|
||
Bugün, Hafta Sonu | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Tanınmış simalar bir bir terk-i dünya ederken, Çetin Altan gitmemek için direniyor ve saklanıyor. Ömrü, uzun olsun. O, bir zamanlar hafta sonlarında “uçuk-kaçık” yazılar yazar, yine de çok okunurdu. Şimdi, pek sesi çıkmıyor. Benim de, bazen ona öykündüğüm oluyor. Aslında, o yazılara uçuk-kaçık değil, Türkiye’nin gerçekleri demek lazım. Öyle olaylar duyuyoruz ki, “Bu kadarı da olmaz.” diyoruz. Diyoruz, ama “Bu kadarı, olsa olsa bizim memlekette olur.” demekten de kendimizi alamıyoruz. Alın size, bazıları… Gerdeğe Girmeye Hazırlanan Damat’a Dayak! Kocaeli’nin Gebze ilçesinde, uzun yıllardan beri garip bir gelenek var. Gerdeğe girmeye hazırlanan damat’a, gerdek kapısında bir güzel dayak atıyorlar. Ondan sonra içeri sokuyorlar. Son olayda, 20 yaşındaki Ayşenur’la evlenen ve gerdeğe girmeye hazırlanan 24 yaşındaki damat Mehmet Şener’i, arkadaşları evin önünde ortalarına alıyorlar. 10 arkadaşı, damat’a “yer misin, yemez misin” diyerek, güzel bir meydan dayağı çekiyorlar. Sırtına, başına ve göğsüne aldığı darbelerle yere yıkılan damat komaya girince, acele hastaneye kaldırılıyor. Güç bela kendine gelen damat’a gerdeğe girmesi için hazırlanması söylenince, mecali kalmayan damat; “Aman, sakın !” diyor. Ve, “Ne karı isterim, ne de gerdek. O işe, artık takatim yok !” Böyle gelenek, olmaz olsun! Hem geline, hem de damada yazık oluyor. Çukurambar Camisi Kurtuldu! Ankara’nın Çukurambar semtine yeni yapılan bir Cami’nin altına, Diyanet’ten izin alınarak bir “Kadınlar Hamamı” yapılıyor. Erkekler üst katta Namaz kılarken, kadınlar aşağıda “cıs-cıbıldak” yıkanıyorlar. Olay, basın-yayın organlarında haber olurken, bu köşede ben de yazıp gazetenin bir nüshasını Diyanet’e göndermiştim. Nihayet aklı başına gelen Diyanet, hamamı yıkma kararı almış. Şimdi, yapılan masrafa mı yanalım, Diyanet’in içine düştüğü bu duruma mı ? Diyanet’in başında “Görmez” değil, “Gören” biri olmalı ki, bunlar olmasın. Diyanet’in İmsak Saati Türkiye’deki Müslümanlar, Namaz ibadetlerini Diyanet’in belirlediği takvime göre yapıyorlar. Bu takvime göre imsak’ı, yani oruca başlama saatini, kimi din adamları ve dini kurumlar kabul etmiyor. Mesela, dini neşriyat yapan Fazilet Kuruluşu, “Diyanet’in takvimine göre namaz kılınmaz. Ve oruca başlanmaz.” diyor. Prof. rütbeli kimi din adamları da, bu görüşe katılıyorlar. Ve, “Diyanet, imsak’ı erken saate alıp, insanları yanlış yere çok erkenden oruca başlatıyor.” diyorlar. Oysa, Kur’an’ın Bakara Suresi 187’nci ayetinde Yüce Yaradan aynen; “Şafağın aydınlığı, gecenin karanlığından ayırt edilinceye (yani, tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için.” diyor. Eski Diyanet İşleri Başkanı, büyük din alimi Ömer Nasuhi Bilmen de, “Büyük İslam İlmihali” adlı kitabında orucun başlama vakti için aynen; “Bir kavle göre fecr-i sadıkın ilk tulüğundan itibaren, öteki kavle göre fecrin zuhuru ile ziyasının dağılmaya başlamasından itibaren oruca başlanmalıdır.” diyor. Yani Hoca; her halükarda, tan yerinin ağarmaya başlamasından sonra oruca başlanacağını anlatıyor. Diyanet ise, tan yeri’nin ağarmasına en az bir saat kala, insanları oruca başlatıyor. Caminin altına “Kadınlar Hamamı” yapılmasını göremeyen, gördüğünde hamamı yıkan Diyanet, bu önemli yanlışı acaba neden görmüyor? Abdullah