Haber Detayı
07 Mayıs 2014 - Çarşamba 22:10 Bu haber 855 kez okundu
 
Rezilliğin Son Perdesi !
Köşe Yazıları Haberi


      İktidar kanadında yolsuzluklarının hırsızlığa dönüşmesi,  rezaletin son perdesiydi. Dört “rüşvetçi” Bakan’dan üçünün yaptığı savunma, dinleyen vatandaşları tiksindirdi. Dördüncü Bakansa, kızaran yüzünü çıkıp gösteremedi.

        Meclis, Meclis olalı, böyle bir rezaleti yaşamadı. İktidarın 4 Bakanı, çocukları tarikiyle rüşvet almaktan suçlu bulunup, haklarında fezleke düzenlenmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kendilerini savunmaya davet edilmişlerdi.

       Savunulacak yanları yoktu. Çünkü, kimilerinin çocukları rüşvet paralarıyla suçüstü yapılırken, diğerlerinin aldığı rüşvetlerse, mahkeme kararıyla dinlenen telefon görüşmeleri ile kayıt ve tescil edilmişti.

      Kümesten tavuk çalarken yakalanan hırsızın, “Avukatımı isterim.” diyerek, kurtulacağını umut etmesi gibi, bu 4 sabık Bakan da, partilerinin Meclisteki çoğunluğuna umut bağlamışlardı.

      Böyle düşünmekte, hakları vardı. İddialara göre, Meclise gelen fezlekelerin içleri boşaltılmıştı. Yani, kimi somut delillerin yok edildiği söyleniyordu.

      Meclis Başkanı’nın işi savsaklaması ve muhalefetin taleplerini öteleyen tavırları, onlara cesaret ve moral veriyordu.

      Görüşme sırasında, muhalefetin 4 Bakan için 4 ayrı önergesi yerine, iktidar partisinin tek önergesinin işleme konması, onlara verilen moral ve cesareti biraz daha artırıyordu.

           ÜÇ BAKANIN SAVUNMASI, TİLKİLERİ BİLE GÜLDÜRDÜ !

      Değerli okuyucularım; hukuk öyle istediği için, suçlamalara, “iddia” deniyor. Biz de, öyle diyoruz. Ancak, yapılan operasyonlarda “suçüstü” hükümleri uygulanmış ve rüşvet eylemi, ayrıca yasal telefon kayıtlarıyla tescillenmişti.

      Bu durumda, sanık Bakanların kendilerini savunabilecek hiçbir haklı yanları yoktu. Onlar da zaten, biz yolsuzluk yapmadık yerine; “Usulsüz baskın yapıldı. Bilmem hangi kanunun kaçıncı maddesine göre kanunsuz işlem yapıldı…” gibi kanun maddelerine sığınmak istediler.

     Mesela, 10 milyon TL rüşvet almakla suçlanan sabık İçişleri Bakanı belki de aklından geçirdi, ama; “Baskın yapılan ev, bize ait değildi. O paraları, oraya acaba kim getirmiş? O kasaları oraya kim koymuş? Para sayma makinesi de nereden çıktı? Ya da; -biraz mizahi olacak,ama- “Bu iş, Noel Baba’nın işi olabilir.” diyebilirdi, ama diyemedi.

       52 milyon lirayı rüşvet olarak götürdüğü fezlekelere giren, servet değerinde saati kolunda taşıdığı söylenen sabık Ekonomi Bakanı’yla, Kuran-ı Kerim’le alay eden ve aldığı 1.5 milyon dolarlık rüşvet, yasal telefon dinlemelerine takılan sabık Avrupa Birliği Bakanı’nın durumuna, Allah kimseyi düşürmesin.

       Bu kişiler, Parti Gurubu’ndaki oy çokluğuna güvendikleri için, utançlarını gizlemeye çalışarak konuştular. Başkaları tarafından hazırlandığı tahmin edilen yazılı metinleri, Meclisin yüzüne bakamadan okudular. Lakin yakınında bulunanlar, kürsünün altından “Yusuf, Yusuf…” seslerinin geldiğini, mutlaka duymuşlardır.

       Çevre ve Şehircilik Bakanı ise, ağladı ve hiç konuşmadı.  En doğrusunu, o yaptı. Soranlara her halde;  “Çıkıp da, neyi konuşayım? Rezalet ortada. Ben zaten, suçu tek başıma işlemediğimi, ‘Başbakan emretti, ben de yaptım.’ dediğimi söylemiştim. Yemişsek, ne olmuş yani? Bal tutan, parmağını yalar. Daha ne söyleyeyim ki? demiş olmalı.

                                        ŞİMDİ, NE OLACAK ?

       Hiçbir şey olmayacak. Yiyenin, “şimdilik” yanına kar kalacak. Kurulacak Komisyon, rüşvetle suçlananlar hakkında araştırma yapacak. 15 Komisyon üyesi, iki ay içinde  bir rapor düzenleyecek. Yetmezse, süre iki ay daha uzatılacak.

       Komisyonun 8 üyesi iktidar partisinden. Yani, yine çoğunluğun istediği gibi bir rapor ortaya çıkacak.

