|
|||
Kol Saati | |||
Naci AKAY | |||
Ankara’nın seçimle değil de, emirle indirilen Belediye Başkanı Melih Gökçek, TBMM kavşağına 4 saatten oluşan bir “Kol Saati Heykeli” yaptırmıştı. Yeni Başkan Mansur Yavaş bu göreve seçilir seçilmez, bu garip heykeli kaldırdı. Heykel, neden Kol Saatiydi? Anlatayım. Değerli okurlarım; Zamanın ölçülmesi, insanlığın çok eski buluşlarındandır. İsa’dan 3000 sene önce, zamanın da ölçülmesi gerektiği kavramı insan fikrinde gelişince, sudan, güneşten ve kumdan yararlanarak bu gün adına saat dediğimiz “Zaman ölçerler” yapılmış ve bu gün icadın en ileri noktasına gelinmiştir. Saatler masa, duvar, araç, meydan ve kol saatlerinden tutun da, her alanda hayatımıza giren, ancak en yaygın olanı hemen herkesin koluna taktığı “Kol Saati” olmuştur. İlk mekanik (kurmalı) saati, 1868 yılında İsviçreli Peter Philipe’nin ürettiği bilinir. Çok değil, 70-80 yıl öncesine kadar zor edinilen bu aleti, herkesin kolunda görmek mümkün değildi. Bendeniz, 1961 yılında İlk Öğretmen Okulu’nu ilk üç dereceye girerek bitirdiğimde, bize birer kol saati hediye etmişlerdi. Saatler, mekanikti. Bu saati ilk defa kolumuza taktığımız için sevinçliydik ve onu gözümüz gibi koruyorduk. Hemen belirteyim, saatleri şimdi birçok yerde kilo ile satıyorlar. KONU, NEDEN KOL SAATİ? Yazımın konusunun neden Kol Saati olduğu merak edilebilir. Hemen anlatayım. Kolayca hatırlanacağı üzere, 2013 yılının Aralık ayının 17’sinde, Emniyetçe adına FETÖ Operasyonu denilen bir Yolsuzluk (Rüşvet) Baskını yapılmış, hükümetin Ticaret, İçişleri, Avrupa Birliği ve Çevre Bakanları, çocuklarıyla bu operasyonda suçüstü yakalanmışlardı. Ayrıca, bir Bankanın Genel Müdürü de, evinde depoladığı paralarla birlikte kıskıvrak yakalanmıştı. Paralara el konup tutuklamalar yapılmış, ancak ne hikmetse 2 ay 10 gün sonra bu kişiler salınmış, paralar da üstelik faizleriyle kendilerine geri verilmişti. Çok geçmeden Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın, Reza Zarrab adlı İran’lı bir kaçakçıdan çok büyük miktarda aldığı rüşvetlerden başka, bir de 700.000 lira değerinde Kol Saati aldığı anlaşılmıştı. Aradan bir ay bile geçmeden, yani 2014 yılının başlarında Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, TBMM kavşağına bir Kol Saati heykeli yaptırmış, Ankaralıların hizmetine sunmuştu. Heykelin, Gökçek’le aynı partiden olan Zafer Çağlayan’ın anısına ve onun unutulmaması için yaptırıldığı ısrarla yazılıp, söylenmişti. Böylece, Çağlayan unutulmuyor, ölümsüzleşiyordu. ŞİMDİ, MANSUR YAVAŞ’A DA NE OLUYORDU? Muhalif Partiden Ankara Belediye Başkanı seçilen Mansur Yavaş, bu güzel anıyı(!) ortadan kaldırıyor ve heykeli ilk icraatı olarak yerinden söküp atıyordu. Parası, Ankaralı vatandaşların cebinden çıkmıştı, ama heykelin anlamı vardı. Bedelini 700.000 liranın üstüne eklerseniz, adına Saat denilen bu aracın yerine göre ne kadar kıymetli olduğu anlaşılıyordu. Hey gidi günler hey, bir zamanlar kurmalı bir kol saatimiz oldu diye uykularımız kaçarken, bu ülkeyi yöneten kimileri 700.000 liralık kol saati takıyor ve onun anısına meydanlara saatin heykeli dikiliyordu. Ne günlerden, ne günlere gelmiştik! DOSYA KAPANDI MI? Hayır! Heykeli yıkıldı, ama suçüstü olan rüşvet dosyası şekil olarak kapandıysa da, gerçek olarak kapanmadı. Hangi vatandaşa sorsanız, bu dosyanın açılacağı günü bekliyor. Amerika bile, bu Reza Zarrab olayı ila bağlantılı olup, Zafer Çağlayan hakkında, hala kaldırılmamış olan “Tutuklama Kararı” verdi. Çağlayan bırakın Amerika’ya gitmeyi, artık yurt dışına bile çıkamıyor. Yeri gelmiş iken belirtmeliyim. Bu 17 Aralık Olayı’na karışan eski Bakanlar siyasetten uzaklaştırılmış olsalar da, servetleri ceplerinde. OKULLARA ADLARI VERİLDİ Bir önemli husus daha var. 1951 yılından beri uygulanan “Okullara ve Eğitim Kurumlarına Ad Verme Yönetmeliği” ne aykırı olarak, bunların adları okullara verilmiş ve halen kaldırılmamış durumda. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Demeseniz de, uygulamanın bileni olarak ben diyorum. Örnek mi? Muş’ta Zafer Çağlayan Ortaokulu var. İstanbul Beylikdüzü’nde Muammer Güler Anadolu Lisesi var. Hani, Reza Zarrab’ı korumak için “Önüne yatarım” diyen o Bakanın adı verilmiş. Egemen Bağış, ortak olduğu şirketle özel okul açmaya hazırlanıyor. Bu kişi ayrıca, tam 13 yıldan beri İstanbul Belediyesi tarafından emrine tahsis edilen Şoförü kullanıyor. Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, şimdilik 30 milyon harcayarak Trabzon’a cami yaptırıyor. Adları veriliyor, paralar harcanıyor, onlar için devlet kullanılıyor, böylece namlı olan adları unutulmuyor. Beylikdüzü’ndeki Muammer Güler Anadolu Lisesi’ne yaptığım ziyarette konuştuğum öğrenciler, “Biz bu okula sadece Beylikdüzü Anadolu Lisesi” diyoruz. Başka ad kullanmıyoruz.” diyorlar. Tepkiye bakar mısınız? Bir eğitim kurumu bu duruma düşürülmemeliydi. Unutmadan belirtmeliyim. FETÖ’nün önde gideni ve siyasi ayağı olan, Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde FETÖ Okul ve Dershanelerine büyük destek veren eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in adını taşıyan bir okul da Van’da var. Bu kişi halen, her yerde rahatça dolaşıyor. Bazen de eski partisi ve lideri aleyhine konuşmaktan çekinmiyor. Bu duruma, acaba ne demeli? Duyarlı bir vatandaşla konuşuyorum. Şöyle diyor. “Mansur Yavaş yanlış yaptı. Bu Kol Saati heykelini kaldırmamalıydı. Öteki yolsuz Bakanların da heykellerini dikmeli, bu heykellerin sadece kollarını kesmeliydi.” Acaba, siz nasıl düşünüyorsunuz? |
|||
Etiketler: Kol, Saati, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.