Bu okulların, Türkiye’de de örnekleri var. Hem de, ta Osmanlı döneminden beri. Amerika’nın İstanbul-Arnavutköy, Üsküdar, İzmir ve Tarsus’ta açtığı Amerikan Kolejleri, Almanların Beyoğlu’ndaki Alman Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi’ne katkıları, Fransızların, Saint Joseph, Saint Michel, Saint Pulcherie, Saint Benoit, Notre Dame DeSion Liseleriyle, Galatasaray Lisesi’ne katkıları, Avusturya’lıların, Karaköy’deki  Lise ve Ticaret Lisesi gibi okullar, bizim öğrencilerimizi eğitirken, kendi ülkelerinin kültürüne büyük ölçüde katkı sağlıyorlar.

     Kurucu ülkeler, bu okullar için her şeyden önce, kendi ülkelerinden öğretmen gönderiyor, bu öğretmenlerin masraflarını karşılıyor, öğrenci değişimi çerçevesinde kendi kültürlerini yaymak için bir “misyoner” gibi faaliyet gösteriyorlar.

    “Misyoner” sözcüğü biraz abartılı olsa da, zaten başka bir amaç da görülemiyor.

  FETHULLAH GÜLEN OKULLARI

Fethullah Gülen Cemaati’nin de aynı amaçla yurt dışında okullar açtığı ve bunların sayılarını giderek artırdığı biliniyor.

    Özellikle Orta Asya Cumhuriyetleri’nde ve kimi Afrika ülkelerinde açtığı bu okullar, o ülkelerin vatandaşları tarafından büyük ilgi görüyorlar.

Bu okullarda, öncelikle o ülkenin dili, İngilizce ya da başka bir batı diliyle, Türkçe’nin öğretilmesi esas alınıyor. Bu arada, Türk örf ve adetleriyle Türk Kültürünün dünyaya yayılması için büyük gayret gösteriliyor.

Gelen ve yayınlanan çeşitli haberler, bu okulların amacının böyle olduğunu ifade ediyordu.

    Yine gelen bilgilere göre, bu okullarda o ülkenin daha çok elit ailelerinin çocuklarıyla, bürokrasinin üst kesimindeki kimselerin çocuklarının okuduğu, hatta ülkeyi yönetenlerin çocuklarının da bu okullarda okuduğu bildiriliyor.

Okulların masraflarına gelince. Kuruluş masraflarının Cemaat tarafından karşılandığı, çocukların eğitim giderlerinin ise, öğrenci velilerinden tahsil edildiği, bazen de o ülkenin Eğitim Bakanlığı’ndan destek gördükleri söyleniyor. Bina ya da okul alanı tahsislerinin ise. Tamamen o ülke tarafından yapıldığı açıklanıyor.

                                  AKP İKTİDARI, OKULLARI DESTEKLİYOR (DU)

 Bu iktidarla, bu okulların sayısı arttı. Milli Eğitim Bakanlığı, bu okulları ciddi biçimde destekledi. Bulundukları ülkelerde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin himayesi ve desteği altında oldukları, her vesileyle ifade edildi.

 Bu okulların bulunduğu ülkelere ziyaret yapan Cumhurbaşkanı ve Başbakan, bu okulları hep ziyaret ettiler ve o ülkelerin halkının yüzüne karşı övgülerde bulundular.

Hepsinden önemlisi, bu okullarda öğretilen Türkçe’nin, bizim ülkemizde de gösterilmesi için “Türkçe Olimpiyatları” düzenlediler ve bunları her türlü desteklediler. Onlar için büyük törenler düzenlediler. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, bu törenlere de katıldılar ve övgü dolu konuşmalar yaptılar. Bu törenler, ayrıca devlet televizyonunda da yayınlanarak, ülke çapında büyük ilgi gördüler.

 ÖKÜZ ÖLDÜ, ORTAKLIK BOZULDU

Fethullah Gülen okullarının, sayısının yüzlerce olduğu, başka bir söyleme göre 300’ü geçtiği ifade edildi.

     Cemaatin televizyonlarından yapılan neşriyata göre, düzgün işleyen ve o ülkelerin halkı tarafından ilgi gören, devletleri tarafından desteklenen okullardı bunlar.

     Ne var ki, 17-25 aralık 2013 tarihinde ortaya çıkarılan ve Cemaat tarafından ortaya çıkarıldığı söylenen “Yolsuzluk”, bu okulların sonunun geldiğini gösteriyor.

     Cemaatin bütün faaliyetleri bir bir mercek altına alınırken ve devlet içindeki kadrolaşması tasfiye edilirken, bu okulların kapılarına da kilit vurulacağı anlaşılıyor.

     Cumhurbaşkanı, Afrika ülkelerine yaptığığ son gezisinde bu okulların kapatılacağını ve yerlerine Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yeni okullar açılacağını, müjde verir gibi açıkladı.

    Daha önce dershanelerinin kapatılmasına karar verilen Gülen Cemaati, bu okulları da kaybedecek. Çünkü, “Öküz öldü, ortaklık bozuldu.2 deyişinde olduğu gibi, artık hükümet-cemaat ortaklığı bozulmuştu.

  OKUL KAPATMAK DOĞRU MU?

     Değerli okuyucularım; Hükümet, bu okulların yurt dışında ülke çıkarına aykırı bir eylemin içinde bulunduğunu başka bir söylemle zararlı işler yaptığını söylemiyor.Bu okullar zaten, Milli Eğitim Bakanlığı ile, o ülkedeki temsilciliklerimiz tarafından sürekli denetleniyor.

     O halde, hiçbir kusuru olmayan ve milli çıkarlarımıza hizmet eden, bayrağımızın o ülkenin topraklarında dalgalanmasını sağlayan bu okullar neden kapatılıyor?

Kapatmak yerine, bu okulların yönetimini, hatta o ülkelele anlaşarak sahipliğini üstlenmek daha doğru olmaz mıydı?

     Okul, yani eğitim yuvası kapatmak hangi anlayışla bağdaşabilir. Biz, eğitimciler olarak “Bir okul açmak, bir hapishane kapatmaktır.” Demiyor muyuz?

     İktidarın, Gülen Cemaati ile arasının bozulmasının milli çıkarlarımıza zarar vermesi düşünülebilir mi?

     Bu güne kadar devletin yapmadığını, bir cemaat çıkıp yapmış, fena mı? Bu satırların yazarı olarak ben, Fethullah Gülen Cemaati’nin avukatlığını filan yapmak niyetinde değilim. Benim derdim, düzgün işleyen ve amacına uygun çalışan hiçbir eğitim yuvası kapatılmamalı, aksine büyütülmeli ve desteklenmelidir.

     İktidar ya da hükümet, bu okulları kapatmak yerine, Cemaatin üzerlerindeki etkinliğini azaltabilir, onunla hesaplaşmasını başka zeminlerde pekala yapabilir.