|
||
KADIN DAYANIŞMA KOMİTELERİNDEN KADINLARA YÖNELİK BASIN AÇIKLAMASI | ||
KADIN DAYANIŞMA KOMİTELERİNDEN KADINLARA YÖNELİK BASIN AÇIKLAMASI | ||
SARAY Haberi | ||
Türkiye Komünist Partisi’nin çağrısıyla bir araya gelen Kadın Dayanışma Komiteleri düzenin kadınlara yönelik durmak bilmeyen saldırısına karşı mücadelesini yükseltiyor. Komiteler kadına yönelik şiddetin ve sömürünün kökünü kazmak için, bu eşitsiz ve adaletsiz düzeni değiştirmek için kadınları kendi kararlarını vermeye çağırıyor! Kalbi eşit ve özgür bir ülkede yaşamak için atan tüm kadınlara çağrıda bulunan Komiteler, toplumsal yaşamın her alanında eşitlik için taleplerini sıralıyor. Gericiliğe karşı mücadeleye! Türkiye toplumu uzun yıllardır dinsel referanslarla yönetiliyor. Dinin toplumsal ve kamusal hayatta belirleyici olması patronların ve onların temsilcisi siyasi iktidarların işine geliyor. Böylece kararları daha az sorgulanıyor, adalet arayışı "öbür dünya"ya erteleniyor. Ama AKP cumhuriyetin aydınlanmacı karakteri ile ne kadar kavgalı ise, kadınlar da ellerinden alınmak istenenden çok daha fazlasını kazanmaya o kadar kararlı! Bu nedenle gericiliğe karşı mücadelemizde olmazsa olmazlarımız şunlardır: Kadına yönelik şiddete hayır! Türkiye’de ve tüm dünyada artan kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin kökeninde sömürü düzeni vardır. Aile içi şiddet ve istismar sürerken ailenin kutsallığını dilinden düşürmeyen siyasetçiler vardır. Adalet sağlayamayan hukuk sistemi vardır. Çalışma rejiminin patronların çıkarları için kuralsızlaştırılması vardır. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini engellemek için siyasi iktidarın sığındığı aile kurumunun güçlendirilmesi politikaları iki yüzlüdür. Kadın cinayetlerinin önemli bir bölümü örf ve adetler gerekçe gösterilerek işlenmektedir. Kadınlar şiddetin ve sömürünün kökünü kazımak için mücadelede kararlı! Bu nedenle; ● Şiddet gören kadınlar için dayanışma evleri açılmalıdır. Bu dayanışma evleri kadınların saklandığı değil, hayatlarının yeniden kurulmasında tüm toplumun desteğinin sunulduğu yerler olmalıdır. Çalışma yaşamında eşitlik için mücadeleye! Kadınlar eğitim düzeylerindeki yükselmeye rağmen erkeklerden belirgin olarak daha az istihdam ediliyor. Eşitsizlikler daha iş görüşmelerinde başlıyor, kadınların medeni halleri, çocuk sahibi olma durumları işe alınıp alınmayacaklarında belirleyici oluyor. Gebelik ve süt izinleri bahanesiyle kadınların mesleklerinde ilerlemeleri engelleniyor. Aynı eğitim ve niteliklere sahip oldukları halde aynı işi yapan kadınlara erkeklerden daha az ücret veriliyor. Ekonomik krizlerde önce kadınlar işten çıkarılıyor. Kadınlar düşük ücretleri ve işsizlikle tehdit edilmeyi kabul etmiyor ve haykırıyor: ● Tüm kadınların çalışma hakkı vardır. Devlet tüm vatandaşların çalışma hakkını güvence altına almakla yükümlüdür. Ebeveynlikte adaletsizliğe hayır! Yüzyıllardır çocukların beslenmesi, bakımı, sağlığı annenin görevi olarak kabul ediliyor. Kadınların çocuk bakımı için işten ayrılması ya da yarı zamanlı veya evden sürdürülen işlerde çalışması bir gereklilik gibi kavranıyor. Gelirleri kreş ücretini karşılamayan ailelerde kadınlar eve mahkum ediliyor. Çalışma hukukunda patronun işyerinde sadece belli sayıda çocuklu kadın çalışan için kreş hizmeti verme yükümlülüğü tarifleniyor, çocuklu erkek çalışanları hukuk hesaba katmıyor. Oysa çocuklar bir toplumun geleceğidir, sağlıklı büyümeleri, iyi bir eğitim almaları, mutlu olmaları ve geleceklerinin güvence altında olması sadece ebeveynlerin değil, tüm toplumun sorumluluğundadır. Kadınlar çocuklarıyla geçirdikleri zamanın yorgunluklarını arttıran bir yük olmasını istemiyor. Çocuklarıyla geçirdikleri saatlerin keyfine varmak, onlarla eğlenceli anılar biriktirmek istiyor. İşte bu nedenle; ● En kısa sürede bir planlama eşliğinde her işyeri ve mahalleye ücretsiz kreş ve gündüz bakım evleri açılması zorunludur. Toplumsal yaşamın kadınların lehine düzenlenmesi için mücadeleye! Çocukların bakımının yanı sıra hasta ve yaşlıların bakımı ve ev işleri de kadına yüklenmiştir. “Kadın işi” olarak görülen her türlü ev işi yüzyıllardır kadının emeğinin yoğun sömürüsüyle devam etmektedir. Kadınlar bu tüketici iş yükü altında toplumsal yaşamdan koparılmaktadır. Oysa kadınların doğuştan gelen hiçbir özelliği onları ev işlerine yatkın yapmaz. Teknolojinin böylesine geliştiği, işsizliğin bu kadar büyük bir problem olduğu günümüzde kadınlar artık bu aptallaştırıcı işleri yapmayı reddediyor. Bundan böyle hızla; ● Hasta bakım evleri sayısı yeterli seviyeye çıkarılmalıdır. Kadınların eğitim hakkı için mücadeleye! Bugün pek çok yoksul ailenin çocuğu nitelikli eğitim alamıyor. Ebeveynler çocuklarını bir gelecekleri olması umuduyla cemaatlere teslim ediyor. Eğitim kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılarak bireysel bir anlayışla yeniden inşa ediliyor. Bu süreçte kız çocukları eğitimde giderek derinleşen eşitsizliklerden daha çok etkileniyor. Çocuk yaşta ev işlerinde, çocuk bakımında geleneksel kadın rollerini üstlenmek zorunda bırakılıyor. Çocuk yaşta evlendirilmeye, hatta anne olmaya mecbur ediliyor. Kadınlar cumhuriyetin en önemli kazanımlarından biri olan eğitim alma ve meslek edinme hakkından vazgeçmiyor! Eğitim haklarından artık feragat etmeyeceklerini bildiriyor. ● 18 yaşına kadar kadın-erkek tüm bireylerin eğitimi zorunludur. Nefret suçlarıyla mücadeleye! Kadına dönük aşağılayıcı ifadeler bugün medyadan siyaset alanına, kültür sanattan çalışma yaşamına kadar her alana yayılmıştır. Kadını değersizleştirici tüm bu söylem ve davranışlar kadınların hayatını etkilemektedir. Kadınlar mesleklerini seçerken, kararlarını alırken, hatta sokağa çıkarken bile ayrımcı dilin etkisinde kalıyor. Ancak insanı değersizleştiren ve ayrımcılıkla aşağılayan her türlü tutum nefret suçudur. Kadınlar artık nefret suçlarının hayatlarını etkilemesi istemiyor. Bu nedenle; ● Kadını aşağılayan, nesneleştiren her türlü aşağılayıcı ifade için kamu davası açılmalıdır. Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan bu ülkenin kadınları geleceğini ne emperyalizmin çözüm önerilerine ne de yozlaşmış siyaset alanına bırakacaktır. Bu ülkenin kadınları kendi geleceklerini kendileri belirleyecek, bunun için mücadeleden vazgeçmeyecektir. Üstelik yalnızca şiddet ile değil, topyekün gericilikle, emeklerini çalanlarla, eğitim hakkını gasbedenlerle, eşitsizlikten nemalananlarla mücadele edecek, mutlaka kazanacaktır. İstanbul Sözleşmesi’nden korkanların karşısına, nasıl bir ülke kuracağımızı gösteren kararlarımızla çıkmanın zamanıdır. Adana Akkapı Kadın Dayanışma Komitesi |
||
|
||
Etiketler: KADIN, DAYANIŞMA, KOMİTELERİNDEN, KADINLARA, YÖNELİK, BASIN, AÇIKLAMASI, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.