Devlet Hastanemiz Toparlanıyor
Saray Devlet Hastanesi’nin Başhekimi yine değişmiş. Yeni Başhekimin beyanından, önümüzdeki dönemde hastanenin uzman hekim kadrosunun tamamlanacağı ve vatandaşlara özlenen sağlık hizmetinin verileceği anlaşılıyor.
Başhekimin beyanı doğru çıkarsa, Saray halkı olarak biz de kendisine her türlü desteği vermeye hazırız. Takdir duygularımız da, bu desteğin cabası olur.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının sağlık konusundaki başarısı, partinin üçüncü defa ve yine tek başına seçimi kazanmasını sağladı. Ancak iktidar, vatandaş katkısıyla yaptırılan ve çeyrek asırdan beri ilçemiz ve çevresine hizmet veren Devlet Hastanemizin uzman hekim kadrosunu bir türlü tamamlamadı.
Özellikle vatandaşların ısrarla beklediği Göz, KBB, Üroloji ve Röntgen branşlarındaki hekimleri, kadrolu olarak hastanede bir türlü göremedik.
Gerçi, geçtiğimiz yıl Çerkezköy’den haftanın belli günlerinde gönderilen Göz ve KBB hekimleri soruna geçici bir çare getirmiş olsa da, onlar da kısa süre sonra gelmez oldular.
Bütün bu olumsuzluklar yaşanırken, hastanede Başhekimin sıkça değişmesi, yönetime de başarısızlık getirdi ve hastane gözle görülür bir hizmet kusuruna saplandı.
Geçtiğimiz ay, Başhekimin kendi isteğiyle ayrılmasından sonra, şimdi hastaneye yeni ve genç bir Başhekimin atandığını öğrendik. Yeni Başhekim Op.Dr. Mustafa Dönmez’in Gözlem Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, hastanedeki eksikliklerin giderileceğini, öncelikle bir “Yoğun Bakım Ünitesi” kurulacağını, hizmetin daha aktif hale getirileceğini, hasta şikayetlerinin en aza indirileceğini, ihtiyaç duyulan branşlardaki uzman hekim kadrosunun tamamlanması için gayret sarf edeceğini beyan etmesi, vatandaşlarımızın yüreğine su serpti.
Vatandaşlar, kimi ciddi sağlık sorunlarının çözümü için hekim yokluğundan Çerkezköy ve Çorlu hastanelerine sevk edildiklerini ve oralara gitmek zorunda kaldıklarını, bu durumun hem sağlıkları, hem de maddi bakımdan büyük külfet olduğunu sürekli ifade ediyorlar.
Şimdi Saray ve çevresi halkı, yeni Başhekimden bu konuda gayret göstermesini ve uzman hekim kadrosunun bir an önce tamamlanmasını bekliyorlar.
Biz de, genç Başhekimden uzman hekim kadrosunun tamamlatılmasıyla birlikte, hastanenin fizik şartlarının düzeltilmesini, bodrum katın temizlenerek yeniden düzenlenmesini, hastane çalışanlarının vatandaşlara daha sıcak ve saygılı davranmalarının temin edilmesini, personelin itici tavırlar yerine hastalara şefkatle yaklaşmalarının sağlanmasını, acı çeken ve derdine çare arayan insanlara karşı personelin anlayışla davranmasının temin edilmesini özlemle bekliyoruz.
Pratisyen Hekim’den Açıklama Geldi
Okuyucularımın hatırlayacağı üzere, iki hafta önceki “Devlet Hastanesi’nin Mescidine Sakın Girmeyin, Karakolluk Olursunuz!” başlıklı yazımda, oysa oraya girmekle kendimin hata ettiğimi (!), namaz kılmak için girdiğim mescidin yanındaki morg dolabına başımı çevirip baktığım için Nöbetçi Pratisyen Hekim Meriç Ü. tarafından şikayet edildiğimi ve bu sebeple karakolluk olduğumu, ancak iftiraya uğradığımı anlayan Komiser tarafından ifademe gerek duyulmadan Emniyet’ten uğurlandığımı yazmıştım.
