301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Yazı Detayı
16 Kasım 2023 - Perşembe 15:40 Bu yazı 293 kez okundu
 
YERALTI ZENGİNLİKLERİ ÜZERİNDEKİ HÜKÜM VE TASARRUF KİME AİT?
İbrahim GEDİK
gozlem_ajans@mynet.com
 
 

Değerli okurlar, ülkemizde maden arama, çıkarma ve işletme konusunda sık sık sorunlar yaşanmaktadır. Bu durumda akla yeraltı zenginliklerimizin kullanım ya da tasarruf hakkı kime ait sorusu gelmektedir.

Madenler, ilk çağlardan beri insanlık yaşamında vazgeçilmez bir yere sahip olmuştur; bu öneminden dolayı “bakır çağı”, “tunç çağı”, “demir çağı” gibi çağlara adını vermiştir. Dolayısıyla insanoğlu doğayla giriştiği yaşam mücadelesinde madenlerden büyük ölçüde yararlanmıştır. İnsanlık tarihine yön veren pek çok gelişmenin itici gücü olmuş olan madenler, aynı zamanda milyonlarca insanın ölümüne yol açan ve dünyayı kana bulayan savaşların da en önemli nedenlerinden biri olmuştur.

Günümüzde çok farklı kullanım alanları bulunan yeraltı zenginliklerine sahip olan kişiler ve/veya ülkeler büyük ekonomik güce sahip olmakta, uluslararası düzeyde dev “monopoller” oluşturmaktadırlar. Söz konusu monopollerin özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin madencilik sektörü üzerinde doğrudan veya dolaylı, açık veya gizli baskı ve kontrollerinin olduğu bir gerçektir. Bu durum, tüm ülkelerde kamuoyunun madencilik sektörü ile ilgili yasal ve kurumsal düzenlemeler karşısında çok duyarlı olmasına neden olmaktadır (1).

Madenlerin yasal özellikleri ülkeden ülkeye farklılık göstermekte olup, “maden üzerindeki mülkiyet rejimi”nin de farklı olması sonucunu doğurmaktadır. Buna göre, dünyada “üç” ayrı mülkiyet rejimi vardır: a) Madenin bulunduğu arazi sahibinin aynı zamanda madenin de mülkiyetine sahip olduğu “mütemmim cüz” rejimi, b) madenler üzerindeki mülkiyet hakkının Devlet’e ait olduğu “Devlet hakimiyeti” rejimi ve c) madenin mülkiyet haklarının madeni bulana ait olduğu “sahipsiz şeyler” rejimidir (1).

 Osmanlı İmparatorluğu’nda “Devlet hakimiyeti” rejimine bağlı kalınmış, bu tutum Cumhuriyet döneminde de sürdürülmüştür. 1924 Anayasa’sının uygulandığı dönem içinde özellikle 1. ve 2. sanayi plânında madenciliğe büyük önem verilmiş, 1930-40 yılları arasında, doğal kaynaklarımızın aranması ve değerlendirilmesinde birer mihenk taşı olan Sümerbank, Etibank ve MTA (Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü) gibi çeşitli kurum ve kuruluşlar oluşturularak belirlenen hedeflere ulaşılmıştır (1).

Madenlerin arama ve işletmesini yeniden düzenleyen 6309 sayılı Maden Kanunu 1954 yılında yürürlüğe girmiştir. 1961 Anayasası’nda da hükme bağlanan yeraltı servetlerimiz, 1982 Anayasası’nda son şeklini şöyle almıştır. “Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletilmesi” alt başlığı, Madde 168: “Tabii servetler ve kaynaklar Devlet’in hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlet’e aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin Devlet’in gerçek ve tüzel kişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzel kişiler eliyle yapılacağı kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken şartları ve Devlet’çe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir (1).”

Osmanlı İmparatorluğu döneminden bu yana özel ve tüzel kişilerin doğal servetler ve kaynaklarla ilgili arama ve işletme yapabilmeleri hep Devlet’ten bir “ruhsat” ya da “izin” almaları sonunda mümkün olmuştur (1). Bu uygulama, günümüzde de devam etmektedir.

Madenlerde olduğu gibi, yeraltı suları da Devlet’in hüküm ve tasarrufu altındadır. Ancak diğer yeraltı zenginliklerinden farklı olarak, özel mülkiyet olma açısından, yeryüzüne kendiliğinden çıkan suyun yani kaynak suyunun mülkiyeti, bazı koşullarla, içinde çıktığı araziye ve dolayısıyla arazinin sahibine aittir. Bu koşullardan en önemlisi, kaynaktan çıkan suyun miktar bakımından üzerinde çıktığı taşınmazın sınırlarını aşmamasıdır; başka arazilere geçecek miktarda su çıkıyorsa, içinden çıktığı arazinin mülkiyeti olmaktan çıkar, Devlet’in hüküm ve tasarrufu altında bulunan “yeraltı suyu”na ait olur (insan veya makine faaliyetiyle yeryüzüne çıkarılan su, kaynak suyu olarak kabul edilmez) (2).

