Moved Permanently

Aşağıdaki tespitleri, iki kere okuyun ve oyunuzu ona göre verin. Bu suçların yüzde birini bile işlemeyen İtalyan Başbakanı, aldığı cezayı bir Huzurevi’nde hastalara hizmet ederek çekiyor. Fransa Cumhurbaşkanı ise, şimdi mahkeme kapısında. Her an kodese girebilir.

      Değerli okuyucularım; Tuhaf bir millet olduğumuzu, cümle alem biliyor. Yanlış yaptığımızı bile bile, o yanlışı yapmaya devam ediyoruz. Ne için? Üç kuruşluk çıkarımız için. Ne için? Başkalarıyla zıtlaşmak için. Ne için? Bize iyilik getirmeyen egomuzu tatmin etmek için.

     Bu vahim hataları yaptıktan sonra kendimizde değil, kusuru yine başkalarında aramaya kalkıyoruz.

     Hakikaten “tuhaf” bir milletiz. Yani, “şaşılacak” davranışlar içindeyiz.

    Tam 12 yıldan beri, Adına “Adalet ve Kalkınma Partisi” denilen, ancak ne adaletle ne de halkın kalkınmasıyla zerre ilgisi olmayan bir siyasi teşekkülün peşine takılmış gidiyoruz.

    Adamlar, milletin ağzına bir parmak bal çalıp, cümbür cemaat kalkındılar. Yandaşlarını, adeta yoktan var ettiler. Hepsinden önemlisi, bunları yaparken halkın birliğine ve ülkenin bütünlüğüne büyük zararlar verdiler ve vermeye devam ediyorlar.

     Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, şimdi de liderlerini Cumhurbaşkanı seçtirmek istiyorlar. O da, nazlana nazlana adaylığını koyuyor ve devletin bütün imkanlarını kullanarak, şimdi kendini seçtirmek istiyor.

      Peki, seçecek miyiz? Bu kafayla gidersek,  pek tabii seçeceğiz. Bundan hiç şüpheniz olmasın.

     Kemik kapmaktan başka derdi olmayan yalaka basın, destek için kollarını sıvadı bile.

    Benim, saf ve temiz yürekli halkım da onları okudukça inanıyor, inandıkça yanlışlara sımsıkı sarılıyor. Sonra da, “Ben ne yaptım?”diyerek, oturup ağlıyor.

    Bunu belli etmeyenler de var, ama bir de onlara sorun bakalım.

     Devletin bütün imkanlarını “yolsuzluk ve hırsızlık” derecesinde kullanıp, halka ve ülkeye ihanet edenlere karşı, bu halkı acaba nasıl uyarmak gerekiyor?

      İsterseniz, yalaka olmayan ancak azınlıkta olan basın yayın organlarının ortaya koyduğu, şimdi Cumhurbaşkanı olmak isteyen Tayyip Bey’in kimi özelliklerine hep beraber göz atalım.

                           ONUN İÇİN,  BAKIN NE DİYORLAR?

·      Her fırsatta dini siyasete soktun ve halkımızı kutuplaştırıp, ikiye böldün.

·      Cemaatle kol kola girip, “Kumpas”a göz yumdun ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bitirdin.

·      Cumhuriyeti ve onun değerlerini yok saydın, Milli Bayramlarımızı ortadan kaldırmak için uğraştın. Kutlanmalarını engelledin.

·      Bu ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu olan Atatürk’e ve onun en yakın destekçisi ve arkadaşı İnönü’ye “İki ayyaş” diyerek, dil uzattın.

·      Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeleyen “T.C”leri, tabela ve duvarlardan kaldırttın.

·      Demokrasi isteyen ve haklarını savunan gençlere “Çapulcular” diyerek, aşağıladın.

·      Polisi, bu milletin üzerine acımasızca sürüp, gençlerin ölümüne sebep oldun.

·      Sen ve ailen büyük yolsuzluklara karıştınız. Aklanmayı istemek yerine, hep bağırıp, çağırdın. Hep, başkalarını suçladın.

·      Vatan uğruna can veren şehitleri unutup, Bölücü örgütle pazarlık yaptın.

·      Yurt içinde ve dışında Bayrağımız indirilirken, “gık” ın bile çıkmadı. Bunu yapanlara, böylece cesaret verdin.

·      Ülkemiz dış politikada bataklığa saplanırken, çevremizde bize dost tek bir ülke bırakmadın.

·      Vatandaşlarımızı rehin alan İŞİD adlı terör örgütüne “Teröristler” yerine, “Unsurlar” dedin.

·      “Türbanlı bacımı dövdüler, Camide içki içtiler.” yalanını uydurup, halkı yine ikiye böldün.

·      Ve; bu ülkeye ve halka, daha çok büyük kötülükler yaptın. Şimdi de Cumhurbaşkanı, yani Halkımızın Başı olmak istiyorsun.

 Seçerlerse, helal olsun.  

  Merak edenlere, İşte Tayyip Bey’in Serveti

       Tarihin en yolsuz iktidarı iken, rekoru AKP’ye kaptıran ANAP tarafından hazırlanan “Mal Bildirimi Kanunu”nda, büyük bir hata yapıldı. Ve, o hata üzerine, kamu görevlisinin erişkin çocukları üzerine yığdığı servetin hesabı sorulamıyor.

İşte, Tayyip Bey’in serveti de, çocuklarıyla  yakınlarının üstünde.

·      İstanbul’da 3 Malikane. Piyasa değeri 15 milyon lira. İki oğluyla, eniştesinin üstüne kayıtlı.

·      Çatalca’da ultra lüks havuzlu Villalar. Oğlunun Kayınpederi üstüne kayıtlı.

·      İzmir, Urla, Bademli koyu’nda 2 Villa. İşadamı olan, çok yakın bir arkadaşının üstüne kayıtlı.

·      Bilmem kaç milyon dolarlık 5 Gemi (Gemicik). Büyük oğlunun üstüne kayıtlı.

·      5-6 Gazete ve 2-3 televizyon kanalı. İhale alan İşadamlarının parasıyla alınmış. Çok yakın dostu olan İşadamlarının üstünde görünüyor.

·      Resmiyette, 4 milyon lira nakit parası görünse de, dinlenen tapelerde, sıfırlanan milyar Doları ve Euro’su olduğu söyleniyor.

     Yabancı kaynaklar, onu dünyanın en zengin Başbakanlarından biri olarak gösteriyor. O şimdi, en zengin Cumhurbaşkanı olacak.

       Ağlamaktan sorumlu Yardımcısı boşuna demiyor; “Hey Allah’ım; verdikçe veriyor.”

                                                          ***

      Değerli okuyucularım;  Ben, İstanbul  Milli Eğitim Müdürü iken, Tayyip Bey de İstanbul Belediye Başkanı’ydı. Bana, evlendirirken kızıma harcadığım 500 milyon liralık (sıfırları atılınca şimdi 500 lira oldu) çeyiz parasının hesabını sordular. (Yazıyla, Beş yüz liranın)

      Tayyip Bey’e ise, bu muazzam servetin hesabını sormak yerine, onu Cumhurbaşkanı yapmaya çalışıyoruz.

      Bundan sonrası, “Yorumsuz!”