|
|||
SOKAK ÇALGICILARI | |||
*Sokak müzisyenliği insanların kentlerde yaşamaya başladığından
bu yana vardır. Bizim kültürümüzde de "ozan veya aşık" olarak
tanınmışlardır. Bu günün sokak müzisyenleri ise gezgin değildirler,
sadece modern kentin sokaklarında performanslarını sergilemektedirler.
Sokak müziği dendiğinde akıllarımıza ilk gelen İstanbul'un ilçesi olan
Beyoğlu-İstiklal Caddesi gelebilir, ama sokak müzisyenleri olmak istedikleri
her yerde olabiliyorlar. Onun için bazen bir vapurda olabildiği için Kadıköy-
Beşiktaş seferini yapan vapurda sokak çalgıcıları ile yaşanan bir hadiseden
bahsetmek istiyorum. Buyurun okuyun...
*"Kadıköy-Beşiktaş seferini yapan 15:15 vapurunda, vapurun alt arka
salonunda üç genç oturuyordu. Bu gençlerin birisi gitar, diğeri saksafon,
ötekisi ise genç bir kız idi oda mızıka çalıyordu. Ankara'nın bağları türküsünü
başarılı bir caz yorumuyla çalıp söylüyorlardı. Vapurda ki yolcular ise büyük
bir keyifle dinliyorlar idi. Ansızın izbandut gibi bir çımacı içeriye girer ve
hiddetli adımlarla enstrüman çalan gençlerin yanına gidip , bir şeyler
söyledikten sonra, gençler müziği kesmişlerdir. Gitar çalan genç aya kalkar
"para toplamıyoruz ki, müzik ve şarkıda mı yasak ?" diye sorar. Derken
ansızın bir erkek yolcu oturduğu yerden kalkar ve " Buda mı yasak ?" diye
sorar, izbandut vapur görevlisine. Bir başka yolcu, oturduğu yerden" Biz
şikayetçi değiliz, canımız isterse parada veririz, sana ne ? " diye bağırır,
kendisinden iki kat iri çımacıya."
*"Bir anda , inanılmaz bir şey olur ve itiraz eden ilk yolcu , türküyü kaldığı
yerden devam ederek avazı çıktığı kadar bağıra bağıra söylemeye başlar.
Ankara'nın bağları da / büklüm büklüm yolları / ne zaman sarhoş oldun da /
Kaldıramıyon kolları / o ana kadar vapurda sessiz kalan kadınlar, erkekler de
türküyü alkışlar eşliğinde, hep bir ağızdan söylemeye başlamışlardır. Yer
yerinden oynuyordu, içeriye girerken afrından, tafrından geçilmeyen çımacı
epeyce şaşkın ve ürkmüş bir şekilde salondan çıkıp gitmiştir. Yolcular hep
birlikte "çalın çocuklar, çalın !" diye teşvik ettikleri genç müzisyenler Ankara'nın
bağlarını bitirip ,"Commandante Che Guevara" ağıtına geçmişlerdir. Salon
adeta bir öfkeye hakim olmuştu. Bazı yolcuların sözlerini bilmediği şarkıya
"nını,nını " diye eşlik edip el çırparken , kimileri de yüksek sesle verip
veriştiriyordu. Bazıları gençlerin yanına gidip , "siz istemiyorsunuz, ben
veriyorum! " diye ceplerine para sıkıştırıyordu. Beşiktaş iskelesine yaklaşılmıştı.
Enstrümanlar kılıflarına koyuldu. Müzisyenlerden gitarist olanı "desteğinize
teşekkür ederiz" dedi. "Ama şimdi zabıtayı çağırmıştır bunlar, bizi iskeleden
alacaklar. Birlikte çıkalım ,belki bir şansımız olur..." dedi.
*"Vapur iskeleye yanaşmaya başlamıştı. Gerçekten de çıkışta dört zabıta
bekliyordu. Yolcular ayağa kalkıp gençleri ortalarına alarak çıkışa doğru
yürümeye başladılar. Genç'in elini tutan bir yaşlı müzisyenlere; "sizin eli boş
çıkmanız daha doğru olur" diyerek "ver bakayım şu gitarı bana! " dedi ve
gerçek cesurlar gibi ufak tefek kendi halinde bir adamdı ve bir elinde genç
bir elinde gitar ilerlediler çıkışa doğru. Bir başka yolcu , saksafonu alıp astı
omuzuna. Genç kıza, mızıkayı cebine sokup, önden gitmesi söylendi. Müzik
üçlüsünün lideri olduğu gitariste yaklaşan bir orta yaşlı kadın da koluna girip
"sen benim oğlumsun, bende senin annen, yürüyelim!" dedi. Müzisyenler,
yolcular arasında , onlara sahip çıkan ,hatta kavgayı dahi göze almış ciddiyet
sahibi insanların arasında idi . Korumaya aldıkları gençleri, onları bekleyen
dört zabıtanın arasından gözlerinin içine baka baka önlerinden geçirdiler.
İskeleden yola çıktıklarında müzik aletlerini teslim alan gençler "sağol abla,
sağol abi" cıvıltıları arasında uzaklaşırken , yolcular gergin ve sessizlik içinde
herkes gideceği istikamete dağıldı."
|
|||
Etiketler: SOKAK, ÇALGICILARI, , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.