Gülüşünden öpmek istediğimin, gülümseme sebebi ben değilim. Nasıl anlatılır ki bu yürek ağrısı. Gülerken kısılan gözlerinin sebebi olamadım ben. Teninin kokusunu doya doya içime çekeyim diye parfüm kullanmasını istemediğim kişinin üzerine başkasının kokusu sinmiş. Ellerini tutmadan uyuyamadığım, sabahlara kadar uyurken seyrettiğim, başkasına sarılıp uyuyor şimdi. “Sensiz nefes aldığım her gün ölüyorum” diyen, başka nefeslerde tüketiyor kendini. Bir yüreğin ağrısını, bilir misiniz? Kalbinizin her zerresinde hüküm süren insanı kalbinizden söküp atıp, unutmak ne kadar zor bilir misiniz? Ben bana hiç sarılmayan insana, gecelerce sarılıp uyudum. Ondandır bu aralar yastığıma sarılmadan uyumayışım. Ondandır karanlıktan korkmayışım. Ondandır bir yandan “sensiz yaşayamam” deyip, diğer yandan başka tende huzur bulan insanın yalanlarına inanışım. Evet, bazen inanır insan. Sırf kelimeler onun ağzından çıkıyor diye doğru kabul eder inanır. Kırmamak için, dağıtmamak için.
Oysa bir ömür boyu beklerdim ben seni, bana bir kere olsun aşkla bakman için koca bir ömrü feda ederdim. Bir gülüşün, bir tatlı bakışın için dünyaları yakardım. Hayatımı istesen önüne sererdim, hayallerimi istesen vazgeçerdim, "her şeyi geride bırak benimle gel" desen, düşünmeden gelirdim. Sana gelen yolda hiç kimseyi dinlemezdim, ne önünü düşünürdüm ne arkasını; ne geçmişimi ne de geleceğimi. Ne mantığıma kulak asardım ne de aklıma, sadece kalbime. Hiç yorulmazdım seni beklemekten, hiç isyan etmezdim. Sonunda sana kavuşmak hayali vardı ya, hiç sitem etmedim, ne kendime ne kaderime. Bir gün beni sevebilme ihtimalin vardı ya, gözlerimin gözlerine değme ihtimali vardı ya, bir gün seninle yuvamızın olabilme ihtimalimiz vardı ya, bütün dünyalara bedeldi benim için. Ne kendimi sorguladım ne de aşkımı; ben seni hep çok sevdim. Ben seni bir ömür boyu beklerdim sevgili, bir ömür boyu umut ederdim; usanmadan, bıkmadan, her gün yeniden severek beklerdim. Ama artık anladım sevgili, ait olmak istediğim başkasına sahip.
Bilirsin sende, insan kıyamaz sevdiğine. Özledim dediğinde koşup gelemiyorsa, sen onun dizinin dibinde ölmeyi arzularken, bir hayat kuramıyorsa yakınlarında sana, ya sevdası yalandır ya hayatı yalan. Zaman kaybından acıdan ve huzursuzluktan başka bir şey veremez sana. Ve gözlerin şahit olduğunda onun bir başkasına ait olduğuna, başına yıkılan hayallerin enkazında kaybolursun. Ya hayal kurmaktan vazgeçersin, ya nefes almaktan. Hiç geçmeyecekmiş gibi bir yürek ağrısı gelip oturur sol yanına. Yıkılır, üzülür, kahrolursun. Kızarsın ama en çok ta kendine…
Peki, söyler misin? bana. Gerçekten de yorulmadın mı? Aynı aşka defalarca yenilip, yüreğinin derinliklerini açtığın insanın, seni en hassas yerinden kanatmasına. Sahi yorulmadın mı? Sana zerre kadar değer vermeyen insanları kalbinde saklamaktan. Sence de artık hüzünlere dur demenin zamanı gelmedi mi? Mutlu olacağına inandığın yolda, seninle yürümek istemeyenleri arkanda bırakıp, harekete geçmenin zamanı gelmedi mi?
Hadi durma karala, sevgini hak etmeyenlerin isimlerinin üzerini…
Defalarca yok olduk, yıkıldık yakıldık her seferinde.
Kilometrelerce uzaktı, kalplerimiz bir birine .
Yarımdık biz birbirimize, tam olamadık ki geleceğimize.
Doğru sandık yaptığımızı, yanıldık ikimiz de.
Zamanla farkına vardık, ağladık gecelerce
Biz iki masalın, farklı kahramanlarıydık… |