|
|||
BÜYÜK ZAFERİN BÜYÜK KOMUTANI | |||
-Zaman zaman bazen her zaman Mustafa Kemal Atatürk'ü yazmak
gerekiyor. Laik Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Büyük Önder,
Mustafa Kemal Atatürk'ün anılarından bahsetmek ve yazmak
gerekiyor. Gelecek olan nesil'e Atatürk'ü anlatmak lazım o görevde
bizlere düşüyor. Benim gibi düşünenlerin Mustafa Kemal'i en iyi
şekilde anlatacaklarına sonsuz inancım var. Şimdi burada kalkıp ta
Atatürk'ün biyografisini yazacak halim yok ! Çünkü Atatürk'ün
biyografisini bilmeyen mi var. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında
yaşayan her kes Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıyor ve biliyor. Benim
burada yazacaklarım Atatürk'ün bizzat yaşamış olduğu anılarıdır.
ATATÜRK VE GENÇLER
-"1937 Yılında bir Eylül akşamı, on arkadaş iki sandala binerek Florya'da
geziyorlardı. Bir aralık deniz köşkünde bir sandalın kendilerine doğru
geldiğini fark ettiler. Herkes gürültüyü kesmişti. Atamızın müşfik sesi
duyuldu. "Çocuklar eğlenceniz hoşuma gitti, aranızda bulunmayı arzu
ettim" Gençler bu ani ziyaretten son derece memnun ve heyecanlı
derhal Atanın bizzat kullandığı sandalı aralarına alıyorlar. Üç sandal
mehtaba karşı yol alıyor. Ata: Aferin çocuklar, Türk gençleri hem
çalışmasını, hem eğlenmesini bilmelidir. Memleket sizindir. Çalışın ve
eğlenin, diyor. Gençler hep bir ağızdan bütün millet gibi kendilerininde
minnettar oldukları bu güzel vatanın güzelliklerinden, sayesinde istifade
ettiklerini tekrar tekrar söyleyince Atatürk: Çocuklar, diyor. Ben bu
inkılabı sizin babanızla, dayınızla, ananızla velhasıl bütün vatandaşlarınızla
yaptım. Bu sizin hakkınız. Mamafih görüyorum ki bana karşı itimadınız
çok kuvvetli. Size bir sual soracağım. Kabiliyetsiz bir milletinbaşında
bulunsaydım, bu inkılabı yapabilir miydim ? İçlerinden Sadi adında biri
atılıyor. Atam, diyor. Sen kabiliyetsiz bir milletin başına gelemezdin.
Çünkü kabiliyetsiz milletten böyle şef çıkmaz. Ata , heyecanla ayağa
kalkarak bu gencin elini sıktı ve: Bunu söylemenizi bekliyordum dedi."
GENERALLE NEFER BİRDİR
-"Atatürk, Sümerbank dokuma fabrikasının açılış töreninde hazır bulunduktan
sonra manevra sahasına hareket etmişti. Yolda bir sel yatağına saplanmış
olan top arabasının tekerleklerini bataklıktan çıkarmaya uğraşanlar arasında
bir generalin bulunduğunu görünce kendisine nihayetsiz takdirlerini
bildirdiler, iltifatlarda bulundular. Daha sonra "Maviler" tarafına ait bir tank
birliğinin yaptığı taarruz esnasında "Pembeler" den bir erin ansızın siperden
fırlayarak tanklardan birinin üstüne sıçradığını ve şoförüyle mücadeleye
başladığına şahit oldular. O zaman yakında bulunanlara , evvelce gördüğü
generalin fedakarlığı ile bu erin gösterdiği cesaretin yekdeğerine (eşit)
mahiyette olduğunu beyan ederek şöyle dediler: Biz Milli mücadelede
bütün Türk Milleti , bu tarzda çalıştık . Böyle kahraman generaller, subaylar
ve erlere dayanarak harbi kazandık. Onlar var oldukça kimse vatanımıza
göz dikemez.
TÜRK MİLLETİNİ KİM KURTARDI
-"Tarih dersinde Mustafa Kemal Atatürk , dersini anlatıp bitiren öğrenciye
sordu: Bir şeyi söylemeyi unuttun. Türk Milletini kim kurtardı ? Öğrenci
hemen cevap verdi: Atamız kurtardı. Mustafa Kemal Atatürk bu cevabı
kabul etmedi. Hayır çocuğum, Türk Milletini kendi kanı kurtardı."
SON KURŞUN
-"23 Nisan 1920...Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Memleketin her
tarafından bir çok mebuslar gelmişti. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı
Ankara'da hiç bir şeyin olmadığını görünce yeise düşmüşlerdi. Bahsedilen
ne Yeşilordu, ne hazine , ne yatacak otel, hiç bir şey yoktu. Sadece Mustafa
Kemal...Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki memleketlerine dönmeye
karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse Mecliste huzursuzluk olmayacağını
anlayan Mustafa Kemal , kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlı idi. Atatürk'ün
hayatında belki böyle canlı bir tablo doğmamıştı. Mebuslara hitaben : işittim ki
bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek
istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Milli Meclise davet etmedim. Herkes kararında
hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış
bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz
gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne
dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı,na çıkar orada tek kurşunum
kalana kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu
bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı , mukaddes
bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim. Diye feryat
edince herkesi bir heyecan dalgası sardı. Hiç biri göz yaşlarını zapt edemiyordu."
Alıntı: Enver Behnan Şapolyo
|
|||
Etiketler: BÜYÜK, ZAFERİN, BÜYÜK, KOMUTANI, , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.