301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
22 Ekim 2009 - Perşembe 14:59 Bu haber 1581 kez okundu
 
Şu Olup Bitenlere Bakın !..
Köşe Yazıları Haberi


Merhum Abdi İpekçi ile ölümünden kısa bir süre önce, İstanbul Valisi’nin odasında görüştük. Daha önce onu, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün karşısındaki Milliyet Gazetesi’nde de ziyaret etmiştim. Gazetenin Başyazarıydı ve hep siyasi yazılar yazardı. Bir gün bana, bu durumundan pek hoşnut olmadığını söyledi ve ekledi. “Daha çok, siyaseti yazmam gerekiyor. Oysa, bu memlekette yazılacak başka öyle konular var ki.” demişti.

Hakikaten, bu memlekette öyle abuk sabuk olaylar yaşanıyor ki, yazmak isteyene konu çoook...

Bir defa ülkenin kötü idare edilmesi ve bunun doğurduğu sonuçlar başlı başına yazma konusu. İnsanlar arasındaki adaletsizlik ve hak aramadaki tıkanmalar. Ekonomik zorlukların ortaya koyduğu olaylar, nihayet ahlaki çöküntünün meydana getirdiği edepsizlikler ve hayasızlıklar, yazmak isteyene istediği kadar konuyu ortaya çıkarıyor. İşte, size bir kaçı.

Aydın Doğan, Çırpındıkça Batıyor !..

Gazete ve televizyonculuğu medyanın kurallarına göre değil de, şirketlerine destek sağlamak ve daha çok kazanmak için kullanan ve bir medya karteli oluşturan Aydın Doğan, artık Maliyenin kıskacında. Kurtulmak için çırpındıkça batıyor. Battıkça da, ayıpları ve günahları daha çok ortaya çıkıyor.

Daha fazla ödeyeni olmadığı için ödediği göstermelik vergilerle Vergi rekortmeni sayılan, aslında ülkemizin en büyük vergi kaçakçısı olan Doğan, bu konuda artık yakayı iyice ele verdi.

Bu köşeyi izleyen okuyucularımın hatırlayacağı üzere, daha önce 17 Eylül 2008,25 Şubat 2009 ve 16 Eylül 2009 tarihlerinde yazdığım yazılarda, bu kişinin vergi kaçakçılığındaki marifetlerini anlatmış ve oluşturduğu medya kartelinin gücü ile bu milleti nasıl soyduğunu, açık bir biçimde ifade etmiştim. Vergi kaçırmak demek, devletin millet adına tahsil ettiği parayı ödemeyip cebine atmak ve milletin kazancına ve haklarına göz dikip, dolaylı bir soygun yapmak demektir.

Taa İlkokuldan itibaren çocuklarımıza vergi ödemenin bir vatandaşlık borcu olduğunu öğretir,vergi kaçırmanın ise hırsızlıkla eş değerde olduğunu anlatmaya çalışırız. Şüphem yok ki, Aydın Doğan’a da bunlar anlatılmış ve öğretilmiştir. Ama, bunları öğrenmek başka, yapmak ve dürüst olmak başkadır.

Aydın Doğan şu sıralarda, son olarak çarptırıldığı 4.8 milyar liralık (eski söylemle 4.8 katrilyon liralık) vergi cezasından kurtulmanın ya da bunu azaltmanın derdinde. O, suçunu kabul ediyor. Daha önceki vergi kaçaklarında da yakalanınca, suçunu hep kabul etmişti. Maliye ile uzlaşmaya gitmiş, cezası hafifletilmiş ve o da ödemişti. Ancak, bu defa ki cezası çok büyüktü.

Yasa gereği, cezayı ödeyinceye kadar devlete teminat göstermesi gerekiyor. Bunu gösteremeyen Aydın Doğan, yargıya gidiyor. Ne var ki, başvurduğu İstanbul 9.Vergi Mahkemesi, isteğini reddediyor. Onun, başka itiraz hakları var, ama suçu sabit olduğu için, haklı görülmesi mümkün değil. İşin kötü tarafı, süresi içinde bu teminatı veremezse, şirketlerinin bütün kazançlarına el konacak. Daha da kötüsü,baş tetikçisi Ertuğrul Özkök’ün yazıları da artık işe yaramıyor.