Bu hukuki belirlenime göre, her türlü yeraltı zenginliğinin aranması ve işletilmesi Devlet’e aittir. Devlet bu hakkını bazı koşullarla özel ve tüzel kişilere devredebilir. Bu, günümüzde özel ve tüzel kişilere arama ve işletme “ruhsatı” verilerek yapılmaktadır. İşletilecek olan yeraltı zenginliği özel mülkiyet alanı içinde ise, bu özel mülkiyet ya kiralanır ya da satın alınarak kamulaştırılır. Dolayısıyla özel alana/taşınmaza sahip olan kişinin yeraltı zenginliği hakkında hukuken hiçbir hüküm ve tasarrufu yoktur.

Güncelliğini koruyan Muğla İli’nin Milas İlçesi’ndeki Akbelen Mevkii’nde işletilecek olan kömür madeni ile ilgili olay yaratan uygulamalar, bu anlayış ve mantık içinde değerlendirilmelidir. Yazının başında da belirttiğimiz gibi, insanoğlu, günümüzdeki teknolojik seviyeye yeraltı zenginliklerini kullanarak ulaşmıştır ve bundan sonra da kullanmaya devam edecektir. Ancak bunun –günümüzde- belirlenmiş koşulları ve bu koşullara uyma zorunluluğu vardır. Özelde Türkiye’deki, genelde ise Dünya’da geri kalmış ve kalkınmakta olan ülkelerdeki uygulamalar, “talan/yağma” zihniyetiyle yapılmaktadır; karşı çıkılması gereken durum da, bu tür uygulamalara olmalıdır. İşletilecek olan bir yeraltı zenginliği, yöre halkıyla birlikte, “yarar-zarar” gözetilerek planlanmalı, yürütülmeli ya da vazgeçilmelidir. Ormanlık alanlarda ya da tarım alanlarında yapılan bir yol bile çevre açısından doğaya zarar vermektedir. Ancak toplumun yaşamı açısından yarar-zarar hesabı yapıldığında yolun yapılması daha faydalı ise, yol yapılmak durumundadır. Yeraltı zenginlikleri de benzer mantıkla ve kurallara uygun olarak işletilmelidir.

Türkiye genelinde olduğu gibi, Trakya özelinde de bütün yeraltı zenginliklerimiz, yerel halk yok sayılarak “talan/yağma” mantığıyla işletilmektedir. Örneğin, Güneşkaya-Kavacık Mevkii’nde faaliyette bulunan taşocağı, aynı mantıkla işletilmektedir. Saray Belediyesi’nin isteği üzerine 2009 Aralık ayında taşocağı ve çevresinde yaptığım jeolojik araştırmada (“İR:8110 RUHSAT NO.LU TAŞOCAĞI VE ÇEVRESİNİN JEOLOJİSİ” başlıklı rapor), işletmenin devam etmesi durumunda, Saray’a içme ve kullanma suyu sağlayan kaynak ve kaptaj sularının gelecekte önemli zarara uğrayacağı tarafımdan ortaya konulmuş bulunmaktadır. Ve bu duruma, jeolojik tanımlamalardaki eksikliklerden dolayı hukuken hiçbir müdahale yapılamamaktadır.

Keza enerji konusunda haber yapan “Enerji Günlüğü (enerjigunlugu.net)” adlı sitenin 30.07.2023 tarihli haberine göre, doğalgaz aramak amacıyla Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden (MAPEG) Büyükyoncalı 2 kuyusu için Saray İlçemizin Büyükyoncalı Mahallesi’ne bağlı Kediçatağı Mevkii’ndeki özel mülkiyetli arazinin bir kısmının kamulaştırılması için onay almıştır. Haber şöyle devam etmektedir: “…Buna göre rayiç haddin üzerinde bedel talep edilmesi nedeniyle anlaşma yoluyla satın alınması mümkün olmayan ve üzerinde Saray Asliye Hukuk Mahkemesince acele el koyma kararı bulunan taşınmazın talep edilen kısmı kamulaştırılacaktır.”

Anayasa’nın 46. maddesine ve Kamulaştırma Kanunu’na göre, Devlet veya kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde özel kişilerin taşınmaz mülkiyetine el koyabileceklerdir; bu durum, hukuka aykırı bir nitelik taşımamaktadır. Ancak bu durumda kamulaştırılan taşınmaz malikinin kamu yararını gerçekleştirmek uğruna mülkiyet hakkından fedakarlıkta bulunmada toplumdaki diğer bireylere kıyasla daha ağır bir külfete katlanmak zorunda kalacağından, kamulaştırma işlemi ile taşınmaz sahibi aleyhine bir denge bozulması ortaya çıkacaktır. Bundan dolayı, taşınmazın gerçek değerinin peşin ve nakden ödenmesi gerekir. Taraflar arasında anlaşma olmadığında, yerel mahkemece –bilirkişiler aracılığıyla- belirlenecek gerçek değer üzerinden taşınmaz sahibine ödeme yapılacaktır (3).

