Moved Permanently

      Henüz lise yıllarında iken, adını duymuştum. Hafif müzik okuyordu. Büyük bir hayran kitlesi vardı. Elvis Presley’in,Türkiye Şubesi diye anılıyordu.

     Kendisinden sonra gelenlere iyi bir örnek oldu. Onu taklit edenler bir bir şöhret olurken, ülkemizde Halk Müziği ile Sanat Müziği’ne bir de Türk Hafif Müziği çeşidi onun sayesinde müzik literatürüne girmişti. Sonradan adına “Pop Müzik” denilen bu müzik türünün banisi, Erol Büyükburç’tu.

     “Bir başka sevgiliyi, sevemem, sevemem, sevemem…” diye başlayan bu pop şarkısı, onu zirveye taşımıştı.

                                                  1981 DE TANIŞTIK

       1981 yılı, Atatürk’ün doğumunun 100’ncü yılı’ydı. Spor-Sergi Sarayı’nda, bu maksatla büyük bir tören düzenlemiştik. Gelen sanatçıların arasında Erol Büyükburç ve eşi Emel Büyükburç da vardı.

      Program sırasında en büyük beğeniyi Erol-Emel Büyükburç çifti topladı. Tören öncesi tanıştık ve zaman içinde çok iyi birer dost olduk.

     Bana yazdığı mektup ve bayram tebriklerinin üstüne hep, “Vali Yardımcısı” diye yazardı. Böyle yazma dediysem de, dinlemedi ve beni hep Mülkiyelilerle karıştırdı.

     Beni, hemen bir çok konserine davet etti. Ben de yetişebildiklerime gittim.

      Etiler’de oturuyorlardı. Bir gün, evlerine yemeğe davet ettiler. Emel, nasıl evlendiklerini anlattı ve dedi ki; “Erol’un Suadiye’de verdiği bir konserde, ben de en ön sırada oturuyordum. Sahneden elini uzatıp, elimi tuttu. Tutuş, o tutuş, bir daha hiç ayrılmadık.”

     Ancak ne yazık ki, Emel’in yakaladığı amansız bir hastalık, onları ayırdı.

                                       ÇOK YÖNLÜ BİR SANATÇIYDI

     Okullu gençlik, onu seviyordu. Okullarda konser vermek istiyordu, ben de ona izin veriyor ve teşvik ediyordum.

    Okulları o kadar benimsedi ki, sırf bu konserleri için özel çocuk şarkıları besteledi. Ana okullarında okuyan çocuklara bile, özel konserler verdi.

     Çok sayıda hafif müzik parçasına imzasını attı. Yabancı aranjmanlara Türkçe sözler yazdı. Kendi şarkılarını, çeşitli dillerde seslendirdi ve verdiği konserlerle, yurt dışında da şöhret buldu. Ve, çok sayıda da plak üretti.

    Müziği sevdiğimi bildiği için, birçok şarkısını önce bana okuyup, onayımı almak istiyordu. Bense, ona sadece moral veriyordum.

                                     DEVLET SANATÇISI YAPMADILAR

     Erol Büyükburç’un, haklı olarak Devlet Sanatçısı olma arzusu çok büyüktü. Çünkü, hiç de layık olmayan kimselere bu unvan veriliyor, ondan esirgeniyordu.

    Sebebini, hala anlayabilmiş değilim. Bu durum, onun moralini bozdu ve ölümüne kadar bu ezikliği üstünden atamadı.

    Elbette ona yanlış yapılmıştı. Adil bir değerlendirilme yapılsaydı, o ilk seçilen Devlet Sanatçılarından biri olacaktı.

    Emel’i kaybettikten sonra, kızı Ajlan’ı da bir trafik kazasında kaybeden Erol Büyükburç, daha sonra bir Alman bayanla evlendi.

     İyi giden evlilikleri bozulunca, ayrıldılar ve o artık iyice yalnız kaldı. Bu yalnızlık, onu biraz daha unutturdu. Çıktığı kimi televizyon programlarında, agresif bir tutum içine girmeye başladı ve sevenlerini şaşırttı.

     Yaşını 80’e gelen Erol Büyükburç, yeni jenerasyon için artık mazide kalmıştı. Biraz da buna üzülen Büyükburç, tamamen içine kapandı.

     Ve, 12 Mart Perşembe günü, yalnız yaşadığı Etiler’deki evinde ölü bulundu. Geçirdiği bir kalp krizi, onu aramızdan ayırdı. Yalnız yaşamasaydı, belki yardım eden olurdu, ancak o da olmadı.

     Allah’ın rahmeti üstüne olsun. Nurlar içinde yat sevgili dostum.