Moved Permanently

Kentler kültürleri ile yaşarlar. Kentler o insanların yaşamlarının tanıklığını gösterirler. Bir belediye başkanı artık siyaset penceresinden girmeyi kaldırmalıdır. Siyaset, belediye başkanı olan nitelikleri ve özelliklerini taşıyan maddelerle şartlarını oluşturmalıdır.

Ben Belediye Başkanı olabilir miyim? Özelliklerim yeterli midir? Bu işi başaracak yapıya ve uygulamaya sahip miyim? Ben kentin geleceği taşıyabilir miyim?  Ben böyle bir  potansiyele sahip miyim? Tarafsız,  yansız,  çıkarsız  kentime ne katabilirim? Ne kadar üretkenim?
Bir siyaset merkezi ise bu özellikleri ile şartlarını oluşturan bir yapıya sahip olması gerekir.

Ve artık kente ve insana saygılı  düşünceler, programlar esas alınmalıdır.Bir belediye başkanı, devlet geleneğinden, edebinden, terbiyesinden; ya da ticaretin içinde, doğruluk, dürüstlük, ahlak ve faziletle yoğrularak gelmeli. Bir belediye başkanı, ardında bıraktığı pırıl pırıl mazisi ile anılmalı. Bir belediye başkanı, yerel yönetimin işleyişinden haberdar bilgisi, toplum içinde konuşması, yürümesini bilen kültürü ile temsil ettiği yörenin geleceğine vakıf vizyon ve yöresini yeni ufuklara taşıyabilecek misyona sahip geniş ufku başkanlık koltuğuna yakışır olmalı. Meclisini de bu özelliklere uygun insanlardan seçmeli ya da partisine seçtirmeli. İşin özü; seçilecek belediye başkanı, oturduğu koltuğu işgal etmemeli; o koltuğun hakkını vermeli, o koltuğu doldurmalı.

Devletin emrinde yıllarca çalışmış emek vermiş bir bürokrat, devletin işleyişini, devlet çarkının nasıl döndüğünü bilendir. Lakin, başkan olan bürokratın da bugünkü servetine bakıp, nasıl bürokratlık yaptığı ile ilgili fikir edinilmeli. Bugünkü serveti, devlete on yıllarca hizmet verdiği süre içinde elde ettiği toplam helal gelirinden kat be kat fazla ise orada durup düşünmeli. Başkan olan bürokrat, atadan kalma servetin üstünde değil de; yıllar boyu elde ettiği maaşını hiç harcamasa dahi sahip olamayacağı bir servetin üstünde oturuyorsa, vardır bunda bir çapanoğlu. Bu bürokrat, bu serveti nasıl elde etti?

Aklın yolu birdir. O vakit tez elden şunu düşünmeli: Bizim başkan bürokratımız; devlet geleneğinden, edebinden ve terbiyesinden değil, “Benim memurum işini bilir” diyen zihniyetin dümeninden gelmiş demektir. Bu dümenin içinden gelene şehrinizi teslim ederseniz, kaçınılmaz sona lades der, başınıza gelecekleri bir bir çekersiniz.
Yıllarca ticaretin içinde yoğrulmuş, iş adamlığı yapmış, üretmiş, insanlara ekmek vermiş, devlet ile iç içe olmuş, devletin işleyişini görmüş bir ticaret erbabı, elbette ki yerel yönetimlerin de işleyişini bilir. En azından aşinasıdır. Fakaaat… Uçan kuşa borçlanmış, sahibi olduğu mal varlığı (o da varsa tabi) borçlarının karşısında minik bir kuş gibi kalmış, alacaklıların ardından koşturduğu bir müflis tüccardan bahsetmiyorum. Böyleyse ve bu adam başkan ise, vay halinize. Müflis tüccardan devşirme başkan, o koltuğa alacaklıları ile birlikte oturacak ve borçlarını bir güzel, şaibeli ihaleler sayesinde halkın sırtından ödeyecek. Zaten o adamın başkan olmaktaki amacı, borçlarını ödeyip temize çıkmaktır.

Uzun sözün kısası, başkanlardan bürokratın fakirini, ticaret erbabının zenginini seçmekte bence çok büyük fayda var. Bürokrat, devletin geleneğinden, edebinden ve terbiyesinden gelmişse zengin olamaz. Ticaret erbabı, çeki hiç vurulmamışsa, serveti borçlarını kat be kat ödemeye fazlasıyla yetiyorsa, yanındaki insanlara ekmek kapısı olmuş, maaşlarını da tıkır tıkır ödüyorsa, ticarette insanları aldatmadan doğruluğu, dürüstlüğü, ahlak ve fazileti ile ticaretin içinde yoğrulmuşsa, o insan, alacaklıları ile değil, tek başına belediye başkanlığını yapabilir. Belediye'yi de adam gibi yönetir.

“Bizimki olsun, çamurdan olsun” zihniyeti ile gözleri kapatarak verilecek her oy; yolsuzluk olarak, kul hakkı olarak oy verene döner. Aynı zihniyetle oy verenin söz hakkı da biter.

Yolsuzluk yapanın yediği kul haklarının alayı da ona oy verenlerin boynuna biner. Neden mi? O kişiyi bile bile oy veren; yolsuzluk hırsızlık yapma, kul hakkı yeme yetkisini de sizce aynı kişiye vermiyor mu? Bu, bile bile lades değil mi?

“Bizimki” değil, kim olursa olsun; dürüst olan, ufku olan, vizyonu olan, geleceğe dair projeleri hayata geçirebilecek misyonu olan, adam gibi adam, her adımını hizmet için, yöresinin geleceği için atacak, adaletli ve dürüst, kul hakkını gözeten, namusu, şerefi ve onuru olan insan belediye başkanıdır.

Bu yazımdan da kimseye ya da tek bir yere atıfta bulunduğum anlaşılmasın. Sadece varsa eğer, bu yazımda kendinden bir şeyler bulanlar; seçmen olsun, başkan olsun onlar alınsınlar. Bir yerlerden bir şeyler duyup, görüp de bu yazımı yazmadım. Sadece olması gerekenler üzerindeki görüşümü sizlere aktardım.