Sonuç olarak, her türlü yeraltı zenginliği ve kaynaklar/kaynak suları Devlet’in hüküm ve tasarrufundadır; bu hakkını özel ve tüzel kişilere belli koşullarla devredebilir. Kamu yararına olmak koşuluyla özel mülkiyete müdahale edilebilir ve mülkün/taşınmazın gerçek değeri üzerinden ödeme yaparak kamulaştırma yoluna gidebilir.

Bir yeraltı zenginliğinin kullanımı söz konusu olduğunda bunun kamu yararına olup olamayacağı konusu, yerel halkla birlikte ele alınmalıdır. Çünkü kamunun yararına fedakarlıkta bulunacak olan kesim, o bölgedeki yerel halktır. Dolaysıyla verilecek kararda yerel halkın görüşü mutlaka yer almalıdır.

KAYNAKÇA

1- Kartalkanat, A., 1993, Anayasalarımızda Doğal Servetler ve Kaynaklar. Jeoloji Mühendisliği, S.43, ss.44-50.

2- Başpınar, V., 2016, Su Mülkiyeti Açısından Türk Medeni Kanunu, Yeraltı Suları Hakkında Kanun ve Su Kanunu Tasarısı Hükümlerinin Değerlendirilmesi. Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 65 (4) 2016: 2725-2754.

3- Çevikçelik, M., 2019, 3213 Sayılı Maden Kanunu Uyarınca Maden Hukukunda Kamulaştırma Usulü. Ankara Hacıbayram Veli Üni. Hukuk Fak. Dergisi C. XXIV, Y. 2020, Sa.1 329.

 
Etiketler: YERALTI, ZENGİNLİKLERİ, ÜZERİNDEKİ, HÜKÜM, VE, TASARRUF, KİME, AİT?,
Yorumlar
Diğer Yazılar
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-39
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-38
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-37
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-36
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-35
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-34
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-33
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-32
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-31
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-30
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-29
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-28
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-27
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-26
GEMLİK-MUDANYA (BURSA)-BİGA-YENİCE (ÇANAKKALE) DEPREMLERİ BİZE NEYİ İFADE ETMEKTE?
DEMRE (ANTALYA) DEPREMİ
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-25
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-24
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-23
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-22
SÖMÜRGE TİPİ MADENCİLİK-2
SÖMÜRGE TİPİ MADENCİLİK-1
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-21
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-20
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-19
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-18
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-17
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-16
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-15
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-14
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-13
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-12
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-11
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-10
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-9
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-8
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-7
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-6
“BİLİM İLTİFAT GÖRDÜĞÜ YERE GİDER” VE BİR TEŞEKKÜR
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-5
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-4
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-3
MARMARA DENİZİ’NDEKİ DEPREMSELLİK VE BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ-3
BİLİME ÇAĞRI: BEŞERİ/TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA/EVRENDE ARAMAK-2
BİLİME ÇAĞRI: BEŞERİ/TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA/EVRENDE ARAMAK-1
Türkiye’deki Levha/Plâka Hareketleri ve Depremsellik
DÜNYA, TÜRKİYE VE MARMARA DENİZİ’NDEKİ DEPREMSELLİK VE BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ-2
DÜNYA, TÜRKİYE VE MARMARA DENİZİ’NDEKİ DEPREMSELLİK VE BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ-1
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 08.05.2024
Bugün
14 - 20
Perşembe
14 - 18
Cuma
13 - 15
Tekirdağ

Güncelleme: 07.05.2024
İmsak
27 Şevval 1445
Sabah
04:13
Öğle
05:55
İkindi
13:12
Akşam
17:04
Yatsı
20:18
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
96
86
1
3
31
35
2
Fenerbahçe
90
89
1
6
28
35
3
Trabzonspor
58
61
13
4
18
35
4
Başakşehir
55
50
12
7
16
35
5
Beşiktaş
54
48
13
6
16
35
6
Kasımpasa
49
57
14
7
14
35
7
Alanyaspor
49
50
10
13
12
35
8
Rizespor
49
47
14
7
14
35
9
Sivasspor
48
42
11
12
12
35
10
Antalyaspor
45
40
12
12
11
35
11
A.Demirspor
44
50
11
14
10
35
12
Samsunspor
42
40
15
9
11
35
13
Kayserispor
41
41
13
11
11
35
14
Ankaragücü
39
43
12
15
8
35
15
Karagümrük
37
43
16
10
9
35
16
Konyaspor
37
34
14
13
8
35
17
Gaziantep FK
35
40
18
8
9
35
18
Hatayspor
34
39
15
13
7
35
19
Pendikspor
33
40
18
9
8
35
20
İstanbulspor
16
26
24
7
4
35
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı