301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
22 Mart 2012 - Perşembe 21:17 Bu haber 1583 kez okundu
 
Hem Dindar, Hem Hırsız Olunur mu?
Köşe Yazıları Haberi


      Yalnız İslam dini’ne göre değil, öteki dinlere göre de  olunmaz. Ama, Türkiye’de olunuyor. Gerçek dindarları tenzih ederek  söylüyorum. “Koftiden dindar” olanlar yani münafıklar, bu memlekette malı götürüyor.


        Bütün semavi dinlerde hırsızlık, haramdır ve günahtır. İster kişilerin, ister devletin olsun, başkasının malını, onun rızasına aykırı olarak sahiplenenler, “hırsızlık” yapmış sayılır. Onların bu eylemine “çalmak”, onlara da “hırsız” denir.
       Özel kişilerin, yine özel kişi ve kurumların mallarını ya da paralarını çalması, özel ilişkiler içinde olur. Devletin malını çalmak içinse, devlette etkili ve yetkili bir görevde olmak gerekir.
        Adamın niyeti  kötü ise, bürokrasinin önemli bir katmanında ve  çalınacak mal  ya da paranın bol olduğu yerde olması, onu amacına kolay ulaştırır.
        Kötü niyetli o kişi, devletin idaresinde siyasi, yüksek ve önemli bir konuma gelmişse, hırsızlık yapması çok daha kolay hale gelir.
        Çalma işi, banka soyar gibi parayı çuvala doldurup götürmek biçiminde olmaz. Yetkisi dahilinde attığı imzalar, o yetkiyi kullanıp verdiği kararlar ve emirlerle olur.
        Hırsızlık kolektif biçimde yapılacaksa sırf o maksatla alınan kararlar, çıkarılan yasalar, hırsızlığın kılıfını hazırlar, boyutlarını büyütür, onu meşru (!) hale getirir ve yapılmasını kolaylaştırır.
         Buradan da anlaşılıyor ki, biri “Adi”, diğeri “Asri” olmak üzere iki hırsız tipi vardır.
          “Adi hırsız”larla, Polis mücadele eder. Yakaladığını önce Karakola, oradan Adliyeye götürür. Hakim de uygun görürse, hırsız kodes’i boylar.
           Amaaa, “Asri hırsız”ları Polisin  yakalaması, yakalasa da  Adliyeye ve oradan kodes’e göndermesi, öyle kolay olmaz.
           Bütün hukuk sistemlerinde, hırsızlığı ispatlanamayan hırsızlara, “hırsız” denilemiyor. Lakin, ispatı mümkün olmasa da, görünen köyün kılavuz istememesi gibi, bazı hallerde hırsızın hırsızlığını ispata,  hiç de gerek kalmaz.
                              DİN, SİYASET  VE  ASRİ  HIRSIZLIK
        Yüce dinimiz ve dinimizin kutsal değerleri siyasete malzeme edildikten sonra, “asri hırsızlık” oldukça kolaylaştı.
         Dinimiz, hırsızlığı haram saysa da, kimi siyasilerin  dini siyasi amaçlarına alet etmesinden sonra, “bu adam haram yemez.” diyen halkın nezdinde, onlar güven kazandılar. İşte, kazanılan bu güvenle hırsızlık, onlar için daha da kolaylaştı.
         Türkiye’de dini, siyasi amaçları için en iyi kullananların başında, eski Başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan gelir.
         Bu hafta bu konuyu, Necmettin Erbakan’ın çocukları arasında patlak veren “miras kavgası” ve eski Bakanlardan Oğuzhan Asiltürk’ün bu konudaki  çok önemli iddiaları aklıma getirdi.
                                                         ***
        Şimdi, o meşhur “28 Şubat dönemi” denilen, 15 yıl öncesine dönelim.
        Yargıtay C.Başsavcısı, Necmettin Erbakan’ın lideri olduğu Refah Partisi için Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası açar. Davadan kısa bir süre önce, hazinenin siyasi partilere dağıttığı yardımdan, Refah Partisi de tam “bir trilyon lira” alır.
        Kısa süre sonra parti hakkında kapatma davası açılınca, harcanamayan bu paranın iade edilmemesi için, sahte belgeler düzenlenerek Maliye’ye, paranın harcandığı bildirilir.
        Para, Necmettin Erbakan ve arkadaşlarının zimmetindedir. Müfettişler, bu yolsuz durumu ortaya çıkarınca, Ağır Ceza’da yargılanan Erbakan, ‘kayıp trilyon davası’ denilen bu davadan 2 yıl 4 ay, 68 arkadaşı da, muhtelif cezalar alırlar.
         Ceza kesinleşir, ama para geri ödenmez. Para, faizi ile birlikte önce 11, daha sonra da 14 trilyon liraya yükselir.
          Erbakan, hapse girmemek için, sürekli rapor alır. Nihayet onun için çıkarılan özel bir kanunla,bu cezayı evinde çekmesi sağlanır.Ceza bitmeden de, Cumhurbaşkanı tarafından af edilerek, tamamen özgürlüğüne kavuşur.
          Bu arada para için, Erbakan’ın bütün taşınmaz mallarına tedbir konur. Parayı ödemesi için değil de, aksine ödememesi için çok uğraşılır, ama kılıf bulunamayınca, kendisine taksitle ödeme imkanı sağlanır. O, önce borcun 1 trilyon lirasını öder. Kalanı da, 2.4 trilyonluk taksitlere bağlanır.
          Necmettin Erbakan bu arada, kendi nakit parasını (ki, 10 trilyon liranın üzerindedir) damadının hesabına aktarırken erken davranıp, kimi taşınmazlarını da güvendiği adamlarının üstüne tapular. Çünkü, ne kurtarırsa, onun için kardır.
                           ERBAKAN ÖLDÜ,  SIRLAR ÇÖZÜLDÜ
           Necmettin Erbakan geçen yıl vefat edince, kızı Zeynep’in ateşlemesiyle, çocukları arasında gizli bir miras kavgası başlar.
           Ve, ölümünün  birinci yıldönümünde, “takke düşer, kel görünür” yani, her şey ortaya dökülür. Erbakan’ın dizinin dibinden ayrılmayan ve bir zamanlar İçişleri Bakanlığı da yapan Oğuzhan Asiltürk, daha fazla dayanamayıp, baklayı ağzından çıkarıverir.
       Asiltürk der ki, “Milli Görüş’ün paralarını, Erbakan’ın çocukları yedi.”
 Erbakan’ın çocuklarının resmi bir sıfatı ve yetkileri yok ki, o paraları yesinler. “Erbakan yedi” diyemediği için, “Siz anlayın.” demek zorunda olduğu, kolayca anlaşılır.
       Asiltürk bu sözüyle, Erbakan’ın tüm mal varlığı ve maddi servetiyle, bunların kaynağı hakkında da söylemek istediğini, böylece belli etmiş olur.
        Hatırlanacağı üzere, 1990 yılında 3628 numaralı Mal Bildirimi Kanunu çıkarıldığında, Necmettin Erbakan bankada hatırı sayılır nakit parayla birlikte, göz kamaştıran gayrimenkuller ve hepsinden önemlisi, 148 kilo da altın beyan etmişti.
       Erbakan’ın zaman içinde artış gösteren mal varlığına  daha sonra, Konya Un Fabrikası, Ankara/Demetevler’de büyük bir bina ve İstanbul Boğazı’nda da, muhteşem bir yalı eklenmişti. Diğerleri de cabası.
       İşte şimdi, iki kızı, bir oğlu ve damadı arasında bu mal, para ve altınların paylaşılmasının kavgası var.
       Devlet, bunların hesabını sormasa da (ki sormuyor), Erbakan’ın sağ kolu olan Oğuzhan Asiltürk’e göre, bu servet meşru değil.
        Siz de, bu yazıyı okuduktan sonra, “Aman canım sen de, zenginin malı züğürdün çenesini yorar.” deyip, geçebilirsiniz.
        2006 yılında da, merhum Alpaslan Türkeş’in kızları arasında bir miras kavgası yaşanmış, Türkeş’in İngiliz Bankalarındaki trilyonları için kızları birbirini mahkemeye vermişlerdi.
         Birileri çıkıp da, “Türkeş, bu paraları nereden buldu?” dememişti.
         Şimdi, Necmettin Erbakan için de aynı durum yaşanacaktır. Bir akil adam Erbakan’ın çocuklarının arasına girip, “Babanızın bıraktığı hepinize yeter, afiyetle yiyin ve daha fazla rezil olmayın. Babanızı da rahatsız etmeyin.” diyecektir. Davalar düşecek, bu konu da unutulacaktır.
         Unutulmayacak bir şey varsa, böyle bir adama, “evliya”ya yakışan bir cenaze merasiminin yapılmış olmasıdır.
                                  NEDEN  HESAP  SORULMAZ ?
         Değerli okurlarım, işte benim de derdim bu zaten!.. Hatırlayın, Diyarbakır’da, özenip de pastaneden bir tepsi baklava çalan çocuklar, 5 yıl hapiste tutulurken ve onlara bir tepsi baklavanın hesabı sorulurken, suyun başını tutanlara bu hesap, acaba neden sorulmaz?
         Bu konuyu, köşeme taşımamın sebebi, işte bundan. Yoksa, Erbakan’ın ya da Türkeş’in kemiklerini sızlatmak gibi bir derdim yok.
         Ama, esas sebebini (ya da öfkemi) sorarsanız, yeri gelmişken -tekraren de olsa- kısaca onu da anlatayım.
         Bu köşeyi izleyenler, bir kere daha hatırlayacaklardır. İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken, yalan haberleriyle ünlenen Hürriyet Gazetesi, kimi isteklerini yerine getirmediğim için aleyhime bir kampanya başlatmıştı. Ve, hakkımda tam 41 defa asılsız haber yapmıştı.
         Büyük bir baskıyla Müfettişlere, hakkımda soruşturma yaptırdılar. Hiçbir kusurum bulunamayınca, “Mal Bildirimi Yasası’na muhalefet ettiğim” kılıfına sokup, beni mahkemeye verdirdiler. Ve bana, köydeki babamın, babasından kalan  5 parça tarlasının hesabını sordular.
          Daha da ilginç olanı hakim ; “Kızını evlendirirken, çeyizine ve aldığı arabaya yardım etmişsin. Kaç lira verdin?” deyince, bu kadarına çok şaşırdım ve 500 milyon lira (yani daha sonra sıfırları atılınca, bugünkü 500 lira) dedim.
          Hakim, gazetenin baskısı üzerine sırf ceza verebilmek için, bu hayali parayı bile haksız kazanç saydı ve bana ceza verdi. Ve sonra da, baskı altında kaldığını itiraf etti.
           Değerli okurlarım, benim kızıma verdiğimi kendi irademle beyan  ettiğim 500 lirayı haksız kazanç sayan bu memleketin adaleti, Necmettin Erbakan’ın iki kızıyla oğluna bıraktığı dudak uçuklatan servetini ve nicelerini acaba neden görmez? Ve, nasıl kazanıldığını neden sormaz? İşte, benim derdim bu.
          Bu olayı, yazıma konu yapmamın sebebi de bu.
          Merhum Erbakan, kabrinde  müsterih uyusun. Onun rekoru, çoktan kırıldı. O rekoru, önce onun siyasi varisleri, daha sonra da Yunus Emre’nin o meşhur, “Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi” deyip de, mala sarılanlar kırdı.
Gerçek dindarlar değil, “Hem dindar, hem de hırsız olunur.” diyenler kırdı.
           Beni, şimdi biraz daha iyi anladığınızı umut ediyorum.
Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 17.06.2024
Bugün
20 - 30
Salı
20 - 30
Çarşamba
19 - 31
Tekirdağ

Güncelleme: 17.06.2024
İmsak
10 Zilhicce 1445
Sabah
03:30
Öğle
05:30
İkindi
13:16
Akşam
17:15
Yatsı
20:51
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
102
92
2
3
33
38
2
Fenerbahçe
99
99
1
6
31
38
3
Trabzonspor
67
69
13
4
21
38
4
Başakşehir
61
57
13
7
18
38
5
Kasımpasa
56
62
14
8
16
38
6
Beşiktaş
56
52
14
8
16
38
7
Sivasspor
54
47
12
12
14
38
8
Alanyaspor
52
53
10
16
12
38
9
Rizespor
50
48
16
8
14
38
10
Antalyaspor
49
44
13
13
12
38
11
A.Demirspor
44
54
14
14
10
38
12
Gaziantep FK
44
50
18
8
12
38
13
Samsunspor
43
42
17
10
11
38
14
Kayserispor
42
44
15
12
11
38
15
Hatayspor
41
45
15
14
9
38
16
Konyaspor
41
40
15
14
9
38
17
Karagümrük
40
49
18
10
10
38
18
Ankaragücü
40
46
14
16
8
38
19
Pendikspor
37
42
19
10
9
38
20
İstanbulspor
16
27
27
7
4
38
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı