Haber Detayı
01 Aralık 2011 - Perşembe 23:10 Bu haber 1421 kez okundu
 
Başbakanın Yaptığı, Düpedüz Bölücülük !
Köşe Yazıları Haberi


      “Kürt Sorunu” bu ülkenin başından def’edilmeden, bir “Dersim Sorunu” yaşamak istemiyoruz. Durduk yere bunu kaşımak, yeni bir bölücülüktür. Konuyu Başbakan açtığına göre, yine o kapatmalıdır.
 
           Başbakanın, 1937-38 yıllarında Tunceli İlimizde yaşanan olayları değerlendirmesini, katiyen doğru bulmadım. Yalnız ben mi? Bu memlekette, akl-ı selim sahibi hiç kimsenin, Başbakanın bu konudaki açıklamalarını ve iddialarını tasvip etmesi mümkün değil.
           Hele, devlet adına asilerden özür dilemesi, olacak iş değil. Devleti, her ne kadar Cumhurbaşkanı temsil etse de, Başbakanın özür dilemesi büyük bir yanlış oldu.
       O yılları yaşayıp da, meydana gelen olayları anımsayan insanların büyük bir kısmı artık hayatta değil. Olayları kitaplardan, yazılı basından ve açıklanan belgelerden öğrendik. Bilinen doğru bir şey varsa o da, devlete silahla başkaldıranların, yine silahlı devlet güçleri tarafından etkisiz hale getirilmiş olmasıdır.
        Bunun dışında arananların hepsi, başka maksat içindir.

                    OLAYIN ÖZETİNİ, BİR DE BENDEN DİNLEYİN


     Yeni Türkiye Devleti, bilindiği gibi din kurallarını benimseyen ve medeni hükümlerden çok İslam’ın muamelat hükümlerini öne çıkaran 623 yıllık bir devletin toprakları üzerinde kuruldu.
      Devletin kurucusu Mustafa Kemal, başlangıçta “Hilafet”e dokunmadıysa da bu kararı, yeni devletin kimi kesimlere benimsetilmesi için yeterli olmadı. Mustafa Kemal, bu kesimlerin kimi önderlerini Meclise sokmasına mesela bunlardan, öteki adı “Dersim” olan Tunceli’li Diyab Ağa’ya büyük yakınlık göstermesine rağmen, tepkilerden bir türlü kurtulamadı.
       Hala unutulmayan ve sevenleri çok olan Bediüzzaman Said Nursi’ye de kucak açmasına ve onu Ankara’ya davet edip, ağırlamasına rağmen Mustafa Kemal’in, onun desteğini sağlaması da mümkün olamadı.
         Cumhuriyetle Hilaf etin yan yana olamayacağını anlayan ve Hilafeti kaldıran Mustafa Kemal, artık o çevrelerle bağlarını tamamen koparmış oldu.

        İşte, ne olduysa ondan sonra oldu.
        Cumhuriyetin ilanından iki yıl sonra Şeyh Sait adındaki bir kişi yandaşlarını toplayıp, devlete başkaldırdı. Bu başkaldırı sadece fikir düzeyinde değil de, silahlı olunca devlet de buna  silahla karşılık verdi. İsyan kısa sürede bastırılıp, Şeyh Sait ve adamları Diyarbakır’da asılarak idam edildiler.
         Bu çevrelerin Cumhuriyete karşı direnmesi, bu olayla sınırlı kalmadı.
        Olaydan bir yıl sonra Mustafa Kemal, İzmir’de düzenlenen bir suikast’tan “kıl payı” kurtuldu.
       Bu olayın üzerinden dört yıl geçmişti ki aynı çevreler, Cumhuriyeti savunan öğretmen Kubilay’ı, İzmir’in Menemen İlçesinde, kafasını keserek öldürdüler. 

                      OLAYLAR BASTIRILDI,  AMA ÖNLENEMEDİ
       Peş peşe meydana gelen bu olaylar, devlet güçleri tarafından, hem de anında bastırıldı, ama önlenemedi.
      “Atatürk” soyadını alan Mustafa Kemal, hastalandığı 1938 yılı Şubat ayı’na kadar Boğazlar ve Hatay Sorunu ile meşgul olurken, o zaman ki adı Dersim olan Tunceli’de, bu arada dinci aşiretler devlete başkaldırdılar.
        Hepsi mi? Değil tabii. Şeyhliği ve bütün kerameti kendinden menkul olan “Seyit Rıza” ve örgütlediği alevi kesimin militanları, devleti tanımadılar.
       Devlete haber gönderip, “Vergi de vermeyiz, askerlik de yapmayız.” dediler. Ve, öyle yaptılar.
       Bu eylem, bu asiler tarafından 33 askerimizin öldürülmesiyle doruk noktasına çıktı. İsmet İnönü’nün Başbakanlığı sırasında başlayan olaylar, 1937 yılında Celal Bayar’ın Başbakan olmasından sonra da devam etti.
      Devletin, olayların üzerine kararlılıkla gitmesi üzerine, Seyit Rıza ve adamları yakalanıp, bir bir asılarak idam edildiler.
      Devlet suçluları asmakla yetinmedi. İsyana katılanları ayrıca mecburi iskana tabi tutup, ülkenin bir çok yerine sürgün etti.
      Bu sürgünlerden, bizim ilçemize hatta benim köyüme (Küçükyoncalı/Küçük Manika) gelenler oldu. Köyümüzün kenarında 17 haneli bir mahalle oluşturan bu kişilerin son günlerini çok iyi hatırlıyorum.
       1950 yılından sonra “zorunlu iskan”ın kaldırılmasıyla bu kişiler, yine memleketlerine döndüler.
        İşte, bütün olup bitenler, bundan ibarettir. Devlet, kendisine kafa tutan, hatta bertaraf etmek isteyenleri, bertaraf etmiştir.
         Peki, devlet ne yapmalıydı? Asilere boyun mu eğmeliydi? Öyle bir devlet, hiç olabilir mi?
        Devletin bir hatası varsa, suçluları ciddi bir yargılama ile değil de, usulen yargılayıp, asmış olmasıdır.
       Dönemin Emniyet Genel Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil’in anlattığına göre, asiler  gece vakti yakalandıktan sonra bir yere kapatılmışlar. Yatağından kaldırılan bir Hakimin, uykulu gözleriyle yaptığı kısa bir yargılamadan sonra idam edilmişler.
       İşin, yürek burkan ve adaleti zedeleyen bu tarafından öte, yanlış bir tarafını söylemek mümkün değil.


                           BAŞBAKANIN SÖYLEMİ, BÖLÜCÜLÜK
     Olayı, yukarıda aynen özetledim. Olanların hepsi bundan ibaret. Şimdi kalkıp da, buradan siyasi bir kazanç sağlamaya çalışmak bölücülük olur ve bu memleketin birlik ve bütünlüğüne büyük zarar verir.
       Başbakanı bu konuda yönlendirmek isteyenler, yanlış yapıyorlar. Kapanmış bir yarayı kaşımak ve tekrar kanatmak, vücuda zarar verir.

       Burnun  “getirisi - götürüsü”nü karşılamaz.
       Ben, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Avukatı filan değilim. Ancak, bu günün CHP’si ve mensupları ile bu olayların bir ilintisi yoktur. Aksini düşünmek, öküz altında buzağı aramaktır.
        Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar oluncaya kadar hiç imse, bu memlekette “Kürt Sorunu” diye bir lafı ağzına almamıştır.
       Başbakanın Diyarbakır’da dillendirdiği “Kürt Sorunu”, bu memleketin başına büyük dert olmaya devam ediyor. Başbakanın bu söyleminden sonra, ülkemiz dönüşü olmayan bir yola girmiştir.
       Şimdi aynı  hatayı yapıp, yeni bir bölücülük sorunu yaşamak istemiyoruz. “Dersim Sorunu” diye bir sorunun tartışılması ve kaşınması, ülkemize büyük zarar verecektir.
     Konu, Başbakan tarafından açılmış, yine Başbakan tarafından kapatılmalıdır.
Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 19.05.2024
Bugün
12 - 20
Pazartesi
12 - 20
Salı
13 - 21
Tekirdağ

Güncelleme: 18.05.2024
İmsak
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
99
89
1
3
32
36
2
Fenerbahçe
93
92
1
6
29
36
3
Trabzonspor
61
64
13
4
19
36
4
Başakşehir
58
51
12
7
17
36
5
Beşiktaş
55
49
13
7
16
36
6
Kasımpasa
52
60
14
7
15
36
7
Sivasspor
51
45
12
12
13
37
8
Alanyaspor
50
51
10
14
12
36
9
Rizespor
49
48
15
7
14
36
10
Antalyaspor
48
43
13
12
12
37
11
A.Demirspor
44
52
13
14
10
37
12
Samsunspor
42
40
16
9
11
36
13
Kayserispor
41
41
14
11
11
36
14
Konyaspor
40
37
14
13
9
36
15
Ankaragücü
39
44
13
15
8
36
16
Gaziantep FK
38
46
18
8
10
36
17
Karagümrük
37
45
17
10
9
36
18
Hatayspor
37
41
15
13
8
36
19
Pendikspor
36
42
18
9
9
36
20
İstanbulspor
16
27
26
7
4
37
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı