Son zamanların en flaş din adamı. Mektepli değil, alaylı. Ancak, üstün bir zekaya ve kuvvetli bir hafızaya sahip. Bilgisini satış gücü de mükemmel. TV’lerde, kendisini çok izlettiriyor.
Ne var ki, onun terazisi ile tartılanların Cenneti görmesi imkansız.
Onu, 2000 senesinde tanıdım. Fatih İsmail Ağa Camii’nde örgütlenen “İsmail Ağa Cemaati”nde “vaiz” mertebesinde bir din adamıydı. Bu camide tam karşısına oturup, onu dinledim. Öyle sıradan vaizlerden değildi. Çevresi geniş, dinleyeni ve seveni çok olan bir kişiydi. Cemaatin lideri Mahmut Efendi’den (Mahmut Ustaosmanoğlu) “icazet” almıştı ve gittiği her yerde büyük ilgi görüyordu.
Bu ilgi ve sevgiyle birlikte halkın güveninin de kazanan Ahmet Hoca, Beykoz’da yine halkın katkısıyla büyük bir “Külliye” inşaatı yaptırmıştı. O sırada, bunun açılış hazırlıklarını yapmaya çalışıyordu.
Gerek bu inşaatla ilgili, gerekse verdiği vaazlarla ilgili olsun, bir takım yerlerin ilgisini çeken Cübbeli Ahmet Hoca, Savcılığın takibine maruz kalmış ve Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde açılan dava sonunda, hakkında tutuklama kararı verilmişti.
Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi’nde 3 ay tutuklu kalan Hoca, yanlış bir şey yapmadığını kanıtlayınca tahliye edilmişti.
KİM BU CÜBBELİ AHMET HOCA ?
1965 yılında Fatih’in Çarşamba Mahallesi’nde dünyaya gelmiş, vasat bir ailenin oğluydu. Henüz 4 yaşında iken babasıyla gittiği Sultan Selim Camii’nde vaaz eden hocanın sözlerinden etkilenmiş ve Cami çıkışında babasına “Ben de hoca olacağım.” demişti.
3 yıl sonra Selimiye İlkokulu’na başladığında, her okul çıkışında önlüğünü çıkarıp “cübbe” ve şalvar giyen küçük Ahmet, işte o yaşlarda “cübbeli” sıfatını kazanmıştı.
Cübbeli, mahalledeki Sultan Selim Camii’ne gidiyor, cemaate katılıyor, sürekli namaz kılıyordu. İzin verseler, Camide yatmaya bile razıydı.
Günlerini Okul ile Cami arasında geçirerek, İlkokulu başarıyla bitiren cübbeli, peşinden Fatih Koleji’ne kayıtlanıyordu. Burada okurken de Cami ile irtibatını kesmiyordu.
Bu kere İsmail Ağa Camii’ne de gitmeye başlayan Cübbeli, Din Adamı olmayı kafasına koyuyor ve Orta 2 nci sınıftan okulu terk ediyordu.
Bunun üzerine, din bilgisini artırmak üzere babası tarafından Rize’ye gönderilen ve orada iyi bir din eğitimi alan Cübbeli, İstanbul’a dönünce İsmail Ağa Cemaati’nin lideri Mahmut Hoca’nın dikkati çekiyordu. Kısa sürede Mahmut Hoca’nın himayesine giren Cübbeli, bilgisini daha da artırıyor, vaazlarıyla halka aktarıyor, böylece herkesin ilgisini çekip, sevgisini ve güvenini kazanarak, bu günlere geliyordu.
ÇOK ZEKİ VE HAFIZASI ÇOK KUVVETLİ
“Cübbeli Ahmet Hoca” olarak, her yerde nam salan Ahmet Mahmut Ünlü, kim ne derse desin çok zeki bir adam. Üstelik, hafızası da çok kuvvetli. Latin harflerini öğrenmeden Kur’an alfabesini öğrenen ve İlkokula başladığı yıl Kuran-ı Kerim’i ezbere okuyup, “Hafız” unvanı alan bu kişi, duyduğu ve okuduğu her şeyi kolayca hafızasına yerleştiriyor ve bir daha unutmuyordu.
Bir süre İmam Hatip Liseleri’nde de öğretmenlik yaptığım için, onun konuşmalarını büyük ilgi ile izliyorum. İlkokuldan sonra örgün eğitim görmediği halde, hıfzettiği Kur’an-ı Kerim’den başka Arapça, Farsça, Fıkıh, Hadis, Kelam ve Tefsir konusunda, bu okullarda öğretmenlik yapanlardan bile çok ileri derecede dini bilgiye sahip olduğu hemen belli oluyor.