Daha önceki yazılarımda, hastanede kimi hekimlerin hastalara sert ve kaba muamele yaptıklarından başka, hastanenin hizmet kusuru içinde olduğunu da belirtmiştim. Bu yakınmalarım burada görev yapanları rahatsız edince, şikayetin bu sebeple Nöbetçi Pratisyen Hekim Meriç Ü.tarafından yapıldığını da ifade etmiştim.
Haklı olduğum, gelen bir açıklama ile anlaşılmış oldu.
PRATİSYEN HEKİM AÇIKLAMA GÖNDERMİŞ
Olayın yaşandığı 13 Ekim 2011 Perşembe günü akşamı Nöbetçi olan Pratisyen Hekim Meriç Ünver, bu yazım üzerine geçen hafta bir açıklama göndermiş.
“Naci Akay isimli şahıs” diye başlayan ve edep sınırlarını zorlayan açıklamasında Pratisyen Hekim Meriç Ünver, beni kendi ağırlığıyla orantılı olarak istiskal etmeye çalışmış ve görev sırasında hastalarla ilgilenmek yerine, sürekli telefonla konuşmayı tercih eden bu kişi ez cümle; getirdiğim hastayla ilgilendiğini, o kadar ki hastam için ayrıca iki hekim arkadaşını hastaneye çağırdığını, hastaya hemen serum takıldığını, bununla da yetinmeyip 112 acil servisten başka, Çerkezköy, Çorlu ve Tekirdağ Devlet Hastanelerini aradığını, telefonu o sebeple elinden bırakmadığını, sözün kısası hastamız için sadece oturup da bir ağladığını yazmamış.
Yaptığı açıklamada, söylediklerinin hiç biri doğru değil. Zaten, bu ifadelerin asılsız olduğu hemen anlaşılıyor. Baksanıza ifadesinden onun, hastamız için sadece oturup da ağlamadığını anlıyoruz.
Benim, o yazımda anlattıklarımın ise, hepsi doğru.
Pratisyen hekim açıklamasında ayrıca, hastanenin mescidine izinsiz girdiğimden söz ediyor. İyi de, cami ve mescitlere girmek için izin mi alınıyor? Girilmesini, görülmesini istemediğiniz yere, kurum olarak neden mescit yaptınız?
Söyledikleri, kendini savunma telaşıyla düştüğü suçluluk psikozundan kurtulma ve hatalarını örtme gayretinden başka bir şey değil.
Ne var ki, Nöbetçi Pratisyen Hekim Meriç Ünver isimli şahıs, bunları sıraladıktan sonra, ağzındaki baklayı çıkarıvermiş. Yani, beni şikayet etmesine sebep olarak, sağlık çalışanlarına karşı bir husumet içinde olduğumu ve onları hedef gösterdiğimi iddia ederek, şikayeti bu sebeple yaptığını gizleyememiş.
Açıklamasında ayrıca, bitirdiği okullarda başarılı olduğunu söylemeyi de ihmal etmemiş. Okuduğu okullarda başarılı olması ona, başkalarının adını kullanıp internette insanlara hakaret etme kurnazlığından başka, ne yazık ki hiçbir şey kazandırmamış.
Pratisyen Hekim Meriç Ünver’i daha önce hiç görmemiştim ve tanımıyordum. Bir meslektaşımın oğlu olduğunu, tabii ki üzülerek öğrendim. Babası, daha önce ilçemiz Lisesinde Müdürlük yapmış. Bu meslektaşım başarılı olamasa da, oğlunu terbiye etmek için mutlaka büyük gayret göstermiştir.
Öte yandan, babasının amiri konumundaki bir kişinin, oğlu tarafından istiskal edilmesini, kuşkusuz ki bu değerli meslektaşım da kabul etmeyecektir.
Benim, babasının emrinde çalışan bir “öğretmen” olduğumu sanan bu pratisyen hekimin cehaletinin, hastalarına zarar vermemesini diliyorum.