Haber Detayı
05 Temmuz 2015 - Pazar 22:57 Bu haber 840 kez okundu
 
Çobanla İnek hikayesi - 1
Köşe Yazıları Haberi


Bu bir dini hikaye. Bu hikayeyi siz değerli okuyucularımla iki bölüm halinde paylaşmak istiyorum.
Kaynak: İnternet Alıntı.
Peygamber'imizin gelişinden çok eski yıllardaydı. Filistin köylerinden birinde bir İsrailoğlu yaşardı. Adamın geçim yolu ve mesleği çobanlıktı. Kendisininkilerle birlikte köyün bütün koyunlarını toplar, sabahleyin erkenden dağlara çıkarır, hava kararıncaya kadar otlatırdı.

Çoban saf düşünceli ve basit görünüşlü bir insandı. Kitap yüzü görmemiş, âlim sözü duymamış, görgü ve tecrübesini değiştirecek bir geziye çıkmamış ve çıkmak imkânını da bulamamıştı. Bütün günleri hep aynı yerlerde ve birbirine benzer şekillerde geçiriyordu. Ömründe bir defa bile köyünün sınırlarını aşıp komşu köylerden birine varmamıştı. Dünyayı her gün sabahtan akşama kadar karış karış dolaştığı dağlardan, yemeğini hazırlayan karısından ibaret sanıyordu.

Daha çocukken ana-babası çobana, evin ayrı bir odasında saygı ile beslenen bir ineği göstermişler; "Bu inek bizim ilâhımızdır, bizi yaratan, yaşatan ve günün birinde canımızı alıp kara toprağın bağrına salacak odur. Atalarımız bize ona tapmasını öğrettiler, sen de ona saygı duyacak ve bizim gibi ona tapacaksın" diye ona öğüt vermişlerdi.

 O günden beri saf yürekli o çoban da öbür hayvanların ahırından ayrılarak evin hususî bir odasına yerleştirilen ineğe Tanrı diye tapıyor, ona ana-babasının gösterdiği saygıyı duyuyor, hizmetinde kusur etmiyordu. Bir an bile içinden "hiç inekten Tanrı olur mu? İnek öbür hayvanlar gibi bir hayvandır. Dağlarda güttüğüm koyunlara göre onun ne üstünlüğü var da benim gibi bir insanın yaratıcısı, yaşatıcısı ve öldürücüsü ulu bir efendi olabilsin" diye hiç aklından geçmedi.

Kendisi ana-babasından, ana-babası da nine ve dedesinden, onlar da daha eskilerden öyle görmüşler, öyle duymuşlardır. Bu kadar göbekler boyunca eskilerin yanlış yolda yürümüş olduklarını düşünmek ona mı kalmıştı? Ona düşen vazife atalarının yolundan gitmek, onlara iyi bir varis olmaktı. İşte çoban böyle düşünüyor ve ineğe tapıyordu.

 Fakat bir ilkbahar günü aklına yeni bir fikir geldi. Dağları ve ovaları gönül açıcı bir yeşillik bürümüştü. Ağaçlar, çiçekler, çimenler, kuşlar kışın dondurucu uykusundan uyanmış renk ve solukları ile dünyayı daha bir güzel bir daha bir tatlı süslemişlerdi. İnsanlar, hayvanlar, hatta yuvasında saklı yaşayan karıncalara kadar bütün canlılar kış boyunca kapandıkları yerlerden taşarak açık havaya yayılmışlardı. Güneş de sanki ışık ve sıcaklık saçmıyor; hayat ve canlılık püskürerek uyumuş damarlara hareket arzusu aşılıyordu. Çoban "yazık değil mi mukaddes ineğimize O'nun da canı var. Hep odasında yalnız ve kapalı durmak onu sıkmaz, bıktırmaz mı?

Bugün koyunları dağa götürürken mukaddes İlâhımızı da birlikte götüreceğim. O da dağ, bayır, otlak, çeşme, çimen görsün. Dünya görsün, temiz hava girsin ciğerlerine, gözü gönlü açılsın" diye düşündü.

 O sabah düşündüğü gibi yaptı. Koyunlarını köyün koyunlarını katıp dağa çıkmaya hazır bir hale getirince mukaddes ineği de saygı ile ve dualar mırıldanarak odasından dışarıya saldı; sürünün başına geçirdi ve her günkü gibi yeşil otlaklı dağlara vardı. Koyunları yayılmaya saldıktan sonra

Allah olarak kabul edilen ineği de sulu otlak bir yere götürüp otlasın diye bıraktı; ama gözünü ondan ayırmıyor; bütün dikkati ile her hareketini yakından gözlüyordu. "Ya bir de Allah'ın başına bir kaza gelecek olursa ben ne yaparım, hangi yolu tutarım, başıma ve aileme yağacak lânetlere nasıl dayanırım?" diye düşünüyor ve ödü kopuyordu.

 Öğleye doğru havada tek tek kara bulutlar belirmeye başladı. Beliren bulutlar ağır ağır kümeleşti; hava karardıkça karardı ve tatlı bir güneşle başlayan hava şiddetli bir yağmur kokmaya başladı. Çığlıklı ötüşlerle gökyüzünde daireler çizerek uçuşan kargalar da sellercesine yağacak bir öğle sonu yağmurunu haber veriyorlardı.

  Çok geçmeden ortalık gece karanlığına büründü ve arka arkaya kulakları sağır eden müthiş bir sesle gök gürlemeye başlamıştı. Tam bu sırada çoban, bütün düşünce ve inançlarını alt üst eden bir hâdiseye şahit oldu. O güne kadar baba ocağının eskilerinden gelme bir geleneğe sıkı sıkıya bağlı kalarak Allah olduğuna dünyadaki her şeyden daha üstün bir güç taşıdığına inandığı mukaddes inek de gök gürlerken çimenliğe yayılmış diğer koyunlar gibi ürpermeye ve titremeye başladı.

Devam edecek.

 


 

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 19.05.2024
Bugün
12 - 20
Pazartesi
12 - 20
Salı
13 - 21
Tekirdağ

Güncelleme: 18.05.2024
İmsak
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
99
89
1
3
32
36
2
Fenerbahçe
93
92
1
6
29
36
3
Trabzonspor
61
64
13
4
19
36
4
Başakşehir
58
51
12
7
17
36
5
Beşiktaş
55
49
13
7
16
36
6
Kasımpasa
52
60
14
7
15
36
7
Sivasspor
51
45
12
12
13
37
8
Alanyaspor
50
51
10
14
12
36
9
Rizespor
49
48
15
7
14
36
10
Antalyaspor
48
43
13
12
12
37
11
A.Demirspor
44
52
13
14
10
37
12
Samsunspor
42
40
16
9
11
36
13
Kayserispor
41
41
14
11
11
36
14
Konyaspor
40
37
14
13
9
36
15
Ankaragücü
39
44
13
15
8
36
16
Gaziantep FK
38
46
18
8
10
36
17
Karagümrük
37
45
17
10
9
36
18
Hatayspor
37
41
15
13
8
36
19
Pendikspor
36
42
18
9
9
36
20
İstanbulspor
16
27
26
7
4
37
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı