Haber Detayı
02 Temmuz 2012 - Pazartesi 19:46 Bu haber 1289 kez okundu
 
PKK Terörü nden Bile Beter Gıda Terörü !
Köşe Yazıları Haberi


PKK  terörü, bu ülkede 30 bin can aldı. Gıda terörü’nün aldığı canların sayısı belli değil. Bu ülkede yaşayan herkes, bu terörün hedefinde. Devletin otoritesini kullanan hükümete artık “İmdat !” diyoruz.
     Terör, bu ülkenin ve halkımızın ortak belası. Yıllardır savaş verdiğimiz “PKK terörü” her gün masum insanların canına kıyarken, “Trafik terörü”, ondan hiç de geri kalmıyor.


       Ancaaak, yaşadığımız başka bir terör olayı var ki, ne PKK terörü, ne de Trafik terörü ya da başkaları, onun yanında “hiç” kalıyor. “Gıda Terörü !”
       Doğal gıdaları terk ettiğimizden beri aramızda dolaşan “Gıda terörü”, az çalışıp çok kazanmaya hevesli sahtekarların eline geçince, terörün en kötüsü işte o zaman ortaya çıktı.
       “Kötüsü” derken, terörün iyisi tabii ki olmaz. Ben, burada kötünün de kötüsünden söz etmek istiyorum.
                  ÜRKÜTÜCÜ BİR TELEVİZYON PROGRAMI
        Geçtiğimiz haftanın sonunda çok ilginç bir televizyon programı izledim. Gece ve geç saatte yayınlandığı için, programı az sayıda vatandaşımızın izleyebildiğini sanıyorum. Böyle bir konunun geç saatte verilmesi, yayıncılık açısından ayrı bir hataydı.
      Canlı yayının konukları, gıda uzmanları ve gıda üreticilerinin temsilcileriydi.
        “İzlemem, iyi oldu.” derken, bir bakıma da pişman oldum. Nasıl pişman olmam ki, doğru sandığım beslenme alışkanlığım alt-üst oldu. Bundan sonra ne yiyip, ne içebileceğimi vallahi bilmiyorum.
         Program, gıdalarımıza katılanlarla, yani “tağşiş” olayı ile başladı. İşin uzmanı, sözün başında daha olup biteni kestirip, attı. “Tabii hiçbir gıda alamıyoruz. Bütün yiyip içtiklerimizde, zararlı katkı maddeleri var. Kimisinde az, kimisinde çok. Ama, az veya çok, hepsi zararlı. Bu bir hiledir, aldatmacadır, sahteciliktir ve insan sağlığını hiçe saymaktır.”
        Programın sunucusu, “Çok örnek var, ama mesela yoğurtla başlayalım.” deyince, orada bulunan yoğurt üreticisi, yoğurdunu övmeye başladı. Öteki konuklar, “Senin yoğurdun iyi olabilir, ama ya öteki yoğurtlar.” deyince, yoğurtçunun sesi kesildi.
     Plastik kapların içinde aldığımız yoğurtların ilk zararı, o kaplarda başlıyordu. Hemen hepsi kanserojen madde taşıyan bu kapların içindeki yoğurda, kıvam artırıcı olarak “Domuz jelatini” karıştırıldığını, yeni öğrendim. Domuz jelatini, domuzun kemikleri ile derisinin kaynatılmasından elde ediliyormuş.
        Yoğurtlar ayrıca “homojenize” ediliyor, yani özel basınçlı süzgeçlerle eritilip, yoğurt olmaktan öte zararlı bir kimyasal maddeye dönüşüyor. Sırf bu sebeple, uzun bir süre bayatlamıyor. Marketlerde satılanlarının son kullanım tarihleri geçince, yoğurda dokunulmuyor ve sadece yeni SKT yazılıp, kapağı değiştiriliyormuş! Şu hileye, şu sahteciliğe ve şu kazanma hırsına bakın.
        Bütün tatlılarda glikoz, yapay tatlandırıcılar ya da GDO lu mısır şurubu kullanılıyor. Bilindiği gibi GDO’lu ürünler kanser yapıyor. Baklavanın üstüne, fıstık yerine kurutulup öğütülmüş bezelye konuyormuş.
        Dondurmalara, süt yerine süt tozu, meyve yerine de gıda boyası katılıyor. Hemen bütün gıdalara, tabii hammaddesi yerine “aroma”sı, yani onun kokusu (esansı)  katılıyor.
        Salçalar, çürük domateslerden yapılıyor. Boyalarla renklendirilirken,  kıvamını artırmak için de, içine nişasta ve benzeri katkı maddeleri konuyor.
       Salam, sosis ve sucuklarda et oranı çok düşük. Tek tırnaklı hayvanlarla (at, eşek), kanatlı hayvanların etleri karıştırılıyor ve baharatla terbiye edilen bu ürünler, göz alıcı ambalajlarla pazarlanıyor. Üstündeki “ % 100 dana eti” yazısı ise, tam bir palavra !
       Zeytinler, boya ile karartılıyor. Sütler, su ve süt tozu karışımı olarak üretiliyor. Uzun süre dayanması için sütlere katılan öteki maddeler, insanı zehirliyor. Tıpkı, geçtiğimiz günlerde okul çocuklarını topluca zehirlediği gibi.
       Ekmeklerdeki hileler, gıda rezilliğinin üstüne tüy dikiyor. Çavdar ve kepekli ekmek olarak satılanların unları boya ile esmerleştirilirken, beyazlatmak için de ayrıca boya kullanılıyor. Şişirmek için kullanılan kabartma tozları  ise, ayrı bir felaket.
       Yediğimiz tavuklar, eskiden 70-75 günde olgunluğa erişip, ancak 2 kilo gelirken, şimdi 35 günde 3 kilo oluyor ve hemen kesiliyorlar.
       Yumurtaların sarıları yemlere katılan boyalarla o rengi alıyor ve zararlı birer gıda oluyorlar.
        Bu hileleri, ne yazık ki güvendiğimiz tanınmış markalar da yapıyor.

                           TARIM BAKANLIĞI, NE ALAKA ?
        Gıda denetimlerini, eskiden Sağlık Bakanlığı yapıyordu. Belediyelerse, bu işi Zabıtaları eliyle yürütüyordu.
        Ne hikmetse, bu işi artık Tarım Bakanlığı yapıyor. Bu Bakanlık ayrıca, gıda ürünlerine, ilaç gibi ruhsat bile veriyor. Ne alaka? Değil mi? Bunu anlayabilen varsa, lütfen bana da anlatsın.
        Televizyon programına, canlı olarak bu Bakanlığın üst seviyedeki iki temsilcisi de bağlandılar.
        Bu kişilerin açıklamaları, doğrusu beni çok şaşırttı ve üzdü. Bakanlıklarını savunurken, bu kişiler bu hilecileri adeta savundular. Uzmanların sorularına ise, hiçbir cevap veremediler.
        Bunlardan biri, bugüne kadar 400 bin denetim yaptıklarını söyledi, ama sonuçlarını hiç kimse bilmiyor. Çünkü, açıklanmıyor. Çünkü, açıklanınca eteklerdeki taşlar dökülecek. Çünkü, anlı-şanlı üreticilerin de foyaları ortaya çıkacak. İşte, o sebeple açıklanmıyor.
        Bakanlık, kamuoyunun tepkisi artınca, geçen ay başta hileli bal’lar olmak üzere, hileli gıda üreten birkaç firmayı açıkladı, ama artık “tıs” yok. Çünkü, açıklamalar zülfiyare dokunuyor.
         Öteki Bakanlık temsilcisi sözün arasında, “Gıda tohumluklarını sadece Tarım Bakanlığı dağıtır. Çiftçiler, tohumluk üretemez.” deyince, iyice şaşırdım.
         Demek ki, önce Allah’a, sonra Tarım Bakanlığı’na emanetiz.
        Gıda terörünün aldığı canların sayısı belli değil. Bu terörün yaydığı bir çok hastalığın yanında, “Kanser” başı çekiyor. Bakanlık ilgisiz kalsa da, biz devletin bütün kurumlarına sesleniyor ve bu teröre karşı artık “İmdat !” diyoruz.
                                                           ***
         Değerli okuyucularım, son zamanlarda ilçemiz merkezinde de gıda maddesi üreten çok sayıda işyeri açıldı. Süper Market sayısı da oldukça fazla. “Gıda Terörü” nün, ilçemize girmediği söylenemez.
         Geçen hafta, yemek yediğim bir lokantanın – sahibinin karşı koymasına rağmen- mutfağını ve bulaşıkhanesini gezdim, gördüm. Keşke görmeseydim. Orada, bir daha katiyen yemek yemem.
         Siz, siz olun, bilmediğiniz, tanımadığınız ve güvenmediğiniz hiçbir yerde sakın yemek yemeyin.
         Açlığınızı bastırmak için, bir simit ve bir bardak çay, en iyi çare. Eğer, onun da hilesizini bulabilirseniz.
Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 18.05.2024
Bugün
14 - 18
Pazar
13 - 21
Pazartesi
13 - 21
Tekirdağ

Güncelleme: 18.05.2024
İmsak
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
99
89
1
3
32
36
2
Fenerbahçe
93
92
1
6
29
36
3
Trabzonspor
61
64
13
4
19
36
4
Başakşehir
58
51
12
7
17
36
5
Beşiktaş
55
49
13
7
16
36
6
Kasımpasa
52
60
14
7
15
36
7
Sivasspor
51
44
12
12
13
37
8
Alanyaspor
50
51
10
14
12
36
9
Rizespor
49
48
15
7
14
36
10
Antalyaspor
45
41
13
12
11
36
11
A.Demirspor
44
51
12
14
10
36
12
Samsunspor
42
40
16
9
11
36
13
Kayserispor
41
41
14
11
11
36
14
Konyaspor
40
37
14
13
9
36
15
Ankaragücü
39
44
13
15
8
36
16
Gaziantep FK
38
46
18
8
10
36
17
Karagümrük
37
45
17
10
9
36
18
Hatayspor
37
41
15
13
8
36
19
Pendikspor
36
42
18
9
9
36
20
İstanbulspor
16
26
26
7
4
37
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı