Artık içimiz karardı şu paralel haberlerini dinlemekten. Yeter artık bizim şu anki sorunumuz paralel değil. Gündemi meşgul eden paralel yüzünden memleket battı batacak. Bırakın paraleli, bakın ülkenin ekonomisine gelecek için istikrar yaratmaya. Tutturmuşsunuz paralel diye onunla meşgul oluyorsunuz.
Paralel şimdiki yapı değil. Paralel, 30 yıldan beri var. Diğer iktidarlar döneminde de vardı. Dönemin iktidarları paralelin, gelecekte tehlikeli olduğunu çok iyi bildiklerinden taviz vermiyorlardı. AK Parti kurucuları bunların bir kolu idi. Ve bu hükümet bunları çok iyi biliyordu. İşin sonunun böyle olacağı da belli idi. İşine gelmediği için böyle davranmak zorunda kalıyordu. Aynı yolun yolcuları idi. Bu ülkede paraleli siz hortlattınız. Şimdi kalkıyorsunuz da CHP'yi ve MHP'yi paralele destek verecekmiş diye kendi suçunuzu başkalarına atıyorsunuz. Kusura bakmayınız. Eğer bunlar paralelci ise siz de irticacısınız.

Artık şu içinde paralel geçen haberlere biraz ara verseniz.. Sadece bize değil kendinize de iyilik etmiş olursunuz. Millet kusacak hale geldi. Suiistimalin, varsa ihanetin, varsa lakaytlığın, varsa organize dolandırıcılığın, varsa talanın içinde veya önünde veya arkasında paralelciler olduğu zaman sizin sorumluluğunuz ortadan kalkıyor mu? Başkaları yapmışsa sorumluluk sizin ama paralelciler yapmışsa, ağlayıp sızlamaktan ve saat başı bize duyurmaktan başka yapacak bir şeyiniz yok mu, diyoruz.

BU OYUNA SON VERİLSİN?
Bakın Karadenizliler ile Kayserililerin oyununa. Bizim ülkemizdeki paralel ve iktidarın oynadığı oyunlar da aynısı.
Vakit bol, iş yok, güç yok… Ne yapsın benim memleketimin insanı? Oturup bolca dedikodu yapacak, arada bir yeni oyunlar bulup oynayacak…
Bir büyük şehrimizin kenar mahallelerinde yan yana oturan Karadenizliler ile Kayserililer “savaşçılık” oynamaya karar verirler. Karadenizliler kazanırsa, Kayserililer insan başına “50 gram pastırmayı çeyrek ekmeğe koyup(!)” 50 kişiye dağıtacaklar. Kayserililer kazanırsa, Karadenizliler “5 adet kurutulmuş hamsiyi çeyrek ekmeğe koyup” yine 50 kişiye dağıtacaklar. Eğer oyunda mız çıkarda yarım kalırsa, herkes götürdüğünü kendisi yiyecek!
Bir Pazar günü şehrin dışına çıkıp, uygun bir yere postu seriyorlar… Karşılıklı mevziler belirlenip geçiyorlar siperlere… Kayserililer açık göz ya, daha önceden kurdukları planı savaşın kızgın bir yerinde uygulamaya koyuyorlar. Nasılsa Karadenizlilerin neredeyse yarısının adı Temel, diğer yarısı da Dursun!? İçlerinden narası güçlü olan var gücüyle bağırıyor!

Yazımızı yine bir fıkrayla bitirelim…
Temel’le Dursun iki katlı bir otobüste yolculuk ediyorlarmış… Temel yukarıdan Dursun’u telefonla arar…
- Haçan yolculuk nasildur? Cevap verir Dursun;
- Hiç sorma Temel! Bizim şoför uyukla yi!? Temel anında yapıştırır cevabı;
- O da bir şey midur Dursun!? Bizim otobüs şoförsüz gideyu!!
Şimdi ben de diyorum ki, Ah! Benim güzel ülkem…! Hiç bu kadar “Başsız, Sahipsiz” kaldın mıydı!?