Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş... Aşk diye bir şey çıkmış herkes onun peşinde koşuyor. Anlamıyorlar, anlamıyorsun, anlamıyorum aşk yok. Biz varız..
Aşkın büyülü dünyasında gönül kuşları pervaz eder durur. Aşktır hayata bağlayan insanı, ya da insanın taşıdığı değerin adıdır aşk. Kimisi mecazi kavramların arkasından anlatır derdini, kimisi uluorta bağırıverir. Herkesin bir aşkı vardır. Aşk herkesin başında duman duman tüter. İçimizden bazılarının “Ben aşka inanmam” dediğini çok duymuşsunuzdur. Aşkı mecazi ilişkiler yumağının merkezine oturtmaya kalktığımız zaman yanılırız. Yanlış yaparız. Aşk kendi iklimlerinde boy atıp serpilir. Zaman olur sırlarını savurur rüzgârın hızıyla ötelere, zaman olur korunmaya muhtaç bir kaplumbağa gibi gizler kendisini kabuğunun içine.
Ey Aşk... Öyle bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle bile aldatmayacak. "Ey Aşk Nerdesin?" diye soranlardanız biz, Seviyoruz ki arıyoruz.. Ne kör ile gören eşit olur, Ne de karanlıklar ile aydınlık, Ve ne de gölge ile sıcaklık. Kör bir güneşe sahibim, hiçbir saniye aydınlanmayan, gölgelerde büyümüş, adını şanını bilmediğim yerlerde. Âşık olduğum yağmurlar bile canımı yakar bazı bazı zamanlarda. İsyanım içimde yangın misali büyüdükçe büyüyor, bir mum ışığı kadar sönük kalmış umutlarım. Bir çare içimdeki yangınlar. Ormanın derinliklerinde yaşayan bir peri kızı kadar sessizliğim, varlığım, yokluğum kayboluşlarım… Sesimi kısan sessizliğim kadar, içimdeki sevinçlerimin var oluşu da kayıplarda… Nerde ne zaman elini tutacağım belli olmayan bir yokluk gibi salaş ve virane kalbim. İçimdeki seslere emredemiyorum, kalkın umut tükenmedi desem de düşüyorum yeniden, nefesim kesiliyor tükeniyorum.
İhanetin beyaz bir mendil gibi görünse de gözüme, hiç usanmadan kirlenmiş anılarını, hatıralarını temizlemekten bıkamadım. Bir gün yeniden karşılaşacağımızı bile bile her gün durmadan ölüyorum… Üşüyorum bu yazın sıcağında... Denizin yüzüme üflemesi yetiyor beni ağlatmak için. Henüz kimsenin yazı bitmemişken ben sonbaharı yaşıyorum kasırgaların arasında, ne sandalım sağlam nede küreğim, umuda bağlandım. Ne zaman ki durulacak bu kasırgalar, o zaman yeniden doğacak gibi güneşim.. Kıyıya vurmuş bir yunus balığının intiharından sonra, pişmanlık gözyaşlarıyla, terk edilmiş gibi gözüme perde perde inen yalnızlığım... Ey aşk! Vurma beni, kanlı gölgende bırakıp, gitme… Yazımın konusu aşk olunca Şair Nuri Can'ın AŞK şiiriyle sizleri baş başa bırakıyorum. En Haykırdığım Yerden Sustur Beni Ey AŞK yağmursuz çöl, susuz göl yolcusuz yol sahipsiz bir kulum ey aşk durmadan akrepler sızıyor içime ihanet yüklü kamyonlar geçiyor üzerimden.
içime acı yağıyor, dışıma kahır kan kusuyor duvarlar her öksürdüğümde bütün baharlarım geride kaldı yaralarımdan solgun gelincikler sızıyor şimdi ki, dikiş tutmayan en ince yerinden yırtıldı kalbim durmadan kan kaybediyor ömrüm durmadan can kaybediyor ömrüm
içimde yaralı bir aşk, bir deniz gözyaşı gözlerimde kalbim ağrıyor, kalbim ki, kanayan en ince yerim duracak bir gün biliyorum. Ey! ömrümü verdiğim, umutlarıma ektiğim gönlümün derinliklerinde büyüttüğüm senki, hayatsın ey aşk, ey sebebi çilem, ölü olan benim bir bahar sevdasına koşarken kelebekler dallar bir rüzgar masalına uzanırken duygulardan yapılmış bir gül ağacına as ömrümü as ve mühürle dudaklarımı sonsuza öldür beni ey aşk, öldür beni seni dilimin ucunda, kalbimin içinde taşıdım bir ömür uzat elini koy avuçlarına yüreğimi mahşer ateşi düşerken çocuk sevinçlere kırılgan düşlere kar yağarken öldür beni ey aşk, öldür beni ki, hüzün kokulu gülüşler kalsın ardımdan kalacaksa Yüreğim gün be gün erirken hasretlere ürperirken yapraklar hayatın gri rengine kör bir bıçak mı zaman kırılmış aynalarda? söylenmemiş sözlerin ağrısı mı bu içimdeki fırtına? nedir bu hüznümde taşıdığım deprem, bu kırılgan duygular oteryosu nedir söyler misin? Kirlendi hayalimdeki uçuk mavi vuruldu en güzel düş martısı denizlerin konuşmak artık bir şey anlatmıyor ey hayat mühürle dudağımı, lâl eyle çığlığımı. varsın sessiz çığlıklar örtsün bedenimin üstünü en haykırdığım yerden sustur beni ey aşk ey koşulsuz, yargısız, hesapsız. ömrümü verdiğim ey sebebi ezam, kahrı çilem, cennetim, cehennemim solgun bir gül gibi sustur beni varsın susuşum kendime küsüşüm dünyaya isyanım hayatın sancısına olsun anla anla ve öldür beni teneşirlere yatır son arzumu bu can bu bedene sığmıyor artık ölümsüz aşklara, adsız sevgilere kalsın adım...
|