Devletimize, hiçbir kötü sıfatı yakıştıramayız. O devlet ki, başına ne gelirse, onu yönetenlerden geliyor. İşin ilginç yanı, o yönetenlerden kimileri onun kanatlarına sığınıp, ona karşı her türlü kötülüğü yapabiliyorlar.
Önce, bu sözcüğün anlamına bakalım. “Kalleş” sözcüğü, Türkçe’mizde bir sıfattır. Anlamına gelince, “Sözünde durmayan”, yani “dönek” demektir. Toplumda, bu tür insanlara sıkça rastlanır. Ama, yeryüzünde Yaradan’ın gölgesi olarak nitelenen devleti temsil edip de, sözünden dönen devlet görevlilerine rastlanması, asla kabul edilebilir bir durum değildir. Önce, ne demek istediğimi yaşadığım bir örnekle ve konuyu biraz daha açarak anlatmaya çalışayım.
FATMA’NIM, YEMİYOR, GEZMİYOR, OKUL YAPTIRIYOR ! 1975 yılında İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı’yım. Orta yaşın üstünde, mütevazi giyimli ve aynı tavırlı bir bayan odama giriyor. “Efendim, benim adım Fatma Süslügil. Zeytinburnu’nda filanca okulda sınıf öğretmeniyim.” dedikten sonra, kendisini biraz daha tanıtmak ve arzusunu iletmek için, sözüne devam ediyor. “Ben, hiç evlenmedim. Hısım, akrabalarımdan da bir yakınlık görmedim. Kendimi, mesleğime ve çocuklara adadım. Bugüne kadar aldığım maaşlarımın yarısı ile geçinmeye çalıştım. Öteki yarısını biriktirip, Bankaya yatırdım. Meslek hayatımın önemli bir bölümünü geçirdiğim Zeytinburnu’na bir okul yaptırmak istiyorum. Bunu, nasıl yapabileceğimi öğrenmek için size geldim. Bana, yardımcı olur musunuz?”deyince, bir kere daha öğretmenin yüzüne baktım ve duyduklarıma inanamadım. “Memnuniyetle hocanım.” dedikten sonra, “Merak etmeyin, size her türlü bürokratik yardımı yapacağız.” dedim. Ona bir çay ikram edip, uğurladıktan birkaç gün sonra Fatma’nım, elinde bir Banka cüzdanı ile gelip, parasını İl Özel İdaresi’nin hesabına yatırdı. Ve, o parayla istediği yerde iki katlı bir okul yaptırıp, adına da “Fatma Süslügil İlkokulu” dedik.
FATMA’NIM ÖLDÜ, AMA ADI YAŞIYOR (DU) Kimsesiz Fatma’nım, emekli olduktan birkaç yıl sonra öldü. Cenazesini, meslektaşları kaldırdı. O, ölmüştü, ama yaptırdığı okulda biz, onun adını yaşatıyorduk. İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken, Doğuş Gurubu’nun Patronu merhum Ayhan Şahenk, Zeytinburnu’na bir okul yaptırmak istedi. Talebini alınca kendisine, “Çok memnun oluruz.” dedim. Ancak o, yerini çok beğendiği Fatma Süslügil İlkokulu’nu yıkıp, yerine bir okul yapmayı ve okula kendi adının verilmesini istiyordu. Yaptıracağı okula kendi adının verilmesi, zaten onun hakkıydı. Ama, ona sebebini anlatıp, “O okulu yıktırmam. Size başka arsa verelim, okulu oraya yapın.” deyince, kabul etmedi ve konu kapandı. O da, okul yaptırmaktan vazgeçti.
FATMA’NIM, ARTIK HİÇ YAŞAMIYOR ! Ben, emekli olup görevimden ayrıldıktan sonra, halefim olan Milli Eğitim Müdürü, Şahenk’in teklifini kabul etti. Fatma’nımın okulu yıkıldı. Ayhan Şahenk, oraya yeni bir okul yaptı ve adını verdi. Fatma’nımın arkasında kimsesi, ama hiç kimsesi yoktu. Yetkililere seslenip, “Fatma’nımın adını, bari devletin yapacağı başka bir okula verin.” diyen de çıkmadı. Halefim olan Milli Eğitim Müdürü de bunu düşünmedi ya da düşünemedi. Devlet, bir ömür boyu yemeden gezmeden maaşını biriktirip okul yaptıran Fatma’nıma karşı “kalleşlik” yapmıştı. İnsanlar, birbirlerine karşı kalleşlik yapabilirlerdi. Ancak, devletin vatandaşına kalleşlik yapabileceğini, ben hiç düşünmemiştim. Ama, gözlerimle gördüm.
PEKİ, SARAY’DA BU YAPILAN NEDİR ? Güngörmez yolundaki Kapalı Spor Salonu’nun tamamlanması, 20 yılda tam bir masala dönüşünce, önceki Kaymakam Yaşar Karadeniz, Ali Naki Erenyol Lisesi’nin bahçesine bir salon yapılmasını planladı. Kaymakam, devlet ne verirse devletten alacak, vermezse vatandaşlardan isteyecek ve salonu yaptıracaktı. Vali’nin de katılımıyla, anlı-şanlı bir temel atma töreni yapıldı. Vatandaşlar, az da olsa yardımda bulunurken, Vali 100 bin lira gönderdi ve Salonun kaba inşaatı tamamlandı. Yardımın arkası gelmiyordu. Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası, “Biz de 150 bin bira verelim. Ama, salona odamızın adı verilsin.” deyince, kabul edildi ve Oda Yönetimi ile Saray Kaymakamı oturup, yazılı bir sözleşme imzaladılar. SAKIN, “DEVLET, KALLEŞLİK YAPMAZ” DEMEYİN ! Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası’nın verdiği 150 bin lira da salonu tamamlamaya yetmedi. Bu arada, Kaymakamın da tayini çıkınca, iş durma noktasına geldi. Yeni Kaymakamımız ise, iskelet halinde bekleyen Güngörmez yolundaki salonla, aynı durumdaki Öğretmenevi ve bu salonun oluşturduğu üçgenin ortasında sıkışınca, üçü de birer “Kader kurbanı” oluverdi. İşte, tam bu sırada iktidar Partisi’nin Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut devreye girdi. Akbulut, salon için Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü’nden 550 bin lira koparınca, Lise bahçesindeki Salonun yüzü güldü. Ne var ki, Spor Toto Müdürlüğü, “Salona, bizim adımız verilecek.” deyince, o da kabul edildi ve Spor Toto’nun adı, Salonun önüne asılıverdi. Haberi duyunca, rahmetli Fatma Süslügil aklıma geldi. Ve içimden, “Fatma’nım, bu memlekette kalleşliğe uğrayan yalnız sen değilsin. Belki, bundan sonra da daha niceleri senin akıbetine uğrayacaklar. Sen de, bizim gibi bu memleketin insanıydın. Onun için müsterih ol ve rahat uyu!” dedim. Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası ile Saray Kaymakamlığı’nın yaptığı sözleşmenin akıbetinin ne olacağını bilemem. Oda yetkilileri belki de, “Deveden büyük, fil varmış.” deyip, yapılanı sineye çekerler ve mesele kapanır, gider. İşte, orasını bilemem. Bildiğim bir şey varsa, “Devlet, kalleşlik yapmaz. Devlet, sözünde durur. O sebeple biz, devletimize hep güveniriz. Biz, okullarda çocuklarımıza da hep böyle öğretiriz.” Tabii, yerseniz !
Yapı Kredi Saray Şubesi, Müşteri Sevmiyor ! “Banka olur da, müşteri sevmez mi?” demeyin. Çünkü, bu Bankanın Saray Şubesi çalışanları, gelen müşterilerden sanki hiç hoşnut değil. Bunu, gözlerimle gördüm, Salonda, ışıklı üç gişe var, ama, çok kere sadece biri çalışıyor. O sebeple, müşteriler numara alıp, sadece bu gişe için sıra bekliyorlar. Diğer gişeler ya memursuz, ya da memurları başka işlerle meşgul. Acelenizi bildirip yardım isterseniz, alacağınız cevap sert ve soğuk,“Bekleyin !” Memurlar, “Bir daha bu şubeye gelmeyin.” der gibi yüzünüze o kadar soğuk bakıyorlar ki, bir daha o şubeye gitmek, hakikaten içinizden gelmiyor. Vatandaşların bana ilettikleri de, aynen böyle. Koç Gurubu’nun sahipliğindeki bu önemli ve tarihi bankanın yönetiminin, Şubenin bu tutumundan acaba haberleri var mı? Doğrusu, çok merak ediyorum. |