|
|||
"YİRMİ BEŞ KURUŞUN HİKAYESİ" | |||
-Hikayeden önce [25 kuruş] 'un kimliği hakkında kısacıkta olsa bir bilgi aktarmak istiyorum. Hikayede hangi tarihte basılan 25 kuruşun geçtiğini bilemiyoruz. Fakat ilk olarak yani birinci emisyon olarak basılan 25 kuruş 1924 yılı basımı olup tedavülden kalkış tarihi 1938' dir. İki-Üç ve Dördüncü emisyon olarak basılan 25 kuruş 1935 yılı basımı olup tedavülden kalkış tarihi 1949' dur. Beşinci emisyon olarak basılan 25 kuruş 1948 yılı basımı olup tedavülden kalkış tarihi 1968' dir. Altıncı emisyon olarak basılan 25 kuruş 1959 yılı basımı olup tedavülden kalkış 1989 'dur. Yedinci emisyon olarak basılan 25 kuruş 1966 yılı basımı olup tedavülden kalkış 1989'dur. -Türkiye Cumhuriyeti devletine ait olan 25 kuruş Akmonital madeninden imal edilmiş olup, düz-ters tipine sahiptir. Bu paralar ortalama 5 gram ağırlıkta ve 22,60 milimetre genişliktedir. Toplamda 21.864.000 adet basılmıştır. Akmonital nedir? "Madeni para basımında kullanılan paslanmayan -" Seferberliğin ilanıyla beraber, Ayvalık'ta ki 9. Tümen'e bağlı 23. Alay ağırlıklarıyla birlikte Soma'ya gelerek ,Trenle Bandırma üzerinden Tekirdağ'a sevk edildi. 23. Alayın Burhaniye de bulunan bir piyade taburu ,mesafenin daha kısa olacağı hesabıyla Burhaniye- Edremit- Çanakkale yoluyla cepheye sevk edildi. Bu tabur yürüyüşe geçmeden önce ,geçecekleri yollara yakın köylere, gönderdikleri çavuşlar vasıtasıyla, geçecekleri gün ve saat belirtilerek, köylülerden asker için yemek hazırlamalarını ,misafir olarak geceleyecekleri yerleri hazırlamalarını istedi. Böylece yürüyüş sırasında, asker için iaşe ve -"Gerçekte belirtilen günde Havranlılar ,bir tabur askeri doyuracak kadar yemek hazırlamışlar, yatacak yerlerini hazırlamışlardı. Tabur Havran yakınlarına geldiğinde, Tabur Kumandanı, Edremit'in çok yakın olduğu ve çok daha büyük olduğunu düşünerek, Havran'a sadece bir bölük asker yollamıştı. Bir taburluk hazırlanan yemek ,bir bölüğe göre çok fazla gelmiş artmış, hatta ertesi güne bile kalmıştı. -"Ben her zaman ,seferi durumlarda en geç yatar ve en erken kalkarım. Askerleri evlere dağıttıktan sonra, sokaklarda dolaşmaya başladım. Yavaş yavaş evlerin ışıkları sönüyordu. Asker yatmaya ,uyumaya başlamıştı. Aydınlatma olmadığı için sokaklar zifiri karanlıktı. En son bir kaç evde ışık kalmıştı. Onlarda sönünce bende gidip yatacaktım. Sokakta, birden iki büklüm bastonuna dayanarak yürüyen, ihtiyar bir kadına rastladım. Neredeyse çarpışacaktık. Akılıma çeşit çeşit şeyler geldi kadına: "Nene, sen bu saatte sokakta ne arıyorsun" diye sordum. "Evlatlarımı arıyorum...Oğullarımı arıyorum..."dedi. Bende; "Kim senin evlatların?" diye sordum. Kadın: "Dün bana muhtar, askerler gelecek sana da misafir etmen için dokuz evlat vereceğim dediydi... Onlara yataklar -Bir tabura göre hazırlık yapan muhtar, bir bölük asker gelince, ağırlık olmasın diye, bu ihtiyar nineye, misafir etmesi için asker yollamamış . O yıllarda kadınların hiç bir sosyal güvenceleri yoktu. Kimsesiz kadınlar, çok zor durumda kalıyorlar, çok zor geçiniyorlardı. Hiç bir gelirleri olmayan ,bu yaşlı ve yoksul -"Kumandan oğlum, bu torbada, evdeki bütün zeytinleri ne varsa koydum. |
|||
Etiketler: "YİRMİ, BEŞ, KURUŞUN, HİKAYESİ", , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.