Atatürk ve idealistlik kavramı ne demek, ne anlama geliyor? Bu konuda bir araştırmada bulundum. Yaptığım araştırmada Araştırmacı Güner Örücü'nün makale şeklinde ele aldığı yazı dizisini okudum ve bu makale beni ideal ve idealist konusunda oldukça tatmin etti. Bu makaleyi sizinle de paylaşmak isterim....
Günümüz dünyasında idealist olmak her zaman kişiye dezavantajdır. Çünkü idealistler asla çizgisinden sapmazlar. Her zaman karşı görüşe saygı duyarlar. Hoşgörü ile tüm insanları eşit şekilde görürler. Kişinin makam ve zenginliğine önem vermezler. Sadece insanlığa önem verirler. Kişinin makamı ve zenginliği kişiye aittir.
Araştırmacı Güner Örücü'nün kaleme aldığı makale şöyle:
Bir İdealist Örneği ATATÜRK
Günümüz dünyası ideal, idealist kavramlarının yeniden gündeme gelmesine şahit oluyor. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de dünyamızın idealistlere ihtiyacı vardır. Bu kavramları klasik anlamları ile yeniden ele alırken içinde yaşadığımız ülkenin her tür bağımsızlığa ulaşmasını sağlamış bir idealisti; Atatürk’ü ele alacağız. Atatürk ile bir idealist ne demek, ne anlama geliyor, idealden ne anlamalıyız gibi sorulara cevaplar bulacağız. Her birimizin içinde yatan idealisti daha yakından tanımak için belki de bir fırsat bulacağız. Kavramlar zaman içinde bazen anlamlarını yitirirler, bazen bambaşka anlamlar yüklenirler, bazen de hiç kullanılmaz hale gelirler. Bu açıdan bakıldığında günümüzün maddiyatçı insanına yabancı gözüken ideal ve idealist kavramlarını yeniden zihnimizde ve kalbimizde oluşturmaya çalışacağız. Bir ideal ne anlama geliyor? Biraz bundan bahsedelim. Bir şeyin ideal olması o şeyin en iyi şekilde, kendi doğasına en kendi doğasına en uygun bir şekilde olmasını anlıyoruz. İdealist dediğimizde ise bir şeyi ideale göre yapmaya çalışan yani en iyi şekilde, doğa ve insan ölçütlerine göre yapmaya çalışan kişiyi anlıyoruz. Bu anlamda yaşama baktığımızda değişik konularda idealistler bulmak mümkündür. Örneğin; idealist bir doktor dediğimizde tıp yasalarına özellikle de ahlaki olanlarına her zaman ve her şartta uymaya çalışan birini anlıyoruz. İdealist bir öğretmen dediğimizde öğrencilerini insanlık için topluma faydalı bir şekilde yetiştirmeyi amaç edinmiş ve bunu gerçekleştirmeyi her zaman ve şartta yapmaya gayret eden kişiyi anlıyoruz.
İdeal bir baba dediğimizde çocuklarına ve eşine karşı görevlerini yapmaya çalışan, çocuklarını insanlık için iyi bir şekilde yetiştirmeye çalışan bir babayı düşünüyoruz. Bunun karşıtında ne görüyoruz? Yani idealist olmayan bir doktor veya öğretmen dediğimizde ne anlıyoruz? O zaman bazı nedenlerden dolayı kişisel olan daha başka önceliklerini ön plana çıkararak mesleğini ideal bir şekilde gerçekleştirmekten uzaklaşan insanı anlıyoruz.
Günümüzde özellikle maddi menfaatlerin ön plana çıkarak hiç bir şeyin kendi doğasına göre iyi bir şekilde yapılmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Ne müteahhitler evleri, ne doktorlar muayenelerini, ne öğretmenler verdikleri eğitimi, ne öğrenciler öğrenciliklerini ideale göre (yaptıkları işin en yüksek nitelikleri ile) yapmaya çalışıyorlar. Genel olarak maddi çıkarların ön planda yer aldığı bir yaşam şeklini toplumun birçoğu benimsemiş durumda. Hal böyle olunca çevremizdeki birçok iş de iyi gitmiyor, bir süre sonra bozuluyor, başka sorunlara neden oluyor. Bu durum insanın değerler dünyasını altüst etmiş durumdadır. İnsanı insan yapan niteliklerin belki de en önemlisi sahip olduğu değerlerdir. Bu değerler insan idealine dayanmadığında yani insanın en yüksek niteliklerinde çıkmadığında bir başka deyişle en önde maddi ve ekonomik değerler olduğunda insan dünyası da altüst oluyor. Böyle bir insanı da gelecekte daha birçok sorun bekliyor anlamına geliyor. Neden ideal bir şekilde davranmak yerine maddi ve ekonomik çıkarlarımıza daha uygun olanı seçiyoruz? Çünkü günümüzün hastalığı bencillik tüm dünyayı sarmış durumda. Bencillik bir insanın ve toplumun en büyük düşmanıdır. Böyle bir durumda insan ve toplum kendini yer bitirir. Gözü kendinden başka birşey görmeyen kimse bir süre sonra çevresi olmadığında kendisinin de olamayacağını farketmeye başlayacaktır. Hep ben diyen, herşeye benim diye yaklaşan kimse denizde etrafındaki eşyaları hırsla toplayarak ağırlaşıp batacağını düşünemeyen bir insan gibidir. Konuştuklarımızı biraz daha genişletelim ve ideal bir insandan bahsettiğimizde ne anlayacağımız üzerine biraz düşünelim. İdeal bir insan dediğimizde tüm insanlığa ve doğaya karşı insan olmanın gereklerini yerine getirmeye çalışan, insanın en yüksek niteliklerine ulaşmaya çalışarak insanlığa en iyi şekilde hizmet etmeye çalışan birini anlıyoruz. Bu hizmet, mesleğinden ailesine, sokaktan iş hayatına kadar yaşamının her alanını kapsayan bir hizmettir. Yani ideal bir insan hayatının her anını insanın doğasına uygun bir şekilde yaşamaya çalışan kimse demektir.