Kurtarıcımız, önderimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü yeniden yeniden okuyalım ve onu öğrenip, içselleştirelim istedim. Birkaç hafta sürecek bu yazıları bu nedenle derleyip size sunuyorum. Saray, 01Şubat 2012.
ULUSAL BASINDAN
İsmet İnönü Atatürk, özellikle bulunduğu toplumda kötümserlik duygularını derhal yıkayan ve memlekette çalışmak için, güçlü, ileri ve mutlu olmak için gereken neşe ve kudreti derhal çevresine aşılayan bir varlıktır.(1937) İnönü’nün Söylev ve Demeçleri I, 1946, S.319. * Eserlerinin göz kamaştıran ihtişamı önünde kendisine hayranlığımızı, derin sevgi ve minnetlerimizi sarsılmaz bir iman ile yüreklerimizde hissediyoruz. Hürriyet, 10 Kasım 1958. * Çok kimse Atatürk ilkelerinin açıklığa, serbest tartışmaya, insafsız hücumlara ve kaba safsatalara dayanamayacağını sanmıştır. Bu ilkeler, yirmi yıllık serbest demokratik hayatın imtihanından geçtikten sonra, kuvvetli ve itibarı artmış olarak dimdik ayakta durmaktadır. Ulus, 3 Haziran 1964. * Şevket Süreyya Aydemir Bütün son devrin insanlık tarihinde, bir zaferden bir ulus hamlesi yapmak kudreti, tek olarak Gazi’nindir. Kadro Dergisi, 17 Mayıs 1933. * Niyazi Ahmet Banoğlu Devirler birbirine bağlansa da Atatürk devrinin olağanüstülüğü sönmeyecek ve Atatürk devri tarihi; gerinin değil, ilerinin tarihi olacaktır. Kurun, 14 Kasım 1938. * Yakup Kadri Karaosmanoğlu Atatürk’ün asil yüreği-pas tutmayan madenler gibi- kin nedir, hiç bilmemiştir. Devlet, millet, inkilâp davalarındaki husumetleri ne kadar sert ve derinse, kendi şahsi ve özel hayatı ile ilgili konulardaki hiddetleri o derece hafif ve geçici idi. (1938) Atatürk, 1961.S.106. * O, on seneden beri kılıcını bir dakika kınına koymamış, bir dakika rahat yüzü görmemiş, kırk yaşında solgun benizli bir askerdir. O, her şeyden önce ıstırap çeken, sıkıntı ve zorluklar içinde her gün biraz daha yıpranan bir vatan fedaisidir. O, bu vatanın acılarından doğdu ve yalnız bu acıları temsil ediyor. (Temmuz 1922) Ergenekon, 1929, C.II, S. 113, 116. * O, yüz elli yıldan beri, bütün Osmanlı Devletini korkudan zangır zangır titretmek için Şimal Denizindeki adasından Saray ve Babıâli’ye
ufak bir tehdit işareti yapması kâfi gelen bir imparatorluğun ordusunu; bir avuç çarıklı Anadolu çocuğu ile Çanakkale’de tepeleyivermişti.
(1938) Atatürk, 1961, S. 20. * Hamdullah Suphi Tanrıöver Yunan orduları, Ankara üzerine yürüyordu. Bir sabah erken, Millet Meclisinde toplandık. O’dan bilgi alacaktık. Bir Anadolu haritası istedi, getirdik. Kırmızı kalemle, Sakarya arkasında geniş, uzun bir hat çizdi ve bu hattı bize göstererek: “Düşmanı burada tepeleyeceğiz!” dedi. İnandık, niçin inandık, nasıl inandık, hâlâ bilmiyorum. Bu işi üzerine aldı ve düşmanı çizdiği hat üzerinde tepeledi. O, Sakarya’dan Ankara’ya bir çocuk gülümsemesiyle dönmüştü. Yenilgimizle bittiği taktirde Türk bağımsızlığının mutlak ve mutlak sonu olacak bir çarpışmayı kişisel çabalarıyla kazanmıştı. Günebakan, 1929, S. 207. * Falih Rıfkı Atay Bir fikre saplanıp kuvvet ve kudretini onu söktürmeye sarfeden küçük bir kibir değil, dinlemekten, sormaktan, aramaktan ve kesin kararın en sona saklamaktan çekinmeyen büyük bir gurur sahibi idi. Sevdiği şey itaat edilmekten fazla inanılmaktı. Ulus, 10 Kasım 1939 Atatürk, milletinin verebileceği en yüksek ikbal zamanlarında dahi mevkiini fikirleri uğruna feda etmeye hazırdı. Bütün devrinde hiçbir
