'Bir insan nasıl omurgalı olmalı' konulu bir yazı kaleme almaya çalıştım. Biraz kendi birikimimle biraz da araştırmam neticesinde elde ettiğim verileri siz değerli okuyucularımla paylaşıyorum.
Eğilip bükülmeden, inandığı doğruları savunabilen ve o amaç uğruna bedel ödemeyi göze alabilen insan omurgalı olmalıdır.
Bir insanın omurgalı mı omurgasız mı olduğu genellikle ilk bakışta-tecrübede anlaşılmaz elbet. O insanla belli bir tecrübe yaşamak, belli durumlardan geçmek gerekir. Ama bir kez bir insanın omurgasızlığı tespit edildi mi, ondan kaçmak en iyisidir derim. Benden söylemesi.
Omurgasız bir insanla bırakın dost olmayı, onunla bir düşmanlık ilişkisine girmeye bile tenezzül etmem. Zira bir insan olarak düşmanlarıma adalet ve "en azından omurgam hususunda" dürüstlük borçlu olduğuma inanırım. Omurgasız insanla ilişkide ideal olan ilişkisizliktir. Mümkünse hiç ilişkiye girmemek, mecbur kalındığı takdirde de ilişkiyi asgarî seviyede tutmak ve en kısa sürede bitirmek gerekir. Zira omurgasız insanla girilecek bir ilişkide, herhangi bir ilişkinin olmazsa olmaz şartını, yani "en azından" asgari düzeyde bir karşılıklı güveni tesis etmek mümkün değildir. Zira asgari düzeyde bir karşılıklı güven, tarafların asgari düzeyde birer omurgaya sahip olmasını gerektirir.
Omurgalı olmak sadece siyasiler için değil, yaşamın her ortamında tüm insanlar için geçerli ve özellikle yaptığı iş olsun, meslek olsun onurlu olmalıdır. Kim olursa olsun eğilip bükülmeden, inandığı doğruları savunabilen ve o amaç uğruna bedel ödemeyi göze alabilen insan omurgalıdır.
İnsan vücudunu ayakta tutan, omurgadır. Peki, insanı ve kurumları dik tutan nedir? İnsanı ve kurumları dik tutan, onların değerleri, ilkeleridir. İlkeleri olmayan, değerler sistemi çökmüş kişiler ve kurumlar dik duramazlar.
Günümüzde hayatın zorluğu, insan ilişkilerinde ciddi tahribatlar yaratmaktadır.
Rüzgarın estiği yöne göre hareket etmek, küçük çıkar, makam ve mevkiler için inandığımız süreçlere girmek bize şeref vermez ve omurgayı başından zedeler.
Omurgalı davranmak, durduğumuz yeri bilmek ve oradaki duruşumuz, saygınlık kazandırır.
Ama ne yazık ki günümüzde omurgasız davrananların sayısı her geçen gün artmakta...
Önemli makam ve mevkilerde bulunan, kitleleri temsil edenler konuşmalarına, davranışlarına özen göstermelidir... Neyi veya nasıl hareket edeceğini çok iyi bilmelidir.
Bu gün söylediğini yarın inkar eden kişiler ve yöneticiler toplum nezdinde çok fazla itibar görmezler.
Bu tür insanlara “omurgasız” derler..
Her mesleğin kendine has zorlukları ve açmazları vardır.
Bizim mesleğimizin de sıkıntıları vardır...
En çok karşılaştığımız sıkıntı ise haberini yaptığımız insanların söylediklerini inkar etmesidir...
OMURGASIZ KİŞİLER
Nedir omurgasızlık belirtileri? Omurgasız kişiliğin en belirgin özelliği, kişinin belirgin bir duruşunun olmamasıdır. Duruşları, çıkarlarına göre değişir. Rüzgar ne yönden eserse o yöne dönerler. Bir başka nesneye benzetme yapılacaksa, rüzgar gülü adıyla da anılabilirler.
Omurgasızlar esnektirler; her biçime kolaylıkla girerler. Hatta sıvı gibidirler, bulundukları kabın şeklini alırlar. En sevdikleri kap, koltuk biçimindedir. Belli koltuklara oturmak uğruna istenilen seviyeye alçalabilirler. O koltuklarda ve menfaatleri uğruna da her biçime girebilirler. Genelde de biçimini aldıkları koltuğun gerektirdiği özelliklere sahip olmazlar.
Bu durumda eksikliklerinin diyetini, kendilerini o koltuğa atamış kimselere diyet borcu olarak öderler. Her denileni yaparlar. Bu konuda "oldukça" iyidirler.
BİR MİLLETİN OMURGASI
Bir milleti, bir zümreyi temsil ettikleri iddiasındakilerin; o milletin veya zümrenin tarihini, kültürünü, duygularını düşüncelerini ülküsünü, gelenek ve göreneklerini kutsallarını iyi tanıması, bilmesi ve her türlü hissiyat ve beklentilerine tercüman olması ve omurgalı olması gerekir. O millete sadece tercüman olmakla da kalmayıp temsil ettiği topluluğu veya milleti ulaşılması gereken ortak hedefler için cesaretlendirmesi ve mevcut imkanlar çerçevesinde her yönlü olarak güçlendirmesi, göreve hazır hale getirmesi ve ciddi seviyede isteklendirmesi gerekir. Daha açık ve net bir biçimde ifade edildiğinde; kitleleri ikna edebilmenin, peşinden sürükleyebilmenin, sevk ve idare edebilmenin olmazsa olmaz ön şartıdır. Temsil ettiği millete mensup olması ya da o millete mensubiyeti her yönlü olarak benimsemiş, içine sindirmiş ve kendisini o milletten sayıyor olması gerekir.
İşte bu nedenle diyorum ki, omurgalı olmak sadece siyasiler için değil, tüm insanlar için geçerli olmalı...
