Bu genç öğretmeni, şahsen ben de görmedim, tanımıyorum. Çok düzgün bir ilahiyatçı olduğunu, yazdığı kitaplarından ve birçok konuşmalarından öğrendim. Doğruları gören ve söyleyen, İslam dinini çok iyi yorumlayan, Atatürk’çü bir İlahiyatçı. Başına gelenler, pişmiş tavuktan beter!
Değerli okurlarım; Cemil Kılıç adlı bu kişi bir öğretmen, ama öyle sıradan bir öğretmen değil. Yaşlı da değil. Filvaki, tahsilini bendenizin İstanbul Milli Eğitim Müdürü olduğum dönemde, İstanbul Kücükköy İmam-Hatip Lisesi’nde tamamlamış.
Daha sonra İlahiyat dalında yüksek öğrenim yapmış, peşinden de bunu bir yüksek lisansla bütünlemiş.
Cemil Kılıç, Anadolu’nun bir köyünde doğup, İstanbul’a gelmişse de, çocukluğu köyde geçmiş, Yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra da, Din Bilgisi Öğretmeni olmuş.
O, SIRADAN BİR ÖĞRETMEN DEĞİL
Cemil Kılıç, yetiştiği alanda eser vermeye başlamış. İslam Dini alanında, doğruları anlatan çok sayıda kitaplar yazmış ve böylece kısa sürede tanınmış.
Bu iktidar döneminde görev yaparken, kimi çıkışları iktidar yanlıları ve yandaşlarınca hoş karşılanmayınca, takibe alınan bir öğretmen olmuş.
Bendeniz, kendisini canlı yayın halindeki bir Televizyon Programında izledim. Sunucunun sorularına dikkatle cevap veriyor, ancak her cümlesi ile sadece doğruları söylüyordu. Ve bu açıklamalarını, cesaretle yapıyordu. Kendisini ilgi ile izledim, takdirle dinledim.
Gördüm ki, bu öğretmen zamanın anlayışına ve iktidarın havasına göre değil, İslam’ın gerçeklerine göre konuşuyordu. Her sözünün, dikkatle ve ibretle dinlenmesi gerekiyordu, ben de öyle yaptım.
Atatürk’ün dinle olan ilişkisini, tamamen doğru tespitlerle anlatan Kılıç, dinde olmayan ne kadar bidat, hurafe, yanlış bilgi görüş ve kandırmaca daha doğrusu uydurmaca varsa, hepsini ortaya döküyordu. Çok başarılı bir anlatımı vardı.
CEMİL KILIÇ, TAKİBE UĞRUYOR
Atatürk’çü Düşünce Derneği’nin de üyesi olunca, iktidar yandaşlarının ve Bakanlık yetkililerinin hoşuna gitmeyen bu tavır ve konuşmalar üzerine, hakkında derhal tahkikat açılıyor.
Yanlış bir şey yapmadığını, doğruları söylemekten öte hiçbir kusuru olmadığını anlatan bu aydın öğretmen, disiplin kuruluna veriliyor ve meslekten ihracı isteniyor.
İşte, bu tamamen yanlış. Atatürk’ün öldüğü 10 Kasım günü Saat 9’u 5 geçe kenefe (helaya) gidin diyen ve Kurtuluş Savaşı’nın Yunanlıların kazanmasını isteyen adamın cenazesi Bayrağa sarılıp, bir Camiinin Bahçesine (Hazireye) gömülüyorsa, Atatürk’e bağlılığını gösteren Cemil Kılıç’ın, mesleğinden atılması çok, ama çok yanlış olur.
Cemil Kılıç hakkında henüz hüküm verilmedi. Onu meslekten çıkarmak, millilik vasfı taşıyan Türk eğitimine ve ha bire sömürülen İslam Dini’ne karşı büyük kötülük olur.
Ne var ki, Türkiye’deki yetkililer, kararlarında etkili olamadıktan sonra…
|