikoğlu’nun  başlangıcını yapmış olduğu Kavacık suyu hattını ihalesini yaptırarak mevcut su kuyumuzun yanına getirilmesini tamamladır.
      Yol, kaldırım, park yapımı gibi zaten görevleri olan diğer belediyecilik hizmetlerine devam etmekteler.
      Açıklığa kavuşturulması gereken diğer   bir konuda Belediye başkan yardımcısı arkadaşımızın ödeneğidir. 5393 sayılı belediye kanunun 49. maddesinde Belediye başkan yardımcısının ödeneği, başkanın ödeneğinin 2/3’ ünü aşmamak üzere, belediye meçlisi tarafından belirlenir denmekte. Uygulamada, aynı bu şekilde gerçekleşmiştir. Başkan yardımcısı arkadaşımız yasal olmayan bir ücret almamaktadır.
Bu duygularla katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ederim.