Emekli öğretmen yolda giderken, yanına son model bir araba durmuş.
Içinden çıkan bir genç:
- Hocam sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim.
Öğretmen genci tanımamış.
Genç:
-Benim hocam Hacı Bekir, tanımadınız mı? Kayseri Lisesi'nden.
- Öğretmen biraz hafızasını yoklayınca genci tanımış.
- Oğlum Hacı Bekir seni tanıdım ama bu ne zenginlik, sen fakir bir öğrenciydin.
Hacı Bekir anlatır:
- Öyleydim hocam ama, okuldan sonra ticarete başladım. Kısa zamanda biraz para kazandık.
Bunu duyan öğretmen iyice şaşırır:
- Oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamış mıydım? Sen nasıl ticaret yapıyorsun?
- Valla hocam matematik falan bilmem. 1'e alıp 4'e satıyorum. Aradaki 3'le de geçinip gidiyoruz...
YÜZME BİLMİYORUM Kİ
Mühim bir şahsiyet, bir akıl hastalığı kliniğini gezerken delilerin bahçedeki havuza atladıklarını görr ve başhekime dönerek :
-Mükemmel, hastalarınızın her türlü ihtiyacını karşıladığınızı göruyorum. Başhekim teşekkür eder, sonra da sözlerine devam eder :
-Hele siz bir de su doldurabildiğimiz zaman gelin de görun!
Havuzun boş olduğunu oğrenen adamcağız dehşet içinde tramplenin altına koşar ve heyecanla atlamaya hazırlanan deliye "atlamamasını, havuzun içinde su olmadığını" söyler. Deli :
-Ne zararı var? Zaten ben de yüzme bilmiyorum ki!
DELİNİN ROMANI
Akıl hastanesinde bir deli öteki deli arkadaşına : “Ben bir roman yazdım, al oku bakalım beğenecek misin” demiş ve kendisine kalınca bir kitap vermiş. Öteki deli bir hafta boyunca okumuş romanı. Sonunda arkadaşı deliye:
– Romanın çok ilginç, demiş; yalnız biraz kalabalık, çok isim var içinde. Kitabı veren deli:
– Al, demiş, ikinci cildini de oku. Ve kalınca bir kitap daha vermiş. Yine aradan bir zaman geçmiş. Romanın ikinci cildini de alan deli:
– Bunu da okudum, demiş; gerçekten çok ilginç ama, bu da çok kalabalık; çok isim var içinde.
O sırada akıl hastanesinin doktoru gelmiş:
– Verin bakayım, demiş, o telefon rehberlerini. Ne zaman aldınız bunları; ben de kaç gündür onları arıyordum..
|