Benim inancım o ki, oluşturduğu medya karteli ile masum insanlara çamur atıp, her yerde güç gösterisi yapan Aydın Doğan ve tetikçileri, mahşer günü hesaba çekilmeden önce bu dünyada da yaptıkları zulmün hesabını bir bir vereceklerdir.

Necmettin Erbakan da, Maliyenin Kıskacında

Hatırlanacağı üzere, Necmettin Erbakan’ın Genel Başkanı olduğu Refah Partisi, laikliğe aykırı davranışları sebebiyle kapatılmış ve Mart 2007 de Erbakan, 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezanın esas nedeni, partiye hazinece verilen 1 trilyon liranın, kapatılma gündeme gelince harcanmış gibi gösterilip, iade edilmemesiydi.

Devletin parası, Erbakan ve 74 arkadaşı tarafından düzenlenen sahte belgelerle, çok kısa süre içinde harcanmış gibi gösterilip, geri verilmemişti.

Eski liderlerini kurtarmak için AKP hükümetinin gayretlerinin bir kısmı boşa çıkmış, mamafih Erbakan’a verilen hapis cezasının bir kısmı evinde çektirilirken, kalan kısmı Cumhurbaşkanı tarafından af edilmişti.

Bütün zorlamalara rağmen paranın iadesi af edilemeyince, şimdi Erbakan’a ödemek düşüyor. Ne var ki para, ceza ve faiziyle birlikte tam 12 milyon liraya (eski söylemle 12 trilyon liraya) yükselmiş. Bunun 2.6 trilyon lirası Erbakan ve Mali İşlerden sorumlu yardımcısı tarafından ödenecek. Geri kalanı ise, diğer 72 kişi arasında pay edilecek.

Necmettin Erbakan’ın Ankara Balgat’ta oturduğu evi dahil, bütün taşınmazları tedbirli. Para nakden ödenmezse, bu mallar satılacak. Ben, yine de devletin değil, Allah’ın adaletine güveniyorum. Çünkü, AKP iktidarı döneminde bu paranın tahsil edilip edilmeyeceği henüz şüpheli. Eğer, devletin adaleti bir gün tecelli ederse, herkes gibi buna ben de çok sevineceğim.

Nedir Bu Futbolun Şımarıklığı?

Herkes iyi bilmeli ki, dünyanın neresinde olursa olsun “Futbol” bir spor değil, bir show, yani bir gösteridir. Bir meşin topun peşinde koşan 22 kişinin, on binlerce kişi tarafından seyredilmesinin sporla ne ilgisi olabilir ki? Kaldı ki, büyük paralar ödenerek yabancı futbolcu satın alınmasının ve maç sonuçlarının kumar oyunlarının içine sokulmasının, gerçek sporla ne ilgisi olabilir?

Bol para kazanan futbolcuların densizlikleri, şımarıklıkları ve kötü örnek olan gece hayatları, esasen sporla ilgisi olmayan bu oyunu, iyice çirkinleştiriyor.

Eğitim çağındaki gençlerin çoğu, ilim tahsil etmek yerine bu meşin topun peşinde koşmayı, böylece kolay ve kısa yoldan para kazanıp, şöhret olmayı yeğliyorlar. Hasılı, neresinden bakarsanız bakın futbolun, seyirlik olmaktan öte topluma kazandırdığı hiçbir artı değeri yok.

Bilim ve teknolojide ilerlemiş ülkelerin, futbolda öyle fazla bir üstünlüğü yok. Özellikle, dünyanın süper gücü olan Amerika’da futbol, en az ilgi duyulan spor dallarından biri. ABD nin, futbolda hiçbir üstünlüğü yok.

Futbolun, bizim ülkemize ve sosyal hayatına da, hiçbir getirisi olmadı. Maçlardaki kavga, gürültü, ahlak dışı davranışlarla, işlenen cinayetler de cabası.

Gençlerimizi ve halkımızı bu faydasız meşguliyet yerine, daha faydalı konularla meşgul etmek, eğlendirmek ve dinlendirmek çok daha yararlı olurdu. Ancak, eski bir futbolcu olan Başbakanın iktidarında, bunların hiç biri olamaz.

Televizyonlar, Halkı Aldatıyor !..

Televizyon, dünyada olup biten her şeyi önümüze getiriyor. Hem sesli, hem de görüntülü olarak. Her nimetin bir külfeti olduğu gibi, televizyonun da bu nimetinin yanında, çok büyük külfetleri var. Bir defa televizyonlar, gelişim ve eğitim çağındaki çocuklarımızı, çok kere olumsuz yönde etkiliyorlar. Özellikle magazin programlarındaki densizlikler ve ahlaki zorlayan görüntüler, gençlerin kafasını karıştırıyor. Ve onları kötü yola itiyor.

Özel televizyonlar da yayına girince, televizyonun zararları daha çok arttı. Bunu gören devlet, yayınları denetlemek için bir kurul oluşturduysa da, kurul kendini bile denetleyemiyor. Ha var, ha yok. Kurulun geçen dönemdeki Başkanı kendi işinden çok, Deniz Feneri adlı bir derneğin katakulli işleri ile uğraşmış.

Geçen hafta okuduğum ve yine televizyondan izlediğim bir haber, beni iyice şaşırttı. Habere göre, özel televizyonların çoğunun yaptıkları ve gerçek gibi gösterdikleri programların çoğu, düzmece imiş. Mesela, kaybolan kişilerin bulunması, yıkılan ailelerin yeniden toparlanması, evlenmek isteyenlerin buluşması ve buna benzer toplumsal içerikli programların çoğu hep birer mizansenmiş. Yani, para ile bir takım kişiler kiralanıyor ve kendilerine oynamaları için rol veriliyormuş. Onlar da, bu rolleri oynayıp, para kazanıyorlarmış. Bizler de meğer, televizyonun karşısına oturup bazen ibretle, bazen üzüntüyle, bazen de göz yaşlarıyla seyrediyormuşuz.

Yazık olsun Radyo Televizyon Denetleme Kurulu’na, yazık olsun bizi kandırıp ve aptal yerine koyup, para kazananlara ve yazık olsun bizim gibi saflara !.

Azerbaycan, Artık Eski Azerbaycan Değil !..

Kadim dostumuz ve soydaşımız Azerbaycan’a büyük kötülük - tabirimi mazur görün - büyük kalleşlik ettik. Onlar, bağımsızlıklarına kavuştuktan beri hep bizim yanımızda oldukları ve “tek millet, iki devlet” sloganıyla hareket ettikleri halde, Ermenilerle imzaladığımız anlaşma ile onlara büyük kötülük yaptık. Bunu yapmakla kalmadık, dünyada “güvenilmez bir devlet” olduğumuzu da gösterdik.

Oysa, Azeri kardeşlerimiz şimdiye kadar her konuda, hep bizim yanımızda oldular. Dünyada Pakistan’dan başka hiç kimsenin tanımadığı KKTC’yi tanımak için bile, bizden hep işaret beklediler. Baba Aliyev zamanından atılan dostluk temeli, oğul Aliyev zamanında daha da güçlenerek, ne güzel ilerliyordu.

Baş düşmanımız Ermeniler, haksız yere bu ülkenin topraklarının % 20 sini işgal etmişler ve Dağlık Karabağ denilen bölgede, bir milyondan fazla Azeri soydaşı, yurtlarından etmişlerdi. Bunun üzerine biz de, Ermenilerle olan sınır kapımızı kapatmıştık.

Bu durumdan biz değil, Ermeniler zarar görüyordu. Başbakan, Azerbaycan Milli Meclisinde yaptığı konuşmada “Ermeniler Dağlık Karabağ’dan çekilmedikçe, sınırı katiyen açmayacağız.” demişti. Zaten, Ermenilerin bu topraklardan çekilmesinin tek garantisi de, işte bu sınırdı.

Azeriler, bu konuda bize inanıyor ve çok güveniyorlardı. En ucuz doğal gazı onlardan alıyorduk. 1992 de yaptığım bir seyahatte, Azerbaycan’da bana hiç para harcatmadılar. Hep, “Sen Türksün, sen kardaşsın.” dediler.

