Savcı, sanık sandalyesindeki yaşlı kadına sormuş:
- Bize yaşınızı söyler misiniz?
- 86 yaşındayım.
- Lütfen bize olay günü neler olduğunu anlatın.
- O gün hava çok güzeldi, ben de parkta oturuyordum. Sonra o adam geldi, yanıma oturdu.
- Onu tanıyor muydunuz?
- Hayır ama, tatlı birine benziyordu.
- Sonra ne oldu?
- Birden bacaklarımı okşamaya başladı.
- Ona engel oldunuz mu?
- Hayır.
- Neden?
- Çünkü hoşuma gitmişti. Kocam 30 yıl önce öldüğünden beri, kimse bana böyle dokunmamıştı.
- Sonra ne oldu?
- Sonra göğüslerime dokundu.
- Engel oldunuz mu?
- Hayır.
- Neden?
- Çünkü bana kendimi uzun zamandır ilk defa bir kadın gibi htiriyordu.
- Sonra ne oldu?
- O kadar tahrik olmuştum ki bacaklarımı açtım ve "Seviş benimle, hadi seviş benimle!.." diye bağırdım.
- Sizinle sevişti mi?
- Hayır! Ben öyle bağırınca o da birden, "Gülümseyin!.. Bu bir kamera şakasıdır!.." diye bağırdı. Ben de onu vurdum!..
KANCA
Bir liman barında, bir denizci ile bir korsan sohbet ediyorlarmış. Korsanın tahta bacağını, elindeki kancayı ve bir gözünü kapatan bandı farkeden denizci sormuş:
- Anlat bakalım dostum, bacağını nasıl kaybettin?
Korsan başlamış anlatmaya:
- Denizin ortasında korkunç bir fırtınaya yakalanmıştık. Dev bir dalga beni güverteden alıp götürdü. Adamlarım beni gemiye çekerken, bir grup köpek balığı ortaya çıktı ve aralarından biri bacağımı kopardı.
- Korkunç bir şey bu. Peki, o kanca nedir?
- Bir ticaret gemisine borda etmistik; tabancalar patlıyor, kılıçlar şakırdıyordu. O kargaşada elim koptu, kimin yaptığını bile göremedim.
- Aman Tanrım! Dehşet verici bir şey bu. Peki gözünün üstündeki bant nedir?
- Bir martı geldi ve gözümün üstüne pisledi.
- Yani gözünü bir kus pisligi mi kör etti? Ama nasıl olur?
- Kancayı taktıkları ilk gündü, tamam mı?
|