Devekuşu bir aslanın geldiğini görünce çok korkmuş. Hemen kafasını kuma sokmuş. Aslan devekuşunun yanına gelmiş, çevresinde bir iki tur atmış. Karnı tokmuş aslanın konuşacak arkadaş arıyormuş.
Devekuşunun arkasında durmuş. Pençesiyle devekuşunun ayağına şöyle bir dokunmuş. “ Arkadaş, bakar mısın? Biraz sohbet edelim, canım sıkılıyor da ” diyecekmiş ki burnunun üstüne yediği tekme ile sırtüstü yere yığılmış.
Devekuşu şaşkın bir halde ne oldu, kime vurdum, diyerek kafasını kumdan çıkarmış. Bakmış aslan boylu boyunca yatıyor. Öldüğünü zannetmiş. Çevrede ne kadar devekuşu varsa toplayıp getirmiş. Başlamış palavra atmaya: “ Yok işte aslan gelip ona sataşmış. Bu da demiş ki: Bak aslan git sonra canını yakarım. Aslan hakaret etmiş, bunu itelemiş. Bu da aslanı ayağının altına almış, çiğnemiş, yerlerde sürüklemiş.“ Diğerleri de devekuşuna katılmışlar. Atmışlar, tutmuşlar. Biz olsaydık şöyle yapardık, böyle yapardık diye. Baygın aslan kendine gelince bakmış herkes atıp tutuyor. Bir kükremiş, yer gök inlemiş. Bütün devekuşları kafalarını kuma sokmuş. Aslan orada fazla eğlenmemiş, kaçıp gitmiş.
ŞAKACI ADAM
Adamın biri kendini dev aynasında görürmüş. Bir gün yolda giderken bir karınca görmüş. Ayağını karıncanın üstünde tutarak,“ Küçük yaratık, istesem senin üstüne basarım ölürsün ” demiş. Bunun üzerine karınca “ Sıkıysa öldür de görelim “ demiş ve hemen otların arasında kaybolmuş. Adam otları eze eze karıncanın peşine düşmüş. Karınca kaçarken yerini belli etmek için arada bir ıslık çalarmış. Sonunda, karınca bir ayı inine girmiş, tabii ki, adam da peşinden. Karşısında bir ayı gören adam kaçmak istemiş, fakat ayı, adamı yakalamış. Karıncaya: “ Bu adam seni niye kovalıyordu? “ diye sormuş. Karınca da olanları anlatmış. Bunun üzerine ayı, adama: “ Demek dayısın ha?..Bana kabarsana ” demiş. Adam, şakalaşıyordum, demiş. Karıncadan özür dilemiş, ayıya yalvarmış, yakarmış, güç bela canını kurtarmış. Kaynak: Serdar Yıldırım Kalın sağlıcakla.
BİRAZ ONDAN BİRAZ BUNDAN Hikâye bu ya, Nasreddin Hoca, Subaşı ve Kör Kadı sohbet ediyormuş. Kör Kadı lafın en tatlı yerinde: – Hocam, çok konuşan çok yanılır, derler. Sen de biraz öylesin, deyince: – Hayır, demiş Hoca, bir defasında parmağım gözüne Kör Kadı diyecektim ama dilimi tuttum. Kör Kadı bakmış ki kurnazlığı ile kendisi zor duruma düşüyor. – Hocam, demiş, seni bir türlü çözemedim. Cin desem değilsin, öküz desem o da değil. Hoca bir sağındaki Kör Kadıya bakmış, bir solundaki Subaşı’ya: – Biraz ondan, biraz bundan, demiş, ikisinin ortasıyım.
|