Gül’ün, Yazdırdığı Kitap 11’nci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tayyip Bey tarafından bu göreve aday gösterilirken, “Kardeşim Abdullah Gül” diye takdim edilmişti. O da, Cumhurbaşkanı olduğunda, onun gönderdiği bütün yazıları gözü kapalı imzalamıştı. Devir değişti, arkadaşlık bitti. Tayyip Bey önce onun koltuğunu, sonra da itibarını almaya kalkınca, o da tepki olarak Basın Danışmanı’na bir kitap yazdırıp, ona tepki vermek istedi. Abdullah Gül’ün yazdırdığı kitap, bir “Anı kitabı” değil, tam bir kin ve öfkenin dolaylı olarak dışa vurulmasıydı. Kitap, olay gibi gösterilse de, halkın hiçbir şekilde ilgisini çekmedi. Abdullah Gül’ün, sadece kimi pişmanlıklarını ortaya koydu. O faydasız pişmanlıklarsa, artık mazide kaldı. Eşinin, “İntifadayı, biz başlatacağız.” demekteki muradı bu ise, artık o da bir hayal oldu. Yargı, Artık Korkmuyor! AKP iktidarının, HSYK’yı yeniden düzenleyip yargı mensuplarını baskı altına alması, adaleti temelinden sarsmıştı. Ama, görüyoruz ki, son zamanlarda yargıdan çıkan kararlar, yıkılan adaleti onarmaya ve adalete susayan vatandaşları sevindirmeye başladı. Nasıl sevindirmesin ki, 3’ncü Boğaz Köprüsü ve 3’ncü Havaalanı için doğayı tahrip eden ve vatandaşları yerinden yurdundan eden çalışmalara, mahkemeler nihayet “Dur !” dediler. Umarız ki, AKP’nin dışında yeni kurulacak hükümet, bu kararları harfiyen uygular ve bu kanunsuzluklar ortadan kaldırılır. Ötekilerinin hesabı sorulurken, bunların hesabı da sorulur. Elektronik İmza Skandalı Amirin-memurun bir kağıdı imzalaması o kadar zormuş gibi, artık “elektronik imza” kullanılıyor. Bir çok önemli evrakta, hatta mahkeme kararlarında bile bunu görüyoruz. Olay, Emniyet’te yaşanıyor. Amiri görevinden alıp, daireden uzaklaştırıyorlar. Aradan 3 ay geçiyor. Onun elektronik imzasını kullanıp, binlerce Polis Memuru’nu tayin ediyorlar. Amirin haberi yok. Yarın, size de elektronik imzalı bir yazı gelirse, doğruluğunu kontrol ettirmeden, sakın kabul etmeyin. 4 Eski Bakan, Sokağa Çıkamıyor! Suçüstü yapılan 4 eski Bakan’ın hiçbir yerde görülmediği ve evlerinden sokağa çıkamadıkları söyleniyor. Hatta, dolaşan haberlere göre birinin; “Aldıklarımızın, yediklerimizin hepsini geri vermeye razıyız. Yeter ki, bizi mahkemeye vermesinler, yargılamasınlar, hapse atmasınlar.” dediği, diğerlerinin de aynı düşüncede olduğu söyleniyor. Pişmanlık, dindeki “Tövbe” gibidir. Ancak, cezadan kurtulamazlar. Ama, çaldıklarını geri verirlerse, cezaları hafifletilir. Tavsiye ederim, çaldıklarını geri versinler. Çünkü, Devlet Bahçeli de, diğerleri de; “Onların yakalarını katiyen bırakmayız.” diyorlar. AKP, Parayla Vekil Satın Alır mı? Ürperten bir soru bu, ama her yerde soruluyor. Bülent Ecevit, 1978 yılının başında hükümet kurmak için Adalet Partisi’nden 11 Milletvekili ayartıp, hepsini Bakan yaptı. Yani, para yerine makam vererek satın aldı. Gelen haberlere göre, AKP iktidarını sürdürmek için sabıkalı ve zayıf karakterli 18 Vekil arıyormuş. Transfer paralarını, petrol zengini Katar Emiri verecekmiş. Dedi-kodu’su bile insanı ürkütüyor. *** Hafta sonunda ve bir çırpıda bunlar aklıma geldi. Oysa, bu memlekette daha ne çarpıklıklar ne şaşırtıcı, hatta mide bulandırıcı olaylar yaşanıyor. Yeni hükümet bir kurulsa da, biraz önümüzü görebilsek. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.