On yaşındaki çocuk öyle kurnazmış ki; her büyüğün, kendine göre büyük bir sırrı olabileceğine adı gibi eminmiş. Bizim ufaklık bu varsayımıyla para kazanacağını düşünerek, annesinin yanına gitmiş:
- Anne, ben her şeyi biliyorum.
Çocuğun böyle söylemesi annesini korkutmuş:
- Tamam oğlum, al şu parayı, babana hiçbir şey söyleme.
Ufaklık hâlinden çok memnunmuş, babasının yanına gitmiş:
- Baba, ben her seyi biliyorum.
Babası ürkek bir tavırla sağa sola bakmış:
- Sus, al şu parayı, annene hiçbir sey söyleme.
Bizimki zevkten dört köşe, bütün büyüklere işleyen bir sistemi keşfetmenin keyfine varırken, kapı çalmış. Postacının geldiğini gören ufaklık açmış kapıyı:
- Postacı amca, ben artık her şeyi biliyorum.
Postacı dizleri üzerine çöküp, kollarını iki yana açmış:
- Madem öyle gel bakalım, baban sana bir sarılsın!..
PREZERVATİF
Parisli kadının biri, kocası işe gidince sevgilisini çağırmış. "Fırsat bu fırsat" deyip başlamışlar sevişmeye.
Yatakta öğleye kadar, zevk dolu saatlerin nasıl geçtiğini bilmeden hâlâ sevişiyorlarmış. Kapı çalmış,
bakmışlar ki; gelen kadının kocası. Kadın panik içinde sevgilisine seslenmiş:
- Çabuk topla kıyafetlerini, camdan atla kaybol!..
Adam pencereden aşağı bakmış ve demiş ki:
- Hayır atlayamam!.. Deli misin, nasıl yağmur yağıyor görmüyor musun?
Kadın korkuyla yalvarmış:
- Kocam bizi burada yakalarsa, ikimizi de öldürür!.. Atlamak zorundasın!.. Hadi!.. Çabuk, çabuk!..
Sevgilisinin ısrarlarına dayanamayan adam, kıyafetlerini kaptığı gibi pencereden atlamış. Ayağa kalkıp, çevresine bakmış; kendini çırılçıplak bir maraton yarışının içinde bulmuş. Bozuntuya vermeyen adam, yarışçılarla birlikte koşmaya başlamış, tabi ki çırılçıplak ve pantolonu, gömleği elinde koşan bir tek kendisi olduğu için çok dikkat çekmiş. Koşuculardan biri sormuş:
- Siz hep çıplak mı koşarsınız?
- Ah evet, evet!.. Rüzgârın çıplak tenime değmesi kadar güzel bir duygu yok.
- Ama, çıplak koşarken de hep kıyafetlerinizi elinizde mi taşırsınız?
- Yaaa öyle, koşu bitince arabama biner, giyinir eve giderim diye.
- Gerçekten çok ilginç, peki koşarken hep prezervatif de takar mısınız?
- Aaa, şey, sadece yağmur yağdığı zaman!..
ULA FADİME
Temel bir kıza aşık olmuş ve ona hitap eden bir aşk şiiri yazmış. Şiir aynen şöyleymiş:
ULA FADİME
Ula Fadime, ne aklımdan çıkıyorsun ne de fikrimden;
Sabahları yemek yiyemiyorum; Çünkü seni düşünüyorum.
Öğlenleri yemek yiyemiyorum; Çünkü seni düşünüyorum.
Akşamları yemek yiyemiyorum; Çünkü seni düşünüyorum.
Geceleri uyuyamıyorum; Çünkü açım da!..
BENİM DAHİ MURADIM ODUR
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Yavuz, devlet işlerinde hata edenleri hiç affetmezdi ve bu sebeple de bir çok vezirinin boynunu vurdurmuştu. “Dilerim Allah’dan Yavuz’a vezir olasın” sözü de bu devirde beddua idi. Buna rağmen kadirşinas bir kişiydi. Fikrini açık söyleyenlerin görüşü, kendi görüşüne aykırı olsa da, kızıp söylenerek dinler ve hak sözü kabul ederdi.
Kendisinin şiddet ve gazabından korkan, her an ölüm tehlikesi geçiren Pîrî Paşa bir gün:
-Padişahım, eninde sonunda bir bahane ile beni de idam ettireceksin. Heman, bir gün evvel halas etsen daha iyi olmaz mı? sözleriye korkusunu beirtince, bu sözlere bir hayli gülen Yavuz:
-Benim dahi muradım odur, lakin senin yerini tutacak bir adam bulamadım. Yoksa seni muradına kavuşturmak gayet kolaydır, cevabını verdi.
|