Oldukça güzel ve şık giyimli bir kadın yıllık kontrol muayenesi için doktora gitmiş. Doktor sormuş:
- Herhangi bir şikayetiniz var mı hanımefendi?
- Doktor Bey, ben her istediğini yapabilecek kadar maddi durumu iyi olan, iyi yaşayan, kendine dikkat eden fevkalade sağlıklı bir kadınım. Bir tek derdim, gaz şikayetim var; evde, işte, otobüste, asansörde, süper markette durmadan gaz kaçırıyorum. Gerçi kimseyi rahatsız etmiyorum. Hiç kimse benim gaz kaçırmamın farkına varmıyor. Çünkü bu gazın ne sesi ne de kokusu var. Ama bir tek ben bilsem dahi rahatsızlık hissediyorum. Bunu tedavi ederseniz sevineceğim.
Doktor, reçeteye bir takım ilaçlar yazdıktan sonra rica etmiş:
- Hanımefendi, bu ilaçları kullanın ve haftaya kontrole gelin.
Bir hafta sonra kontrole gelen kadın, muayeneye hışımla girerek, doktora sitem etmiş:
- Doktor Bey, ayol siz ne yaptınız? Verdiğiniz ilaçlar beni tedavi edeceğine daha da zarar verdi! İlaçları kullanmaya başladıktan sonra kaçırdığım gaz leş gibi kokmaya başladı!..
Bunun üzerine doktor sinsice gülerek kadına cevap vermiş:
- Çok güzel!.. Burnunuzu tedavi ettik hanımefendi!.. Şimdi sıra kulaklarınıza geldi!..
TELKİN
Kadının biri baş ağrısından şikayetciymiş, bir arkadşına dert yanmış:
- Başım çok ağrıyor.
Arkadaşı akıl vermiş:
- Benim tanıdığım bir doktor var; çok iyi bir psikolog, harika tedavi ediyor, ona bir görün.
Kadın doktora gitmiş, derdini anlatmış. Kadını uzun uzun dinleyen psikolog demiş ki:
- Hanımefendi, bir daha başınız ağrıdığı zaman; kafanızı iki elinizin arasına alın, "Bu kafa benim değil, bu kafa benim değil!.." diye sallana sallana kendinize telkinde bulunun.
Doktorun dediklerini harfiyen uygulayan kadın, bir hafta içinde baş ağrısından kurtulmuş. Kadının derdi hallolmuş, ama bu sefer de kocasının sorunları başlamış. Kadının canı ne zaman sevişmek istese, kocasında tık yokmuş ve adam sırtını dönüp, horul horul uyuyormuş. Sonunda kadının da ısrarı ile adam da aynı doktora gitmiş. Kocası akşam eve gelince kadın sormuş:
- Ne oldu kocacığım, doktor ne dedi?
Adam umursamaz bir tavırla cevap vermiş:
- Bırak yahu, bana da telkin önerdi, ama ben öyle saçma sapan şeyleri yapmam!..
Adam böyle demiş, ama o günden sonra da tam bir seks delisi olmuş; eve gelir gelmez, kadını yakalayıp hemen yatağa atıyormuş. Kadın hayatından çok memnunmuş, ama kocasındaki bu ani değişikliğin nedenini de çok merak ediyormuş. Bir akşam işten eve gelen adam, karısına seksi bir sesle emretmiş:
- Hadi karıcığım, sen hemen yatağa gir, ben bir banyoya gidip geleyim!..
Kocasındaki bu ani değişikliği merak eden kadın, gizlice adamı takip etmiş ve gördükleri karşısında hayretler içinde kalmış. Adam banyoda klozete oturmuş, kafasını iki elinin arasına almış ve sallanarak sayıklıyormuş:
- Bu karı benim değil, bu karı benim değil, bu karı benim değil!..
BULGAR PEHLİVANI
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Kanuni spora meraklıdır. Bir gün saltanat kayığı ile dergahın iskelesine yaklaşır ve Yahya Efendi'yi alıp, Yeniköy Çayırı'na götürür. Burada güreşler vardır. Ancak hiç hesapta olmayan şeyler olur. Nereden geldiği bilinmeyen Bulgar asıllı bir pehlivan bizimkileri duman eder. Adam insan azmanıdır, bacakları kök salar çınar gibi. Koca koca yiğitler çaresiz kalırlar. Bırakın yenmeyi, yerinden kıpırdatamazlar. Adam her yıktığı Türkün ardından kahkahalar atar, haçını öperek tamenna çakar. Yerli Rumlar sevinçten çıldırırlar. Kanuni mi? Kahrolur tabii. Yahya Efendi bakar Padişah çok üzülüyor, çıkar meydana ve akıllara durgunluk bir pazarlık yapar.
-Yenilen, yenenin dinini kabul edecek tamam mı? der.
Bulgar pehlivanı bıyıklarını burarak güler, teklifi kabul eder. Ancak bu aksakallı ihtiyar karşısında eli ayağı tutmaz olur. Adalelerinde güç, derman kalmaz. Yahya Efendi onun sırtını yere vurur mu bilmiyoruz, ama nefsini ve kibrini yerden yere vurur. Gözünü ve gönlünü açar. Sayfa sayfa hakikatleri aralar. Pehlivan diz çöker, iman eder.
|