Moved Permanently

    Yıllardır çözmeye çalıştığımız “Kürt Meselesi”nde, tek güvencemiz Türk Ordusu’ydu. “O Ordu ki, meselenin ucu nereye giderse gitsin ülkeyi böldürmez, onun başı tavrını koyar ve korkulan asla olmaz.” Diye düşünüyorduk.

     Ama, yanılmışız. Çünkü, Genel Kurmay Başkanı yaptığı açıklamada,”Hükümetin yol haritasından haberimiz yok. Bize bir şey söylemiyorlar. Biz de, sizin gibi basından öğreniyoruz.” Dediğine göre, yandı gülüm keten helva.

      Değerli okuyucularım, Ordu’yu ciddiye almayan ve kendi başına buyruk hareket eden hükümetin tutumu karşısında, eski Genel Kurmay Başkanlarından Işık Koşaner ve Kuvvet Komutanları hiç tereddüt etmeden istifa etmişlerdi.

     Necdet Özel Paşa ise, “Uslu çocuk” rolünü oynayıp, hükümetin  bütün buyruklarına aynen itaat ediyor.

     Yasal olarak doğrusunu yapıyor, ama en önemli memleket meselesinde kendisine bilgi verilmiyor ve yapılmak istenenler Ordu ile paylaşılmıyor.

     Bu durumda, onun da yakınmak yerine tavrını koyması ve  Ordu’nun Komutanı olarak, ülkemizin geleceğini gözetmesi gerekiyor.

     Demokrat Parti iktidarında Genel Kurmay Başkanlığı yapan rahmetli Rüştü Erdelhun Paşa, “Orduyu, istersem yedek subaylarla bile idare ederim.” Diyen Başbakan’a sadakatinin bedelini ağır ödemiş, Yassıada’da çetin bir hesaba çekilmişti.

       Necdet Paşa umarım;

Geçmişini bilmez isen, yoktur istikbale yol,

Makberistan’ın felakettir, makarrın hazır ol.

     Deyişini hatırlayıp, geçmişi de, geleceği de ona göre pek ala hesaplayabilir.

     Yazık Oldu Ethem Sarısülük’e !

      Gezi olayları sırasında Ahmet Şahbaz adlı bir Polisin, hedef gözeten kurşununa kurban gitti o, hem de genç yaşında.

      Başbakan; Ahmet ve arkadaşları için; “Destan yazdılar” deyince, Ahmet pek zor sorgulandı ve ona sadece 7 yıl hapis cezası verildi. 4 yıl yatıp çıkacak. Bir af çıkarsa, o kadar da yatmayacak.

     Yazık oldu Ethem’e!  Annesi, ne kadar ağlasa, ne kadar çırpınsa yeridir.

     Benim, bu adaletten neden korktuğumu şimdi anladınız mı?

             Adli Yıl Açılışları Kaldırılıyor!

   Geç bile kaldılar. Adalet’le bu kadar sorunu olan bir iktidar, bunu daha önce de yapabilirdi.

    Başbakan, Baro Başkanı’na kızınca, Adli Yıl’ın açılış töreni katılmadı. O katılmayınca, ona sadık astları da katılmadılar.

    Ama, öfkeleri hala geçmemiş ki, şimdi 71 yıldan beri her yıl yapılan bu töreni kaldırıyorlar. Kanun teklifini hazırlamışlar bile.

     Onlar kaldırsa da, gün gelir o kanun yeniden çıkar ve törenler devam eder. Ve gün gelir, bütün bunlar geçer.

     Ancak, Tayyip Bey ve yandaşlarının adalete olan öfkesi, asla geçmez!

              Çankaya Köşkü, Out!”

    İlahiyat tahsil edenlerin, hesap-hendeseleri biraz zayıf olur, ama Tayyip Bey’in öyle değil. Hesabını iyi yapıyor.

   Cumhurbaşkanı seçileceğini bildiği için, Atatürk Orman Çiftliği’nde binlerce ağacı katledip, kendine yeni bir Saray yaptırdı. Çankaya Köşkü’ne gitmeyip, yakında oraya taşınacakmış.

    Sebebi, Atatürk nefreti mi, yoksa Atatürk korkusu mu? Rivayet, muhtelif.

    Bu durumda, Çankaya Köşkü’nü  Başbakan’a bırakacakmış.

    Hemen söyleyeyim. Biliyorsunuz, Tayyip Bey Adli Yıl’ın açılışına gitmediği için, Başbakan da gitmemişti.

    Onun oturmadığı yerde, Başbakan şimdi  niye otursun?

    Daha da önemlisi; bir Cumhurbaşkanı, bu Cumhuriyet’i kuran Atatürk’ün evinde oturmak istemiyorsa, ona % 100 biat eden Başbakan neden otursun?

  Hüseyin Çel Kardeşim, Biraz Hayalci!

    Öyle de olsa, köşemi iyi takip ediyor. Katı bir AKP yandaşı olduğu anlaşılan hemşerimiz, Hüseyin Çel’den söz ediyorum.

    İktidarı ve Tayyip Bey’i eleştiren yazılarımı toplamış ve bana teşekkür etmek için, bir paket yapıp göndermiş.

    Üstüne eklediği muhtasar mektubunda diyor ki; “Partimize desteğini sürdürüyorsun. Siz yazdıkça, oylarımız artıyor. Başbakanımızın zirveye çıkmasında sağladığınız katkıdan dolayı size teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki seçimler için de desteğinizi bekliyoruz.”

     Hüseyin Çel’in sözleri ironik, kendisi de pek hayalci. Yazılarımın ne kadar etkili olduğunu bilemem, ama yalnız Saray ve çevresi değil, tüm Trakya, tüm Marmara Bölgesi, tüm Ege Bölgesi ve tüm Akdeniz Bölgesi AKP’ye oy vermiyor.

     Buna, benim de katkım olmuşsa, ne mutlu bana.