Hükümet ve Başkanı olan Tayyip Erdoğan sözünü tutmadı. Verilen söze rağmen, o istenmeyen anlaşma imzalandı. Ermenilerle aramızdaki sınır kapısı, artık açılıyor. Karar, göreceksiniz yakında TBMM’ de de onaylanacak.

Azerbaycan, bu konuda Türkiye’ye karşı ne yapsa ve ne düşünse haklıdır. Şimdi, ilk tedbir olarak doğalgaz fiyatını artıracakmış, haklıdır. Doğalgazı bize değil, diğer Avrupa ülkelerine pazarlamak için çalışıyormuş, haklıdır. Rusya’ya daha fazla yakınlaşacakmış, haklıdır. Milletlerarası arenada, eski desteğini bizden artık esirgeyecekmiş, haklıdır. Bize artık hiç güvenmiyormuş, haklıdır. Hülasa, hakkımızda ne düşünse ve ne yapsa haklıdır. Azerbaycan, artık eski Azerbaycan değil !..

Bir de İyi Haber;

“Ahmetbey Usulü Köfte” Sever misiniz?

Benim gibi ızgara köfteyi sevenler, Lüleburgaz’ın Ahmetbey Beldesi’nde yıllardan beri, kilo ile satıldığını iyi bilirler. Ahmatbey’de köftecilere gittiğinizde porsiyon köfte yerine, kilo ile köfte istiyorsunuz. İster orada yiyin, isterseniz paketle götürüp, evinizde kızartın.

Ancak, Ahmetbey’e gitmeye artık gerek yok. Şimdi, aynı köfteciden ilçemiz merkezinde de açıldı. Çarşı içindeki Atatürk heykelinin karşısında kuruyemiş ticareti yapan hemşerimiz Esat Yalçın, bu işi bıraktı. Dükkanında, şimdi Ahmetbey usulü köfte yapıyor. Ahmetbey’den getirdiği Mehmet Aşıcı usta, köftenin alasını size yediriyor.

Köftenin yanında, sulu yemekler de var. Benim gibi mesela patlıcan musakka ve tas kebabını sevenlere müjde. Bu yemekler, burada çok lezzetli pişiriliyor. Kuru fasulye sevenler de buraya gelsinler.

Ben, dükkanı önce temizlik yönünden inceledim ve çok temiz buldum. Yemekler aynı mekanda,müşterilerin önünde ve büyük bir titizlikle hazırlanıyor. Şekerim olduğu için ben yiyemiyorum. Ama siz, köfte/piyazın üstüne bir de tatlı istemeyi sakın unutmayın.

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 29.04.2024
Bugün
12 - 16
Salı
13 - 15
Çarşamba
13 - 15
Tekirdağ

Güncelleme: 29.04.2024
İmsak
19 Şevval 1445
Sabah
04:27
Öğle
06:05
İkindi
13:12
Akşam
17:02
Yatsı
20:10
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
93
80
1
3
30
34
2
Fenerbahçe
89
89
1
5
28
34
3
Trabzonspor
55
56
12
4
17
33
4
Başakşehir
52
46
12
7
15
34
5
Beşiktaş
51
45
13
6
15
34
6
Kasımpasa
49
56
13
7
14
34
7
Rizespor
48
43
13
6
14
33
8
Sivasspor
48
41
10
12
12
34
9
Alanyaspor
45
43
10
12
11
33
10
Antalyaspor
45
38
10
12
11
33
11
A.Demirspor
41
49
11
14
9
34
12
Samsunspor
39
37
15
9
10
34
13
Ankaragücü
37
40
12
13
8
33
14
Kayserispor
37
37
13
10
10
33
15
Konyaspor
36
34
14
12
8
34
16
Gaziantep FK
34
37
17
7
9
33
17
Hatayspor
33
38
15
12
7
34
18
Karagümrük
33
37
16
9
8
33
19
Pendikspor
30
37
17
9
7
33
20
İstanbulspor
16
26
22
7
4
33
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı