|
||
Yaşayarak hayatı öğrenmek | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Yaşamın her alanındaki, deneyimlerimiz aracılığı ile öğrendiklerimiz, bizi güçlendirir. Okuyarak, izleyerek veya dinleyerek çok şey öğreniyoruz da, neredeyse hiçbiri, biz onları yaşamadan bir parçamız olamıyor. Ne kadar okursan oku, yaşamadan aşkı tanımıyorsun. Veya, ne kadar macera filmi izlersen izle, yüksek bir kayalıktan atlamadan cesaretin ne olduğunu bilmiyorsun. Ciddi bir trafik kazası yapmadan, dikkatli araba kullanmayı pısırıklık saymak da aynısı. Cebinde beş kuruş olmadan otostopla dünyayı gezen birine denk gelince, “yok, bu bana göre değil” derken, Ferrari kullanan birini görünce kendimizi o direksiyonda hayal edebiliyoruz. Veya tam tersi. Okuduğu üç beş kişisel gelişim kitabı ile değil de, yaşayarak tecrübe kazanmaya lafım yok. Deneyim hayatın olmazsa olmazı… Tamam da, benim yine de tecrübeli kişilere karşı bir alerjim var! En azında çoğuna karşı diyelim. "Biraz tuhaf oldu farkındayım ancak öyle." Bir şeyler yaşayıp, hayattan ders alan kişilerde sabit ve doğal bir ‘ortak yan’ gelişiyor: Onlar çok şey biliyor! Çoğunun ortak düşüncesi ise; “tek bir doğru vardır.” Yaşadılar ya, biliyorlar! Çocuğuna ‘sokakta işin yoksa eve dön, yabancı biriyle de konuşma’ diyen bir baba mesela… Çünkü o, gençliğinde en çok sokaktan bir şeyler kaptığını çoktan unutmuş ve aldığı birkaç yarayı ise beyninden atamamıştır. O yaraların aslında ona neler kazandırdığının farkında bile değildir. İnsan, aşk ve ölüm dışında neyi isterse onu deneyimliyor. Ne aşık olmak, ne de sevdiklerimizin ölümü bizim kararımız. Ancak ne ilginçtir ki, bize en derin deneyimleri yaşatan da yine bu ikisi. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.