Her siyaset uzmanı siyasî fikrin ve ideolojinin önemli olduklarını kabul etmemiş. Siyaset bazen iktidar için bir mücadeleden başka bir şey olmadığını düşünülmektedir. Bu doğru ise, siyasî fikirler sadece propagandadır; sırf oy veya destek kazanmak amacıyla tasarlanmış birkaç özel söz veya slogan. Fikirler ve ideolojiler, sadece siyaset dünyasının kara gerçeklerini gizlemek için kullanılan "pencere süsleri". Bu görüş davranışçılıkçılar tarafından savunulmaktadır davranışçılıkta, insanların sadece dış unsurlarını tepkilemek için tasarlanmış biyolojik makinalar olduklarını inanılmaktadır; bir insanın fikirleri, değerleri, duyguları ve niyetleri önemsizdir.
Buna zıt olan bir görüş de var. Örneğin John Maynard Keynes adlı Britanyalı ekonomist, dünyanın ekonomik teoristler ve siyasî filozofların fikirlerinden başka bir şey tarafından idare edilmemekte olduğunu tartıştı. İstihdam, Faiz ve Para Hakkında Genel Teorisi kitabında söylediğine göre:
Kendilerini entelektüel etkiler tarafından etkilenmediklerini inanan pratik adamlar, genellikle ölü bir ekonomistin kölesidir.
ENDÜSTRİYEL DEMOKRASİ
Siyasal demokrasinin kurallarının ekonomik yaşama uygulanması ve sanayide yönetim gücünün paylaşılmasıdır.
Demokrasiyle yönetilen bir devlet en yüksek ve ileri gelişmesine ulaştığında, işçi örgütlerinin istekleri yönetime katılma hakkının elde edilmesinde toplanmaktadır. Bu amacın gerçekleşmesi ise sanayide yönetim gücünün paylaşılması ile mümkündür.
Siyasal demokrasinin uygulandığı bir düzende işçiler bütün vatandaşların, dolayısıyla diğer sınıfların sahip oldukları her türlü haklara sahiptirler.
Böylece üretimin gerçekleştirilmesinde en önemli rolü oynayan emek, en az sermaye kadar hak ve yetkiye sahip olacak, işçiler de kendilerini temsil eden sendikaları aracılığıyla ekonomik yaşama yön verecek olan kararlara katılabileceklerdir. Böylece mülkiyet hakkından kaynaklanan yönetim hakkı emek ve sermaye arasında paylaşılmış olacak, emek sahipleri kendilerini daha özgür hissedecekler, ekonomik ve sosyal kesimlerde kişilik kazanacaklardır.
"Endüstriyel demokrasi" kavramı bugünkü anlamıyla "yönetime katılma" kavramı ile özdeşleşmiş bulunmaktadır.
KALKINMACI DEMOKRASİ
KORUYUCU DEMOKRASİ
Demokrasi, halkın siyasete katılmasını sağlayan bir mekanizma olarak daha az algılanmaya başlandı ve daha çok vatandaşların kendilerini hükümetin tecavüzünden koruyabildikleri bir mekanizma, yani koruyucu demokrasi anlamında kabul edildi.
Hükümetin uygulamalarını denetlemeyi sağlayan formel ve informel kurallar bütünü çerçevesinde işleyen bir anayasal demokrasi sistemidir.
Koruyucu demokrasi, vatandaşlara, kendi hayatlarını kendi tercih ettikleri şekilde yaşayabilmeleri için mümkün olan en geniş alanı açmayı amaçlar. Bu bakımdan laissez-faire kapitalizmiyle ve bireylerin ekonomik ve sosyal durumlarından bütünüyle kendilerinin sorumlu oldukları inancıyla uyumludur. Dolayısıyla koruyucu demokrasi özellikle klasik liberaller tarafından ve modern siyasette de Yeni Sağ savunucuları tarafından benimsenmiştir.
MARKSİST DEMOKRASİ
Toplumda sınıf iktidarı eşitsiz bir şekilde dağıtıldığı sürece, siyasi iktidar da yaygın ve eşit bir şekilde dağıtılamaz. İktisadi faktörün, özellikle de üretim araçlarının mülkiyet ve kontrolünün belirleyici önemi vardır.
PLEBİSİTÇİ DEMOKRASİ
Plebisitçi demokrasi yönetenler ve yönetilenler arasında plebisit (veya referandum) gibi doğrudan bağlantı aracılığıyla işleyen demokratik yönetimin bir şekli. Bu yöntem, kamunun siyasi meselelerde görüşlerini doğrudan ifade etmesini mümkün kılar.
SOSYAL DEMOKRASİ
siyasal demokrasi içinde emekçi sınıfların sosyal ve ekonomik haklarının genişletilmesi amacına yönelik tüm savaşımları kapsar.
Sosyal demokrasi devletin ödevlerini artırdığı gibi, halkın ödevlerini de artırmaktadır. Burada siyasetin kapsamı genişlemektedir. Devletin temel görevi var olan özgürlükleri korumak değil, var olması gereken özgürlüklerin ortamını hazırlamaktır. Servetin belirli ellerde toplanması, farklı gelir grupları arasındaki büyük farklar, fırsat eşitliğinin yokluğu, işsizlik vb. hususlar sosyal demokrasinin ilk mücadele hedefleri olmaktadır.
YENİ DEMOKRASİLER
Üçüncü demokrasi dalgası 1974'te başladı. Bu sürecin temel özellikleri, çok partili seçimlerin benimsenmesi ve piyasa temelli iktisadi reformların uygulamaya sokulmasıdır. BİTTİ.