Moved Permanently

   Atatürk düşmanları, şimdi yeni bir “iddia”nın peşindeler. Kısaca, “Atatürk olmasaydı, biz yine olurduk.” diyorlar.

    İtiraz eden yok, elbette olurlardı. Belki bu topraklarda da yaşayabilirlerdi. Ama, bugünkü ana babalarının, yani kendisini dünyaya getiren o insanların çocukları olabilirler miydi?

    Adları; Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Ayşe, Fatma olabilir miydi? Sabah uykusundan, ezan sesiyle acaba uyanabilirler miydi?

    Asla! Çünkü millet olarak, yaygın tabirle kitabımız çoktan dürülmüştü. 6 asırlık saltanat çökmüş, “Kurtlar Sofrası” hem de İstanbul’un göbeğinde kurulmuştu.

    Bütün pazarlıklar bitmiş, kimin hangi parçamızı yutacağına sıra gelmişti. İşin ilginç yanı, bugün hasretle yad ettiğimiz “ağ babalar” teslim bayrağını çekmiş, milletin değil, kendi canlarının derdine düşmüşlerdi.

                                                  YA, O  OLMASAYDI …

    İşte, o halk kahramanı “Hızır” gibi yetişti. Neleri ve nasıl yaptığını, burada anlatmanın gereği yok. Çünkü, bilmeyen yok.

    “O olmasaydı, yine olurduk.” diyenler de bunu biliyor, hem de çok iyi biliyorlar. Ama, kabaran “nankörlük” duyguları, bildiklerini söylemelerine izin vermiyor.

     Onlar da biliyor ki; o olmasaydı, acaba babaları kim olacaktı? O olmasaydı, kimin yatağında doğacaklardı? O olmasaydı, hangi dinden olacaklardı? O olmasaydı, adları, soyadları acaba ne olacaktı?

                           “OLMASAYDI DA OLURDUK” DİYEN AKP’Lİ

     Bu sözü, AKP’nin Uşak İli listesinin 2.sıra adayı olan bir zat (Eyüp Gökhan Özekin) söylüyor.

     Bütün AKP’lilerin böyle düşündüklerine, katiyen inanmıyorum. Ama, böyle bir kişiyi partilerine alıp, üstelik liste başı yapmalarına da şaşıyorum ve inanmak istemiyorum.

     Özellikle Atatürk’ün vefatından sonra bu büyük insanın varlığının, bugünkü Türk Milleti’nin varlığıyla eş tutulması Cumhuriyet nesline anlatılmaya çalışılırken, birilerinin ortaya çıkıp suyu bulandırması, katiyen tasvip edilemez.

     Parlamentoya girmeye hazırlanan böyle bir zatın çıkıp da bunu söylemesi, o yüce makama girmeyi hak etmediğini, hatta önünden bile geçmemesi gerektiğini gösteriyor.

                                              ÖZÜR DİLEMİŞ, PİŞMANMIŞ

      Aslında, aynı partinin başka bir vekili, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti Osmanlı’nın reklam arasına benzetirken, bu kişinin Atatürk’e sataşmasını fazlaca yadırgamamak gerekir.

      Buna karşın, o yine de utanmış olmalı ki, “Özür dilerim, pişmanım. Bu sözü, Koç Gurubu’nun bir açıklamasına karşı söyledim.” dese de, böyle bir söz söylenemez.

      Koç Gurubu’nun, bir zamanlar verdiği ilanlarda; “Olmasaydı, olmazdık” ifadesi yanlış değil ki. Bu doğru söze, neden tepki gösteriyorsun? Seninki bahane!

                                      EVET,  “OLMASAYDI, OLMAZDIK !”

      Değerli okuyucularım; Atatürk olmasaydı, bugün üzerinde yaşadığımız bu topraklar bizim olmayacaktı. Bu toprakların üzerinde, yeni bir Türk Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti kurulamayacaktı.

      Netice itibariyle, o olmasaydı, biz olmayacaktık.

     Aksini düşünen kafaların, onun kurduğu bu devleti ve Cumhuriyeti yönetmesi, büyük talihsizliktir. Halkımızın basiretsizliğidir. O büyük insana karşı saygısızlığıdır,  biraz da nankörlüğüdür.

   Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına alan, Türkiye Cumhuriyeti adını tabelalardan kaldıran, Türk olmakla övünen çocuklarımızın andını okullarda yasaklayan, Milli Bayramları kerhen kutlayan, Atatürk’ü unutturmaya çalışan ve ona bir duayı bile esirgeyen kafalar, bu ülkeyi aydınlığa değil, her geçen gün karanlıklara ve çöküşe sürükler.

     İnancım o ki, bu kafaların sayısı giderek azalıyor ve onlarla birlik olanlar, artık yavaş yavaş onlardan kopuyor, onlardan ayrılıyorlar.

                                                             ***

       Saray Belediyesi’nin Dikkatine !

     Kış mevsimi boyunca çamurdan geçilemeyen çarşı içi yolları, havaların ısınmasıyla kurudu ve toz üretmeye başladı.

     Hemşerilerimiz, havayı kirleten ve solumak zorunda kaldıkları bu tozlardan yakınıyorlar.

     Yapılıncaya kadar, yolların itfaiye tarafından sulanmasını ve böylece toz kalkmasının önlenmesini, ısrarla istiyorlar.

     Belediye yetkililerinin, bunu görmeyecek kadar gözsüz olduklarını kimse düşünemez.