O, konuşurken imla kurallarına uymadan, daha çok devrik cümlelerle meramını anlatıyor, ama dikkatli dinleyenler onu kolayca anlayabiliyor.
GELELİM ANLATTIKLARINA
Cübbeli Ahmet Hoca, şu sıralarda bir çok televizyon kanalına çıkıyor. Dini konulara meraklı olanlar tarafından dikkatle izleniyor. Onu, en iyi izleyenlerden biri de benim.
Şarlatanlık yapmıyor. Ele aldığı her konuyu, kaynak göstererek ve o kaynağın Arapça söylemini ezbere okuyarak açıklamalarını yapıyor. Beyan ve görüşlerinde çelişkiye düşmüyor. Sorulan her soruya, kuvvetli hafızası sayesinde fazlaca düşünmeden, hatta hiç düşünmeden cevap verebiliyor.
Sempatik tavırlarıyla bazen, mizahi örneklemeler yaparak, konuyu renklendiriyor ve ilgiyi artırıyor. Arada bir sakalını sıvazlayıp, rahat olduğunu ve kendini sıkmadığını gösteriyor.
Anlattıklarının bir çoğundan ben de istifade ediyorum. Ancak, bazı anlatımları insanın kafasını karıştırıyor, korkutuyor ve ürkütüyor.
Cübbeli Ahmet Hoca, Kıyas ve İcma’dan çok, Kur’an ve Hadis’leri kaynak olarak gösteriyor ve doğru yapıyor.
Ne var ki, Kur’an’ı tefsir ederken hiç duymadığımız yorumları katıyor. Başkalarının duvara, kendisininse hadislere dayanarak konuştuğunu söyleyen Cübbeli Hoca, doğruluğu kesinlenmemiş kimi hadisleri kaynak gösterip, ortaya hüküm koyuyor.
Toplumda öteden beri “mubah” kabul edilen kimi fiilleri “memnu” hale getiriyor. Memnu hale getirmekle de kalmıyor, bu fiilleri işleyenleri “kafir” ilan ediyor ve “dinden çıkarıyor.”
Eğer örnek isterseniz, onları burada saymaya yerim yetmez.
Geçen hafta izlediğim bir konuşmasına bakılırsa, Bankalarla işi olanlar yandı. Cübbeli Ahmet Hoca’ya göre Bankalardan “kredi almak ve kredi kartı kullanmak” haram. İnsanın sevdiğine mesela, “Burnun, kaşın, gözün güzel” demesi haram.
“Müzik dinlemek” ve herhangi bir “Müzik aleti çalmak” da haram. Hele, şarkıyı ya da türküyü söyleyen “kadın” ise, dinlemek daha büyük haram. Hocaya göre, sadece “Tef” çalmaya izin var. O da, üzeri zilsiz olursa.
Hocayı dinledikten sonra, 40 seneden beri çaldığım Keman’ıma ters bakmaya başladım(!)
Beykoz Acarkent’te havuzlu bir villada oturduğu söylenen Cübbeli Ahmet Hoca’nın, söylediklerinin ne kadarıyla amel ettiğini bilemiyoruz. Ancak, onun terazisi ile tartılanlar iyi bilsinler ki, onların Cenneti görmeleri imkansız.
Ben, kendisini “Mehdi” ilan etmediği sürece izlemeye devam edeceğim. Size de tavsiye ederim.
Sami Aksu, Bu Çevreden Milletvekilliğini Hak Ediyor.
Sami Aksu, TRT nin kadrolu Ses Sanatçısı. Güzel sesiyle Türk Sanat Müziğini çok iyi yorumluyor ve her yerde çok seviliyor.
Uzun yıllardan beri Saray’da oturan Aksu, “Nöbetçi Sanatçı” gibi, herkesin düğününe, törenine, şenliğine katılıyor ve beş kuruş talep etmiyor.
Aksu, halkımıza başka konularda da destek oluyor ve herkese kucak açıp, işine ve yardımına koşuyor.
Sami Aksu, bu çevreden Milletvekilliğini hak ediyor. Seçildiği takdirde göreceksiniz, o diğerleri gibi değil, hizmet için ve herkes için çırpınan bir Milletvekili olacak.