Haber Detayı
03 Kasım 2011 - Perşembe 23:13 Bu haber 1457 kez okundu
 
Yarabbi, Bu Ülkeye Adalet Getir !
Köşe Yazıları Haberi


      Bu ülkeyi “Güçlünün Adaleti”nden kurtar. Adalet dağıtanlara da, adalete meydan okuyanlara da, insaf ve merhamet ver. Yeryüzünde, senin gölgen olan adaleti, her yerde geçerli kıl. Senin gücün, her şeye yeter. Amiiin.

        Memuriyetimin sonunda ve en başarılı döneminde, adaletle tanıştım. Daha önce de uzaktan tanışıklığım vardı, ama yolum ona hiç düşmemiş, adaletin adaletsizliğini yakından hiç görmemiştim.
      Değerli okuyucularımın hatırlayacağı üzere, İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken “megaloman” bir gazetenin kimi kanunsuz isteklerini yerine getirmediğim için saldırısına uğramış, hiç ama hiçbir suçum hatta kusurum olmadığı halde, bu gazete benim hakkımda bir “Karalama Kampanyası” düzenlemişti.
      Yeri geldiğinde, bu sütunlarda daha önce de açıkladığım gibi beni hedef alan bu “paçavra”, görevimle ilgili hiçbir kusurumu bulamayınca, “Mal Bildirimi Kanunu”na muhalefet ettiğimi iddia etmiş ve beni “mal bildiriminde bulunmamak, eksik bildirimde bulunmak, böylece mal gizlemekle” suçlamıştı.
         Bununla da kalmamış, hakkımda hiç biri doğru olmayan ve asılsız olduğu mahkeme kararlarıyla belirlenen tam 41 adet (yazıyla kırk bir) yalan haber üretmişti.
         Yine bununla kalmamış, yargıya hem bu düzmece haberlerle, hem de gizli görüşmelerle baskı yaparak beni mahkemeye verdirip, bana ceza verilmesini sağlamıştı.
          Karar sonrası mahkemeye yaptığım ziyarette Mahkeme Başkanı, “bu kararı, tamamen bu gazetenin baskısıyla verdiklerini”, büyük bir pişmanlık içinde hem de Avukatımla birlikteyken yüzümüze karşı söylemiş ya da söylemek zorunda kalmıştı.
         Gerçi, açtığım mukabil davalarla gasp edilen bütün haklarımı geri almıştım, ama kırılan bir kolun sağlam kol gibi olamayacağını anlamış, Türkiye’de “Haklı”nın değil, “Güçlünün Adaleti”nin egemen olduğunu, işte o zaman yaşayarak öğrenmiştim.

       ADALETİN ZULMÜ, KEŞKE BENİMLE SINIRLI KALSAYDI
        Geçen zaman içinde, bu ülkenin adalet cephesinde olup bitenleri, büyük bir alakayla izledim ve izliyorum. İzledikçe, titriyorum. Ve yıllardan beri, “Adaletin zulmü, keşke bana yapılanla sınırlı kalsaydı.” diyorum.
         Bazen de, bütün bu olup bitenlere bakıp, kendi kendime “Sen, ucuz kurtulmuşsun. Meğer, beterin beteri varmış” demekten kendimi alamıyorum.
      Basın yayın organlarının haberlerine ya da yönlendirmesine bakıp hüküm kuran adaletin, bir gün siyasi iktidarın eline geçeceğini ise hiç, ama hiç düşünmemiştim.
        Öyle ya, fiilen olmasa da adalet kağıt üzerinde bağımsızdı ve hiç kimseden emir alamazdı. Anayasa, böyle diyordu.
     Ne var ki bu iktidar Anayasayı değiştirip, kağıt üzerinde olan bu bağımsızlığı ortadan kaldırıp, artık eylemli olarak hayata geçirdi.
       Gün geçmiyor ki, halkın istemediği ve beklemediği, ama iktidarın istediği bir yargı kararı ortaya çıkmasın.
       Son olarak, “Deniz Feneri Yolsuzluğu” davasında yargılanan kişilerin tamamının kısa bir tutukluluktan sonra serbest bırakılması, bu işin gizlenecek hiçbir yanının kalmadığını, artık apaçık ortaya koyuverdi.

               YA BAŞBAKAN YARDIMCISI’NIN SÖYLEDİKLERİ
        Salıverme kararının ardından bir Başbakan Yardımcısı’nın konuşması, başka bir söylemle dilek ve telkinde bulunması, bu garabetin üzerine iyice tüy dikti.
       Bu kişi geçen haftanın sonunda, “Bu tahliye kararı, diğer mahkemelere de (hakimlere de) örnek olmalıdır. Onlar da artık, tutuklular için tahliye kararı vermelidirler.” Demiş ya da demek zorunda kalmıştı.
       Suçluluğu kesinleşmemiş insanların tutuklu kalmasını, tutuklamanın hüküm kurulmadan cezaya dönüşmesini, hiçbir vicdan kabul edemez. Ama, burada durum başka.
       Hani, yargı bağımsızdı. Hani, hakimlere telkinde bulunulamazdı. Hani, hakimler hiç kimseden emir ve talimat almazlardı. Hani, görülen bir dava ya da davalar üzerinde görüş açıklanamazdı.
       Bu yazının kaleme alındığı sırada henüz başka bir tahliye kararı çıkmadı, ama herkesin gözü kulağı şimdi yargı cephesinde.
       Bakınız bakalım. İktidarın istediği kararı vermeyen ya da istemediği kararı veren kaç hakim görevini sürdürebiliyor? Başbakan Yardımcısı’nın bu talebine uymamak hiç mümkün mü?
         İşte, “yargının zulmü”ne uğramış bir kişi olarak, bunlara isyan ediyorum. “Artık, işimiz Allah’ın adaletine kaldı.” Demekten de kendimi alamıyorum.

                    ZARA’LI MAHMUT AĞA’YI,  HATIRLAYALIM
     Bilindiği gibi, Tanzimat Fermanı’nın kabulünden sonra, batının baskısıyla azınlıklara büyük haklar verildi. Baskı ve rüşvet, mahkemeleri adeta esir aldı.
      Azınlık kimliğini gösteren ya da parayı bastıran, mahkemelerden istediği kararı alabiliyordu.
       Mahmut Ağa, Sivas’ın Zara kazasında  varlıklı ve itibarlı bir kişiydi. Malını satıp, İstanbul’a geldi. Geldi, ama parasıyla birlikte Zara’daki itibarı da kayboldu gitti. Üstelik, her yerde haksızlığa uğruyor, mahkemelerden hakkını bir türlü alamıyordu.
       Bir gün, Cuma selamlığında bir yolunu bulup, Sultan Abdülhamid’in karşısına dikildi. Padişaha, mahkemelerde uğradığı haksızlıkları anlattı.
        Mahmut Ağa’yı dinleyen Padişah elini Ağa’nın omzuna koyup, “Üzülme Mahmut Ağa. Ruz-i mahşerde hakkını alırsın. Orada Allah’ın adaleti var.”deyince, iyice bunalan Mahmut Ağa’dan cevabını aldı.
       Ve Ağa hiç çekinmeden, “Hünkarım, işim Allah’ın adaletine kalmışsa, devletinizin adaleti acaba ne işe yarıyor?” deyiverdi.
                                                        ***
         Değerli okuyucularım, bütün bu olup bitenleri gördükçe, duydukça ve okudukça ben de devletin adaleti’nden ürküp,“Allah’ın Adaleti”ne sığınmaktan başka çare göremiyorum.
         Ve başa dönerek dua ediyorum. “Yarabbi, bu ülkeye adalet getir. Adalet dağıtanlara da, adalete meydan okuyanlara da insaf ve merhamet ver. Adalet dağıtmak yerine haksızlık yapanları, bir gün o adalete muhtaç eyle. Yeryüzünde, senin gölgen olan adaleti, her yerde geçerli kıl. Senin gücün her şeye yeter. Amin”

           Bayram Tebriki : Değerli okuyucularımın ve hemşerilerimin mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, bayramı sağlık, huzur ve mutluluk içinde geçirmelerini diliyorum.
             Depremi bahane ederek, bugün varlık sebebimiz olan Cumhuriyet’in Bayramı’nı kutlamaktan kaçıp, aynı gün düğünlerde eğlenenlerin, bu ülkeyi nereye götürdüklerini görelim ve uyanalım artık.

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 19.05.2024
Bugün
12 - 20
Pazartesi
12 - 20
Salı
13 - 21
Tekirdağ

Güncelleme: 19.05.2024
İmsak
10 Zilkade 1445
Sabah
03:54
Öğle
05:42
İkindi
13:11
Akşam
17:07
Yatsı
20:31
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
99
89
1
3
32
36
2
Fenerbahçe
93
92
1
6
29
36
3
Trabzonspor
61
64
13
4
19
36
4
Başakşehir
58
51
12
7
17
36
5
Beşiktaş
55
49
13
7
16
36
6
Kasımpasa
52
60
14
7
15
36
7
Sivasspor
51
45
12
12
13
37
8
Alanyaspor
50
51
10
14
12
36
9
Rizespor
49
48
15
7
14
36
10
Antalyaspor
48
43
13
12
12
37
11
A.Demirspor
44
52
13
14
10
37
12
Samsunspor
42
40
16
9
11
36
13
Kayserispor
41
41
14
11
11
36
14
Konyaspor
40
37
14
13
9
36
15
Ankaragücü
39
44
13
15
8
36
16
Gaziantep FK
38
46
18
8
10
36
17
Karagümrük
37
45
17
10
9
36
18
Hatayspor
37
41
15
13
8
36
19
Pendikspor
36
42
18
9
9
36
20
İstanbulspor
16
27
26
7
4
37
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı