Adamın biri çocuk özlemiyle yanıp tütüyormuş, ama nedense bir türlü çocuğu olmuyormuş. Aylar, yıllar geçmiş ve bir gün karısı müjdeyi vermiş:
- 6 aylık hamileyim.
Bu habere çok sevinen adam, bir iş için Almanya'ya gitmiş. 4 ay sonra yurda dönünce, karısı onu kucağındaki bebekle karşılamış. Adam bakmış ki; ortada bir gariplik varmış. Çünkü kadının kucağındaki bebek zenciymiş. Bunu merak eden adam, karısına sormuş:
- Bu çocuk niye zenci?
- Kocacığım, benim sütüm kesilmişti. Ben de bebeğe zenci bir süt annesi tuttum, onun sütünü içe içe böyle kararıverdi.
Şüphelenen adam, "Ben gidip anneme bir sorayım, o her şeyi bilir." düşünerek annesine gitmiş ve durumu anlattıktan sonra sormuş:
- Anne, böyle bir şey mümkün müdür?
- Mümkündür oğlum, olabilir.
Adam tam rahatlamışken, annesi eklemiş:
- Benim de sütüm kesilmişti. Seni keçi sütüyle beslemiştim, baksana boynuzların havada duruyor!..
KEDİ
Amerikalılar, Japonların araba teknolojilerini incelemek üzere bir gün Japonya'ya gitmişler. Bir araba Fabrikasını gezerken bir kösede kutular içinde kediler görünce, merak edip sormuşlar:
- Bu kediler ne işe yarıyor?
Japonlar cevap vermiş:
- Biz bu kedileri izolasyon testinde kullanıyoruz. Akşam giderken, her bir arabaya bir kedi koyuyoruz. Sabah geldigimizde ise arabada kedi ölüyse; problem yok, eger kedi yaşıyorsa; arabanın problemli oldugunu anlıyoruz.
Çok şaşıran Amerikalılar, geziyi tamamlayıp ülkelerine dönerken demişler ki:
- Bir de Türkiye'ye uğrayalım.
Türkiye'deki bir araba fabrikasını gezen Amerikalılar, bir köşede kutular içinde kediler görünce, merak edip Türklere sormuşlar:
- Bu kediler ne işe yarıyor?
Türkler cevap vermiş:
- Biz bu kedileri izolasyon testinde kullanıyoruz. Akşam giderken her bir arabaya bir kedi koyuyoruz. Sabah geldiğimizde eğer kedi arabada ise; problem yok, ama kedi arabadan kaçmışsa; arabanın problemli olduğunu anlıyoruz.
KAZAN HESABI
Nasrettin Hoca Ramazan günlerini hesaplamak için bir kazanın içine her gün bir taş atıyormuş. "Hocam, bugün Ramazanın kaçı?" diye soranlara da kazanın içindeki taşları sayarak cevap veriyormuş. Ramazan ayının ortalarına doğru, babasının kazana taş attığını gören Nasrettin Hoca'nın küçük kızı, "Babama zahmet olmasın" diye kazana bir etek dolusu taş atmış. Ertesi gün kahvehanede iftar vaktini beklerken arkadaşlarından biri Nasrettin Hoca'ya sormuş:
- Hocam, bugün Ramazanın kaçı acaba?
- Şimdi eve gider öğrenirim.
Eve gelip kazanın içindeki taşları tek tek sayan Nasrettin Hoca, taşların 128 tane olduğunu görünce ne yapacağını bilememiş ve şaşkın bir halde kahvehaneye arkadaşlarının yanına dönmüş. Arkadaşları Hoca'yı görür görmez laf atmışlar:
- Hocam, öğrendin mi? Bugün Ramazanın kaçıymış?
Hoca süklüm püklüm cevap vermiş:
- Arkadaşlar, bugün Ramazanın 48'i!..
Bu cevap karşısında arkadaşları kahkahalarla gülerken, içlerinden biri itiraz etmiş:
- Aman Hocam, bir ay 30 gündür. Hiç Ramazanın 48'i olur mu?
Bu soru karşısında Nasrettin Hoca demiş ki:
- Yahu arkadaşar, ben yine insaflı davrandım. Benim kazan hesabına bakacak olursak; bugün Ramazanın 128'i!..
|