tavizcilik, hiçbir gerileme, hiçbir tezatlaşma olmamıştır. Dünya, 10 Kasım 1956. * Hiçbir deha eseri ölmez: Lakin, uzun süre, anlaşmazlığa mahkum olabilir. Atatürk o mesut adamdır ki, eserinin devam ve yerleşmesi için gerekli güvenliği sağlamaya zaman ve fırsat bulabilmiştir. Böyle olmasaydı, bugün Atatürk’e değil, Türk’e ağlardık. Ulus, 15 Kasım 1938. * Müttefiklerimiz ve dostlarımız, dün olduğu gibi yarın da, öbür gün de, Türkiye’den daima zafer ve muvaffakiyet sesleri duyacaklardır. Eşsiz bir okulda yetiştik: daima iyi imtihan vereceğiz. Ulus, 22 Kasım 1938. * 1923 de yeryüzünde Atatürk’ün kurucusu olduğu Cumhuriyet Türkiyesi’nden başka bağımsız Müslüman devleti yoktu. Muhammed’in yüzyıllardır ayaklar altında çiğnenen Müslümanlığına yeniden O, şeref ve şan vermişti. Dünya, 28 Mayıs 1964. * Prof. Niyazi Berkes Atatürk; Türkiye’yi ekonomik ve siyasi emperyalistlerin çıkar ve çalışmalarının hedefi olmaktan kurtarmıştır. Bunu gerçekleştiren, anlamını da en iyi kavrayan Atatürk; Türkiye’nin her anlamda en zayıf olduğu bir dönemde cesur ve korkusuz bir dış siyaset uygulamıştır. Öyle korkusuz dış siyaset ki, yürekliliği ölçüsünde dost ve güven kazandırmıştır. O’nun devrinde Türkiye, hiçbir güçlü devlete dayanmadığı halde, hiçbir güçlü devletten de sataşma görmemiştir.(Son on beş yıl içinde ise bunun ikisi de olmuştur.) Kemalist Türkiye’nin en büyük başarısı kimseden ne alacağı, kimseye ne vereceği olmayan bir ülke durumuna gelmesi ve bunun böyle olduğunu tanıtması olmuştur. İki Yüzyıldır Neden Bocalıyoruz?, 1965, S.175. * Nurettin Artam Bütün dünya O’dan söz açarken O’nun kurduğu büyük eser de, bizden ve yurdumuzdan bahsediyor. O’nun hayatında kurduğu eser, O’nun ölümü yüzünden de insanoğlunun konuşabildiği dillerde sevgilerle, saygılarla anılmaktadır. En Büyük Kaybımız, 1939, S.113. * Orhan Burian Kuvvetini yaratan insan, iradesine dayanan insan, başladığı işi başarma azmini gösteren insan, tarihini bilen ulus, dilini bilen ulus, geçmiş ve gelecekteki hayatından sorumlu olmakla gururlanan ulus Atatürk’ün büyük dersidir. Yücel, 1938, C.VIII, Sayı,46. * İsmail Cem Milli Mücadele başlarken, mücadelenin başarıya ulaşmaması için hemen her sebep mevcuttur. Mustafa Kemal’in büyük başarısı, Türkiye’yi bağımsızlığa götüren hareketi bu ters koşullar içinde yaratabilmesi, emperyalizmden bizi kurtarmasıdır; Sovyet Devrimi dolayısıyla 1919 yıllarında diken üstünde oturan Avrupa’nın aczinden en akıllı şekilde yararlanmış olmasıdır. Sovyetler Birliği’nin desteği, dahası, düşmanımız durumundaki Fransa’nın çekimserliği ustalıkla elde edilmiştir. En olmadık koşullar içinde, neredeyse bir mucize yaratarak kazanılan bağımsızlık, genç yönetim tarafından kıskançlıkla korunmuştur. Türkiye’nin Geri Kalmışlığının Tarihi, 1970, S.207-210. * Doğu Perinçek Mustafa Kemal, Türkiye halkının yetiştirdiği en büyük devrimcidir. Türkiye’nin tarihine bakınız. Türklerin göçebelikten uygarlığa geçmesi gibi büyük bir olay vardır. Bu olaydan sonra Türkiye toplumu Atatürk’ün önderlik ettiği değişmeler kadar önemli ve büyük bir değişme yaşamamıştır. Atatürk toplumsal ve ekonomik bir gelişmenin ürünüdür. Ama aynı zamanda, devrimci bir atılım yaparak bu ekonomik, toplumsal gelişmeye bir hız vermiştir. Atatürk bazı sınıfların başına geçti. Ama ulusun büyük çoğunluğunu, ulusal sınıfları da arkasına aldı. Türkiye bugün niçin İran’a, Pakistan’a, Ortadoğu ülkelerine benzemiyor? İşte bu da son yüzyılda yaşadığımız büyük devrimci olayların sonucudur. Atatürk’ün Bugünkü Önemi, 1980, S.29-30. * Adnan Binyazar Atatürk halkın tanımını çok iyi yapmıştır; “Sosyal meslek bakımından düşündüğümüz zaman biz hayatını, istiklâlini kurtarmak için çalışan emekçileriz, zavallı bir halkız.” Bu tanımdan şu anlaşılıyor: Atatürk Türk bağımsızlık savaşına girdiğinde savaşı kiminle kazanacağını çok iyi biliyordu. Onun niteliklerini de biliyordu. Halkın birinci niteliği “emekçi” oluşudur, ikincisi de emeğinin sömürüldüğünün bilincinde olmadığı için “zavallı” bir halktır. Atatürk’ün girişimi, bu zavallı halktan “onurlu” bir ulus yaratmıştır. Devamı haftaya
|