Başbakanın, “Gerekirse, iktidardan çekiliriz” demesi, hiç gitmek istemediğini gösteriyor. Referandumda “Hayır” çıkması, iktidara iyi bir ders olacaktır. Halkın esas dersi ise, gelecek yıl yapılacak olan seçimde vermesi gerekiyor.

       Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Kısaca Recep Bey) 8 yıllık iktidarında, “yapması lazım gelenler”in dışında, “yapmaması lazım gelenleri” de yaptı. Bunlardan, yani yapmaması gerekenlerden iki tanesi var ki, ayıkla bulgurun taşını.
       Birincisi Kürt, ikincisi ise Ermeni Meselesi. Geçmişte, yani Tayyip Erdoğan’dan önce de bu iki konu gündeme geliyordu. Ancak, birilerinin bir gün iktidar olup da, bu iki konuyu sadece “mesele” değil, bu milletin ve devletin başına “bela” edeceğini, katiyen tahmin edemiyordu.
                       “KÜRT AÇILIMI”, FİTİLİ İYİCE ATEŞLEDİ
        Başbakan  önce, ayrılıkçı Kürt vatandaşlara yaklaşıp, “sorun” dediği bu konuyu çözebileceğini sanarak, bir “açılım” furyası başlattı. Başlattı, ama ne yapacağını ve nasıl yapacağını bir türlü açıklayamadı. Kanaatim o ki, önce bir nabız yoklaması  yaptı. Düşlediği sonucu ya da tepkiyi göremeyince, “açılım” ortada kalıverdi. Terör, şimdi daha da hızlanarak, dolu dizgin gidiyor.
       O, geçen hafta açıkça söylemese de, başlattığı “açılım” dan pişman olduğunu belli edip, “Terör bitecekse, biz iktidardan çekilmeye hazırız.” diyor. Yani, havlu atıyor.
       Maksadını ve ne yapmak istediğini açıklamadan, alakasız insanları toplayarak çözmek istediği sorunun, sonucu elbette böyle olurdu. Çözüm için toplanan şarkıcı, türkücü, tiyatrocu, hasılı sanatçı bilinen kimselerin, bu konuya katkısının ne olduğu, hala açıklanmış ve anlaşılmış değil. Mesela, Dolmabahçe toplantısına katılan türkücü Kibariye’nin, bu konudaki çözüm önerisini ben çok merak ediyorum.
                          “SORUN”, ARTIK BAŞIMIZA “BELA”
       Bu sorun, “sorun” olmaktan çıkıp, artık başımıza “bela” oldu. 1937 Dersim olaylarının ele başısı olup, bu olaylarda idam edilen Seyit Rıza’nın yeni yapılan heykelinin önünde poz veren Diyarbakır Belediye Başkanı bakın ne diyor?
       “Kürt siyasetçiler, artık lafı dolandırmamalıdır. Kürt sorunu, Kürt coğrafyasına gelen devlet görevlilerinin sorunu değildir. Kürtlerin kendi kimlikleriyle, kendi inançlarıyla yönetsel yaşama katılma talebidir. Daha açık bir ifadeyle, egemenliğin yerelde paylaşılması meselesidir.”
         Ayrılıkçı Kürtlerin bölünme isteklerini en açık biçimde dile getiren, ancak hakkında hiçbir yasal işlem yapılamayan Diyarbakır Belediye Başkanı, sözlerini şöyle sürdürüyor.
           “Türk bayrağının Türkiye’de dalgalanmasına itirazımız yok. Ama, bununla birlikte her bölgede bölgesel Parlamento olacak. Bunlardan biri de, ‘Kürdistan Bölgesel Parlamentosu’ olacak. Burada, Kürt halkının sarı-kırmızı-yeşil renkli bayrağı dalgalanacak.”
            İşte, “açılım”dan ne  bekliyorlar, gördünüz mü?
            Tayip Erdoğan ve iktidarı çekip gitse de, memleketin ve milletin başına bu mirası bırakıyorlar.
                       PEKİ, “ERMENİ MESELESİ” NE OLACAK ?
       Bırakacakları dert bir değil ki. Ermeni Meselesi de bu iktidar döneminde tavan yaptı. Çünkü, bu sorun karşısında Türkiye, ABD ve AB nin baskısıyla pasif hale getirildi. AKP iktidarı taviz üstüne taviz verince, bu sorun da artık içinden çıkılmaz bir hale geldi.
       Son gelen haberlere göre ABD de yaşayan Ermeniler, Türkiye’den tazminat istemeye başlamışlar. 1915 olaylarından mağdur olan Ermenilerin torunları olduklarını iddia edenler, geçen hafta Türkiye aleyhine tazminat davası açmışlar.
       Türkiye’den milyarlarca dolar isteyen Ermenilerin Avukatı, uluslararası bir çok davayı kazanan ve mesleğinde namlı olan bir Ermeni. Bu davanın, lehimize sonuçlanacağını pek sanmayın. Aleyhimize, Kıbrıs’ta açılan davalara bakın.
           REFERANDUMDA “EVET” ÇIKARSA, AKP RAHATLAR
       12 Eylül’de yapılacak referandumda  “Evet” oylarının fazla çıkması,  iktidarı rahatlatacaktır. Çünkü iktidar, bu “Evet” leri, kendisine karşı halkın bir “Güveni” gibi algılayacak ya da halka ve muhaliflerine öyle takdim edecektir.
      Oysa iktidarın amacı, yukarıda açıklaya çalıştığım çaresizliği sebebiyle bu “Evet” leri kullanmaktır.
      Halk olarak, 12 Eylül de “Evet” deyip, yeni bir hata yaparsak, “İktidarın başımıza sardığı bütün “bela” ları hak ediyoruz.” demektir.
      O zaman, ağlamak neyimize?
   Yüksek Makam Sahipleri Emekli Olsalar da,
       Makam Aracı Saltanatı Sürüyor!
      Önceki Genel Kurmay Başkanı’na, emekli olunca tahsis edilen bir milyon yüz bin liralık (eski söylemle bir trilyon yüz milyar liralık) zırhlı Audi otomobil, yüksek makam sahiplerinin araç saltanatını, hep gündemde tutuyor.
       Yüksek makam sahipleri çalışırken olduğu gibi, emekli olunca da aynı saltanatı sürmeye devam ediyorlar. Mesela, eski Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, bir gün görev yapsalar dahi bütün Bakanlar, yüksek komutanlar ve yüksek bürokratlara emekli olunca da yeteri kadar koruma, özel şoför ve bir makam aracı veriliyor. Lüks araç biraz eskiyince, yenisi ile değiştiriliyor. Bu kişilere ayrıca aylık 200 litre de parasız benzin veriliyor.
         Bu kişiler, güvenliklerini gerekçe gösterip, bu araçları dilediği gibi kullanabiliyorlar. Araçlardan aile efradı, yakınları da yararlanabiliyor. Hatta, çocuklarını ve torunlarını okula, tatile, diledikleri her yere götürtüp getirtenler de var.
                             BU   MİLLETE  YAZIK DEĞİL Mİ?
         Kuruş, kuruş toplanan vergilerle devlet bütçesi dengelenmeye çalışılırken, bu israf niye? Yüksek makam sahiplerinin maaşları zaten yüksek değil mi?
         Kendilerini dürüst göstermek için “din” e sarılan iktidar sahipleri, yüce dinimizde “israfın haram olduğunu” bilmiyorlar mı?
          Çok iyi biliyorlar, ama emekli olunca bu imkanlardan onlar da yararlanacaklar. Halkı soymanın ve israfın sebebini şimdi anladınız mı?
                                 ***
     Kimi kamu kurumları, hizmet kusurlarıyla vatandaşların yakınmalarına sebep olurken, kimi özel kurumlarsa vatandaşlarla kurdukları olumlu ilişkilerle takdir topluyor.  İşte size, İlçemizden olumlu iki örnek.
           Saray Esnaf Kefalet Kooperatifi ve                
              Esnaf Odası İyi Çalışıyor
    İlçemizdeki Esnaf Kefalet Kooperatifi’nden sonra, Esnaf Odası’nın da Başkanlığına seçilen Ali Özen’den, esnaf çok memnun. Özen, oluşturduğu ekibi ile çok iyi çalışıyor.
        Özellikle esnafa kredi temini konusunda ve ödemelerde görülen sıkıntılarda, esnafa büyük yardım ve kolaylık sağlıyor.
       Kooperatifin Hamam Sokak’taki hizmet binası, uzun süreden beri onarıma muhtaç ve bakımsız vaziyetteydi. Ali Özen, yaz başında başlattığı onarım çalışmalarını tamamlayıp, geçen hafta binayı yeniden hizmete açtı. Daha önce çatısız, metruk ve bakımsız bir görüntü veren binaya çatı yaptıran Özen, bütün bölümlerini modern bir biçimde dizayn  ettirdi. Ayrıca,  binanın  atıl vaziyetteki üst katını da yeniden dekore edip, kullanılabilir hale getirdi. Böylece Kooperatif ve Esnaf Odası, modern bir hizmet binasına kavuşmuş oldu.
        Ali Özen’i ve çalışma arkadaşlarını buradan bir kere daha tebrik ediyorum. Başarılarının sürekli olacağına inanıyorum.
        Akbank, Saray Şubesi de İyi Çalışıyor
    Bankalar, salt kazanç amaçlı finans kuruluşları. Onların, müşterilerine duyduğu ihtiyaç kadar, müşterileri de zaman zaman Bankalara muhtaç oluyor.
       İlçemizde şubesi bulunan Bankalar, iyi çalışan özel kurumların başında geliyor. Bunların arasında yer alan Akbank Saray Şubesi ise, müşterilerinin daha çok takdirini kazanmış durumda.
       Şube görevlileri, müşterilerinin bütün isteklerine, imkanları da zorlayarak cevap vermeye çalışıyorlar. Her türlü yardım ve kolaylığı gösteriyorlar. Güler yüzleri ve sempatik tavırlarıyla büyük ilgi ve takdir topluyorlar.
         Şube Müdürü Nihat Ortakçı’nın, bunda büyük payı var. Şube Müdürü ile birlikte yetkili personelden Filiz Bayraktar ve Binnur Demirci başta olmak üzere, yönetici konumundaki Yasemin Taşkıran ve Göksel Güngör’le, Gişe yetkilileri Özge Duralı, Oktay Engin, Ayşe İnce, Yalçın Ersin ve Güvenlik Görevlisi Oktay Keskin’i buradan kutluyorum. Daha üst görevlere erişmelerini ve başarılarının sürekli olmasını diliyorum