Ateistin biri, yeşilin bin bir türlü tonunu göre göre doğanın en güzel yerlerini gözünün gördüğü yere kadar doya doya izleyip, tabiata hayran bir şekilde ormanın içinde dolaşıyormuş.
- "Tabiat ne güzel ağaçlar, renkler yaratmış." diye düşünerek dolaşırken, aniden karşısına kocaman, vahşi bir ayı çıkar.
Ateist adam korkar ve tabiatın güzelliklerinden olan ayıdan can hayliyle kaçmaya başlar.
Ateist önde, ayı arkada koşarken ayı sonunda adamı yakalar altına alır.
Ayı tam pençesini kaldırıp adama vurmak üzere iken ateist adam can havli ile:
- "Allah'ım yardım eyle." diye bağırır.
Bir anda her şey donar; nehir akmaz, rüzgar esmez, yapraklar kımıldamaz olur. Ayıda pençesi havada öylece donakalır.
Hemen yanı başlarında bir ışık belirir, ışığın içinden bir ses şöyle der:
- "Hani sen Tanrı tanımazdın, şimdi ne oldu?"
Ateist utanarak başını öne eğer. Işıktaki ses devam eder.
"Hadi dile Rabbinden ne dilersen, duan kabul edilecektir."
Ateist adam: "Ben şimdi bunca sene Tanrı tanımaz bir yaşantım oldu. Ne kendimde böyle bir istek ne de cesaretim var.
Ama ayıdan kurtulmak istiyorum bu ayı iman ederse belki benim kurtulma şansım olur, ben ayının iman etmesini istiyorum " der.
Işıktaki ses "Dileğin (duan) Rabbin katında kabul olacaktır." diye cevap verir ve kaybolur.
O anda yeniden rüzgar esmeye, nehir akmaya, yapraklar kımıldamaya başlar. Ayının ateiste inmek üzere kalkan pençesi yere iner ve sonra ayı iki pençesini göğe doğru kaldırarak şöyle dua eder.
- "Ey Allah'ım senin rızan için oruç tuttum, sana inandım, senin 'rızkınla' orucumu açıyorum."
Kaynak: Hikayeler.com
Kalın sağlıcakla.
MESELE ÇATALLAŞTI
Kasabalılar, Nasreddin Hoca'ya Kadı'dan yakınmışlar : "Kadı efendi çok menfaatçi bir adam. Aynı suça bazen beraat, bazen de çok ağır ceza veriyor. Hak hukuk tanımıyor, nereden menfaati varsa o taraftan oluyor. Münafık bir adamdır.
Bundan nasıl kurtuluruz" demişler.
Hoca durumu mülki amirlere bildirmişse de, onları pek inandıramamış. "Nasıl ispat edersin"? demişler.
Hoca'mız, Kadı efendinin tanımadığı bir müfettişin kendisine gönderilmesini ve beraberce Kadı'yı ziyaret etmelerinin yeterli olacağını mülki amire, (vali'ye) anlatmış. Kabul etmişler.
Kararlaştırılan günde müfettiş bey kasabaya, Nasreddin Hoca'nın konuğu olarak gelmiş. Kimliğini gizli tutarak, kasaba eşrafından beş altı kişiyle beraber kadı efendiyi ziyarete gitmişler.
Hoş beşten sonra, Hoca , Kadı efendiye :
-"Efendi" demiş. "Kırda sığırlar yayılırken bir alaca inek, -sanırım sizinki- bizim ineği karnından boynuzlayıp öldürmüş.