Moved Permanently

       Saray’da, Belediye’nin yürürlüğe koyduğu iki önemli projenin tahakkuku için canla-başla çalışılıyor.

       Birincisi, yeni Su ve Su kanalları Projesi, ikincisi ise Kanalizasyon kanallarının yenilenmesi. Belediye, geçen yıl her iki konuya da el attı ve ikisinin de yapımına başlandı.

      1984 yılında yapılan şimdiki su kanallarının, iki olumsuz yanı ortaya çıktı. Kullanılan borular ucuz, adi ve iç cidarları soyulmuştu. Üstelik, kanserojen madde ihtiva eden asbestten yapılmışlardı.

      Geçen 30 senede, ömürlerini tamamladılar. Bu kanallar, 10 bin nüfusun ihtiyacına göre döşenirken, Saray’ın nüfus artışı hiç hesap edilmemişti.

      Kanalizasyonun yapımı ise, daha eskiydi. Bu işte kullanılan beton borular da kalitesiz malzemeden üretildikleri için, sık sık patlamalar oluyor ve insan sağlığını tehdit eden durumlar ortaya çıkıyordu.

     Her iki kanallarda meydana gelen tıkanmalarsa, su ve atık su akışını zorlaştırdığı ya da tamamen engellediği için, sık sık arızalar meydana geliyordu.

     Önceki Belediyeler bu durumu bildikleri halde, her iki sistemin yenilenmesi için bir planlamaya ya da çalışmaya gitmediler.

     Başkan Nazmi Çoban, daha birinci seçim döneminde seçim vaadi olarak ilan ettiği bu durumu, şimdi bu dönemde gerçekleştirmeye çalışıyor.

      Her iki projenin maliyeti, 8’er milyon lira civarındadır. İller Bankası’ndan sağlanan kredilerle yapılmakta olan işler, Tekirdağ’ın Büyükşehir olmasıyla, bununla ilgili kredi borçlanması da Büyükşehir Belediyesi’nin sırtına yüklenmiş oluyor.

                                     İŞLER, NE ZAMAN BİTER?

     Proje uygulanıyor ve çalışmalar devam ediyor. Yapılan işler, TESKİ (Tekirdağ Su ve Kanalizasyon İdaresi) tarafından takip ediliyor, denetleniyor. Saray Belediyesi’nin elemanları da, çalışmalara müdahil oluyor.

     Yapılan Sözleşmelere göre, Kanalizasyon işi, 25 Ağustos 2015 tarihinde (yani 8 ay sonra), Su işi ise, 15 Şubat 2016 tarihinde (yani 13,5 ay sonra) bitirilmiş olacak.

     İlgilenen hemşerilerimiz, bu işlerin verilen bu sürelerin sonunda bitirip bitirilemeyeceğini merak ediyorlar. Kimileri, “biter” derken, kimileri Ayaspaşa Camii’nin onarımını gösteriyorlar.

     Haklılar. İki yıldan beri onarımda olan Ayaspaşa Camii’nin onarım işi, 10 Eylül 2014 günü bitirilecekti. Üstlenici firma, anlaşmayı öyle yapmış ve tabelasına bitiş olarak bu tarihi yazmıştı.

     Yazmıştı, ama öyle olmadı. Bu tarihin üstünden 4 ay geçtiği halde, Camiinin bahçesi per-perişan. İçinde de kimi çalışıyor, kimi çalışmıyorlar. Denetleyenlerse  ortalıkta görünmüyor. İlçe yetkililerin, bu işi ne kadar takip ettiklerini de, bilen yok.

     Ben de, bu durumu Başkan Çoban’a sordum. “Sorumlular, işi zamanında teslim etmezse, bir yaptırımınız var mı?” dedim. Başkan, işlerin İller Bankası ve Büyükşehir Belediyesi tarafından takip edildiğini, yaptırım konusunda fazlaca bilgisinin olmadığını söyledi. Ancak, bu konuyu araştıracağını ifade etti.

    Umarım ki, olası gecikmelere karşı bir tedbir getirilmiştir. Çünkü, Ayaspaşa Camii onarımı, önümüzde kötü bir örnek olarak duruyor.

     Saray Belediyesi çalışıyor. Daha önce ki bir yazımda da belirttiğim gibi, Kemalpaşa Mahallesi’nde yapımı süren donanımlı o büyük park önümüzdeki Nisan ayında hizmete girecek. Şehir içi yollarının da bahar ve yaz mevsimi boyunca onarılacağı ve Saray’ın yeni bir görünüme kavuşacağı tahmin ediliyor. Hatta, merakla bekleniyor.

      Başkan, anahtar sözcüğü daha önce söylemişti. “Sabreden herkes sevinecek!”

                  Çok Şaşıyorum !

      Atatürk dönemini yaşamadım ve o büyük insanı göremedim. Ondan sonra gelen bütün dönemleri yaşadım.  İsmet İnönü dahil, bütün Cumhurbaşkanlarını yakından gördüm.

      Devletin başı olan Cumhurbaşkanları’nın, toplumun üzerinde farklı bir ağırlığı ve saygınlığı vardır.

      Hal böyle iken,  bir ortaöğrenim öğrencisinin Cumhurbaşkanına hakareti düşünülemez. Ama, iki gün önce böyle bir olay yaşandı ve öğrenci tutuklandı.

     Tayyip Bey’den önceki 11 Cumhurbaşkanı’ndan hiç biri, böyle bir durumla karşılaşmadı. Önce, bu durum göz önüne alınmalıydı.

      Şimdi serbest bırakılsa da, bu öğrencinin sınıfından alınıp tutuklanmaması gerekirdi.

      Yaşanan olaylara,  çok şaşıyorum.

      Tayyip Bey’in, “Bu hakaretler, bana neden yapılıyor?” diye düşünmesi ve kendisine sorması gerekiyor.

      Bundan sonra, soracağını umut ediyorum.