       Rapor, daha sonra Mecliste görüşülüp, bu kişilerin Yüce Divan’da yargılanıp yargılanmayacakları yönünde karar verilecek. Ve karar, “Yargılanmasınlar” biçiminde olacak.

       Rüşvetle “b.klanan”lar, yıkanıp, çitilenip, “aklanan” hale gelecekler.

        Aklandıktan(!) sonra da, isterlerse haklarında yazı yazanlarla, televizyona çıkıp konuşanlar hakkında ceza ve tazminat davası açabilecekler. İftiraya uğradıklarını,-yargıdan kaçtıkları halde,-kendilerine“yargısız infaz(!)” yapıldığını söyleyecekler ve belki de, tekrar Bakan yapılmalarını isteyebileceklerdir.

              “TUNCAY MATARACI OLAYI” NI  UNUTMASINLAR !

      Yaşı, 50’nin altında olanlar hatırlamazlar. Merhum Bülent Ecevit’in 1978 yılının başında Adalet Partisi’nden ayarttığı 11 Milletvekili ile kurduğu bir hükümet vardı.

    Bu hükümetin Gümrük ve Tekel Bakanı, Rize Milletvekili Tuncay Mataracı’ydı.

     Mataracı, pek zengin bir aileden geliyordu. Doğduğu zaman, babası Mehmet Efendi, onu altınla tartmıştı. Öyle parayla, pulla işi yoktu. Ancak, Bakanlığı döneminde yapılan yolsuzluklara göz yummuştu. Hakkında, çok şeyler yazıldı, söylendi. 22 ay sonra hükümet yıkıldı, hepsi unutuldu.

      Herkes öyle sandı, ama 12 Eylül askeri darbesi yapılınca, ilk tutuklanıp yargılananlardan biri o oldu. Tam, 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

    12 yıl içeride kaldı. Değiştirilen İnfaz Yasası ile ancak serbest kalabildi.

     Arkalarını kuvvetli sanan  bu 4 eski Bakan’a, bilmem anlatabiliyor muyum?

                                                            ***

           “Beni de İsyan Ettirdiler!”

      Değerli okuyucularım; bir ülkenin yönetimine giren yolsuzluklar, o ülkeyi oluşturan toplumun “kanser”e yakalanması gibidir.

      Kanser, tedavisi imkansız olmasa da, çok zor bir hastalıktır. Kurtuluş için, erken teşhis edilmesi gerekir. Ülkemiz şimdi, bu illetin içine düşmüştür.

      Bu köşeyi izleyen okuyucularım hatırlayacaklardır. Birkaç defa yazdım. Hatta, kimi okuyucularım, okumaktan bıkmış olabilirler.

      Olabilirler, ama bu rezaletleri görünce teselli bulmak yerine, daha çok üzülmeye ve kendime acımaya başladım. Çünkü, hiçbir günahım, suçum ve  kusurum olmadığı gibi, küçük bir kabahatim bile yoktu.

      Memuriyetimin en başarılı döneminde, kanunsuz isteklerine razı olmadığım kimi odakların saldırısına uğramış, yalan haberleriyle ünlenen megaloman bir gazetenin boy hedefi olmuştum.

      Bu durumu; 14 Ocak 2014 günü  yine bu köşede yayınlanan; “Beni de İsyan Ettirdiler!” başlıklı bir yazıyla anlatmak istemiştim.

     Kimi okuyucularımın, gazeteyi bulamadıklarını söylemesi, daha çok da ülkeyi yönetenlerin Bakan, Başbakan ve yüksek bürokratlar düzeyinde kotardıkları yolsuzlukların, hırsızlık boyutuna varıp rezalete dönüşmesi üzerine, o yazıyı yeniden yayınlama ihtiyacını duydum.

     Anılan yazıyı, virgülüne dokunmadan  yarın bu sütunlarda bulacaksınız.

     Merak eden değerli okuyucularımın bilgisine, bir kere daha sunuyorum.

     

  

 

 

      

 

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 19.05.2024
Bugün
12 - 20
Pazartesi
12 - 20
Salı
13 - 21
Tekirdağ

Güncelleme: 19.05.2024
İmsak
10 Zilkade 1445
Sabah
03:54
Öğle
05:42
İkindi
13:11
Akşam
17:07
Yatsı
20:31
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
99
89
1
3
32
36
2
Fenerbahçe
93
92
1
6
29
36
3
Trabzonspor
61
64
13
4
19
36
4
Başakşehir
58
51
12
7
17
36
5
Beşiktaş
55
49
13
7
16
36
6
Kasımpasa
52
60
14
7
15
36
7
Sivasspor
51
45
12
12
13
37
8
Alanyaspor
50
51
10
14
12
36
9
Rizespor
49
48
15
7
14
36
10
Antalyaspor
48
43
13
12
12
37
11
A.Demirspor
44
52
13
14
10
37
12
Samsunspor
42
40
16
9
11
36
13
Kayserispor
41
41
14
11
11
36
14
Konyaspor
40
37
14
13
9
36
15
Ankaragücü
39
44
13
15
8
36
16
Gaziantep FK
38
46
18
8
10
36
17
Karagümrük
37
45
17
10
9
36
18
Hatayspor
37
41
15
13
8
36
19
Pendikspor
36
42
18
9
9
36
20
İstanbulspor
16
27
26
7
4
37
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı