Bir ülke kötü yönetilirse, basını çarpık haberlerle dolup, taşar. Türkiye’de, durum aynen böyle. Sabah olunca gazetelerde, akşam olunca da televizyonlarda “abuk-subuk” haberler izlemeye, artık iyice kanıksadık. İnsan, “Acaba, biz ne zaman yola geleceğiz?” demekten kendini alamıyor.

Özellikle emekli vatandaşlara yaşam hakkı tanımayan bu iktidar, her gün ilaç kısıntısına giderken, şimdi onların elinden Özel Hastanelerde tedavi hakkını da alıyor. Özel hastaneleri A, B, C, D ve E sınıflarına ayıran devlet, iyi ve tam donanımlı bir Özel Hastanede tedavi olmak isteyen emekliden, masrafın tam % 70 ini ödemesini istiyor. Yani, devletin gözü, verdiği 3 kuruş emekli maaşında. Söyler misiniz? “Sosyal devlet” bunun neresinde?

Her rütbedeki emekli ve muvazzaf subayları, çeşitli bahanelerle tutuklatan ve Ordu ile tam bir hesaplaşma sürecine giren iktidar, ateşle oynadığının her halde farkında değil.

Hiçbir ülke, Ordusunun yıpratılmasını katiyen istemez. Türk milleti ise, hiç istemez. Ordumuzun sahipsiz ve savunmasız olduğunu sanmak, çok yanlıştır. Demokrasiye olan inancını her vesileyle ve açıkça ifade eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yakasından, siyasi iktidar elini çekmelidir. Ve Ordu, kendisini savunma durumundan kurtarılmalıdır. Bu duruma, muhalefet partileri de artık kesin bir tavır koymalıdırlar.

İcat ettiği “Demokratik açılım” sürecini devam ettirmekte kararlı görünen AKP, yakın bir gelecekte Anayasada yapacağı bir değişiklikle, ülkemize “Yarı Başkanlık Sistemi”ni getirecekmiş. Tayyip Erdoğan da Başkan olacakmış. Hayal kurmaya herkesin hakkı olduğu için, bugüne kadar ülkeyi çok iyi yöneten (!) AKP’nin de, buna hakkı olmalı herhalde.

Geçtiğimiz Salı günü Başbakanın açıkladığı emekli zamları, insanı hem güldürüyor, hem de düşündürüyor. Ömrünün, genç ve en verimli yıllarını çalışarak geçiren ve yaşlılığında birazcık rahat etmek isteyen emeklilere, bu eziyet daha fazla yapılmamalıdır.

İktidar, emekli vatandaşları insafsızca eziyor. Yüzü hiç kızarmadan, “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” diyen Başbakan, emekli vatandaşlara bu işkenceyi neden yapıyor, anlamak mümkün değil.

Yeni yılla birlikte zam yağmuru da başladı. İktidarın, çalışanlara ve emeklilere verdiği ortada iken, iğneden ipliğe yaptığı bu zamlar, insaf ölçülerini çoktan aştı. Hiçbir vicdanla da bağdaşmıyor.

Kanaatim o ki, halkımız bu vicdansızlıkları biraz da hak ediyor. Sık sık yapılan seçim anketleri, AKP nin % 40 yakın oyla yeniden iktidar olacağını gösteriyor.

Sırtı kaşındıkça, “Bana Mazlum’u getirin.” diyen Sinema oyuncusu gibi biz de, dayak yemeğe alıştık galiba.

Televizyon kanallarının çoğunda, “tanıtım” adı altında ya da alenen, çeşitli mal ve ürünün ticareti yapılıyor. Abartılı reklamlarla, “Ürün kapınıza kadar teslim edilecek.”deniliyor. Ve, vatandaş yanıltılıyor, vatandaş kandırılıyor. Daha açık ifadeyle, vatandaş kazıklanıyor.

RTÜK’ün neden kurulduğunu çok iyi biliyoruz, ama ne yaptığını bir türlü öğrenemedik.

Silahlı Kuvvetler, askerlik çağına gelmiş, ancak ihtiyaç fazlası durumundaki gençlere “Bedelli Askerlik” yaptırıyor. Yani kimi gençler, ödedikleri belli bir bedel karşılığında bir ay kadar eğitim görüp, terhis oluyorlar.

Sözün kısası, parayı veren vatan hizmetinden kaytarıyor. Başbakanın oğlu bile, “Bedelli Askerlik” yaptı. Gelen haberlere göre, bu konu, yine gündemdeymiş.

Bu ayrımcılığa, artık ve mutlaka son verilmelidir. Başka ülkelerde olsa da, bizim ülkemizde vatan hizmeti para karşılığı olamaz. Herkes, bu hizmeti gösterilen alanda ve fiilen yapmalıdır.

Yazacaklarımız daha pek çok, ama yerimiz yok...